TMMOB Denizli Koordinasyon Kurulu, Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü dolayısı ile bir basın açıklaması düzenledi. Kurul adına konuşan Mehmet Sarıca “önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği” diyerek iş güvenliği ve işçi sağlığına dikkat çekti.
Sarıca açıklamasına şu şekilde devam etti.
Hepinizin bildiği gibi ülkemizde her yıl binlerce iş kazası yaşanıyor, onlarca emekçi hayatını kaybediyor, yüzlerce emekçi yaralanıyor. TMMOB’nin konuya ilişkin yaptığı tüm çalışmalarının sonunda dile getirdiği “işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili düzenlemelerin sorunlu olduğu” her yıl artan iş kazaları ile kendini göstermektedir. Öyle ki artık, yalnız biz değil medya bile “iş kazası” yerine “iş cinayeti” sözünü kullanmaktadır.
Öncelikle iş cinayetlerinde kaybettiğimiz canlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, başta aileleri olmak üzere hepimize başsağlığı diliyoruz.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusu; insan odaklı bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü olan TMMOB’nin önemli çalışma alanlarından, mücadele alanlarından birini oluşturuyor. Konunun önemine bir kez daha dikkat çekmek amacıyla 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği facianın yıldönümü, Birliğimiz tarafından “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” olarak kabul edilmiştir.
Bir olaya ‘’kaza’’ diyebilmek için; önceden öngörülememiş ve planlanmamış olması gerekmektedir. Bu tanım, iş kazaları da dahil tüm kaza türleri için geçerlidir. Ülkemizde yaşanmış ve işçilerin hayatlarını kaybettikleri olaylara baktığımızda ise, bunların neredeyse tümünün öngörülememiş nedenlerden gerçekleşmediği açıktır. Yeraltı kömür ocağında grizu patlaması, inşaatta çalışan işçinin yüksekten düşmesi, çadırda uygunsuz koşullarda barınan işçilerin yanarak can vermesi, ölümler, yaralanmalar ve meslek hastalıkları ile sonuçlanan diğer tüm olayları, “onların kaderi olduğu” şeklinde ifade etmek bilinçli olarak gerçeğin üstünü örten, art niyetli bir yaklaşımdır.
İş cinayetleri sonucunda ülkemizde, kayıtlı işyerlerinde her yıl yaklaşık 1.500 işçi hayatını kaybetmektedir. Türkiye bu rakamlarla, Dünya sıralamasında en fazla işçi ölümlerinin yaşandığı ilk üç ülke içerisinde, Avrupa’da ise birinci sırada yer almaktadır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç; çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel bütünlüğünün korunmasıdır.
İş cinayetleri ve meslek hastalıkları, esasen sermayenin azami kâr hırsı ve çalışma yaşamına yönelik politikaların emek aleyhine oluşmasından kaynaklanmaktadır. Küreselleşme ve neoliberal politikalar; özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek istihdam politikaları birbiriyle bağlantılı olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.
Ne yazık ki, yürürlükteki 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da, sorunun merkezine inen ve ona göre çözümler üreten bir yasa değildir, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iş cinayetleri ve ölümler artarak devam etmektedir. Bu yasadaki en önemli sıkıntılardan biri iş yerinde “kaza” olduğunda, sorumlu tutulacak kişilerin yine aynı işyerinde ücretli olarak çalıştırılan mühendisler olmasıdır. Yeni yasa, iş kazalarında işverenlerin sorumluluğunu ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
İş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde “önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği” anlayışı yerleştirilmelidir. Yaşanan her olaydan sonra söylendiği gibi “ölümler kader” değildir. Aksine cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır.
Çalışma hayatının yeniden düzenlemesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işçi ölümlerinin durdurulması için mücadele etmek, kendini emekten yana konumlandıran TMMOB’nin tarihi görevidir. Bu görevi yerine getirme bilinciyle TMMOB; iş cinayetleri ve meslek hastalıklarını ülkemizin sosyo-ekonomik ve demokrasi sorunları ile birlikte bir bütün olarak ele almakta, insanca çalışma koşullarının oluşturulmasını insanca yaşama hakkı ve talepleri ile birleştirmektedir.
Peki Ne Yapılmalıdır?
İş cinayetleri kader değildir! İş cinayetleri engellenebilir, yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın!
Yeter ki; her çalışmanın öznesi insan olsun!