Denizli’de yaklaşık 2 yıldır yatağa bağımlı yaşayan ALS hastası 62 yaşındaki kadının karnına tedavi gördüğü özel hastanenin yoğun bakın servisinden tırnak ya da kesici bir cisimle ‘ATT’ yazıldığı iddia edildi. Yaşlı kadının ailesi olaydan sonra çektikleri fotoğraflarla savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Duyanların kanını donduran olay, Merkezefendi ilçesi Özel Sağlık Hastanesi’nde meydana geldi. İddialara göre, yaklaşık 2 yıl önce yakalandığı ALS hastalığı ile mücadele eden Ayşe Koç, yaklaşık 2 hafta önce yaşadığı Acıpayam ilçesi Gümüş Mahallesindeki evinde fenalaştı. Bunun üzerine aile yakınları 112 Acil servisi arayarak yardım istedi. Koç ihbar üzerine bölgeye gelen ambulansla Özel Sağlık Hastanesine kaldırıldı. Koç ardından burada yoğun bakım servisinden tedavi altına alındı. Bir süre tedavisi devam eden Koç, sonrasında taburcu edilerek evine gönderildi. Tek çocuğu olan ve o da yurt dışında çalıştığı için yakınlarının bakımını üstlendiği Koç’u evlerine getiren yakınları elbiselerini değiştirmek için üstünü soyduklarında ise dehşet vereci manzara ile karşılaştı. Koç’un karnında feri çizikler olduğunu fark eden yakınları kabuk tutmaya başlayan yere dikkatli baktıklarında ise çiziklerin ATT yazısı olduğunu fark etti. Hastalığından dolayı konuşmakta güçlük çeken ve sorulara göz işaretleri ile cevap veren Koç, yakınlarının sorduğu sorular üzerine yazının tırnak ile hastane yoğun bakım ünitesinde yazıldığını söyledi.
Olay üzerine Koç’un yakınları hastanın karnındaki ATT yazısının fotoğraflarını çekerek Acıpayam Adliyesini gidip cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Yaşanan korkunç olayı İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlatan Koç’un, görümcesi Cemile İlgün (55), yengesinin 27 aydır bu hastalıkla mücadele ettiğini ve hastalığın bel ağrısı ile kendini gösterdiğini söyledi. İlgün, “Yengem bu hastalığa yakalanalı 27 ay oldu. Hastalık bel ağrısı ile başladı. Yemek yiyemez ve yürüyemez hale geldi. Kendi işini kendisi göremez hale geldi. Son zamanlarında nefes alamamaya başladı. Geçen sene bu aylarda başladığı aynı böyle bir kriz geçirdi ondan sonra bir daha bir şey yiyemedi artık, 1 yıl oldu” dedi.
Olaydan sonrası Koç’u hastaneye götüreceklerini ve özellikle de ‘yoğun bakıma’ gideceksin dediklerinde ağlamayan başladığını ifade eden İlgün, yengesine yapılanların merhametsizlik olduğunu savundu. Savunulmaz bir hastayı yapılanlara inanamadıklarını ifade eden İlgün, açıklamasında şunları söyledi: “Ama her yoğun bakıma girişinde bir şeyler kaybedip geliyor, konuşması biraz daha azalıyor yoğun bakım korkusundan. ‘Yoğun bakım’ dediğiniz zaman ağlıyor. Ben de çok üzülüyorum. Şöyle üzülüyorum, en azından bir konuşup, derdini anlatabilse üzülmeyeceğim. Sadece konuşamadığı için sadece konuşamadığı için üzülüyorum. Ne kadar korktuysak o kadarı başımıza geldi. Savunulmaz bir hastayı bu hale getirdiler. Yazıklar olsun diyorum, başka hiçbir şey demiyorum. Onların da bir annesi, babası, kendileri de olabilir, evlatları da olabilir, eşi de olabilir. Yemin ediyorlar bu işin başına geçerken ama her halde bu yemini böyle ALS hastalarını tırnaklayalım diye etmişler. Yeminlerini yerine getirdiler. Allah razı olsun onlardan. Merhameti olan bir insan bunu yapmamalı ama demek ki insanlarda merhamet yok.”
Koç’un diğer görümcesi Melek Acar (67) ise yaşananları gözyaşları içerisinde anlatarak, “Çok üzüldüm. Böyle parçalamışlar kasıklarını, ağladı. Parça parça hasta, hiçbir şey söyleyemiyor, konuşamıyor. Çok üzüldük. Hastalara bir daha böyle bir şey yapmasınlar. Hastalara hiç merhamet göstermiyorlar. Kırmızıydı, yeni çizilmiş. ‘Ne olduğunu bilmiyorum.’ Diyor. Kasığını işaret ediyordu. Konuşamıyor. ‘Tırnakladılar mı, dövdüler mi?’ diyoruz, göz kırpıyor. Hiçbir şey yapamıyor. Çok üzüldük, bir daha böyle bir şey yapmasınlar, cana kıymasınlar. Ayıptır” diye konuştu.
Koç’un eniştesi Hüseyin İlgün ise olaydan sonra hastane ile görüştüklerini ve onların kendileri ile ilgilenmediklerini ve ‘hasta hakları birimine başvurun’ diyerek kendilerini geçiştirdiklerini ifade ederek, “Eve getirdiğimizde, hastanın sol tarafında çizikler olduğunu gördük. Önce ‘Çizilmiştir.’ diye düşündük. Daha sonra baktık ki ‘ATT’ yazılmış, Acil Tıp Teknisyen’in amblemi o şekildeymiş. Daha sonra, aynı akşam hastaneyi aradım. Hastane yetkilisi bana, ‘Tamam, gönderin telefon numaralarını biz size geri döneceğiz’ dedi ama geri dönmedi. Ayın 14’ü sabahı ben başhekimi aradım. Başhekim ‘hastanemizde hasta hakları diye bir yer var, oraya şikayet edin’ dedi. Ben orayı aradım ‘tamam, biz araştırıyoruz’ dediler. 3 gün, 5 gün, 1 hafta böyle geçti. Ta ki ayın 22’sinde beni aradılar. ‘Bizim hastanemizde böyle bir şey olmamıştır, gerekli şeylere şikayette bulunabilirsiniz’ dediler” şeklinde konuştu.
Olaydan sonra savcılığa kendisi giderek gerekli belgeler ve çektikleri fotoğraflarla suç duyurusunda bulunan İlgün, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “O gün akşam da oğlunun haberi yoktu. Oğluna haberi duyurunca sosyal medyaya verince iş patlak verdi. Hastane kendi şeyinde öyle olmadığına dair şey yapmaya başladı. O kadının 30-40 yaşında oğlu var ve Avusturya’da yaşadığı için, burada bulunmadığı için haberi yoktu. Biz haber vermemiştik ama sonradan duydu ve hastane kendi kendine açıklamalarda bulunmaya başladı ve olay en sonunda cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundum.”
Konu ile ilgili Özel Sağlık Hastanesi yetkilerinden alınan bilgide ise sürecin yargıya taşınmasından dolayı açıklama yapılmayacağı ancak konu hakkında İl Sağlık Müdürlüğüne de gerekli bilgilendirmelerin yapıldığı kaydedildi. Yetkiler ayrıca Koç’un tedavi gördüğü yoğun bakım servisinde personeller ile görüşüldüğünü ve her müdahalenin eldiven kullanılarak yapıldığı ayrıca kameralarında incelendiği belirtildi.
24 Ocak 2020’da yargıya taşınan olayla ilgili incelemelerin sürdüğü bildirildi.
Semih Can Yılmaz
DENİZLİ (İHA)