Özel Denizli Tekden Hastanesi’nde görevli Psikolog Makbule Altuntop, korona virüs salgını hakkında çocukların korku ve kaygısını en aza indirmenin yollarını anlattı. Altuntop, çocuklara virüs ve mücadeleyi anlatırken dikkatli olunması gerektiğini kaydederek, “Özellikle okul öncesi dönemlerdeki çocuklara virüsü anlatırken şarkılar, oyunlar kullanabilirsiniz” dedi.
Altuntop korona virüs (COVID-19) salgınını çocuklara panik ve korku yaşatmadan nasıl anlatılması gerektiğini anlattı. Altuntop, korona virüs salgınının yetişkinler ile birlikte çocuklarda de korku ve kaygı yaşanmasına sebep olduğunu ifade etti. Yaşanılan kaygının virüsün bulaşma hızından daha yüksek olduğuna dikkat çeken Altuntop, “Özellikle okul öncesi dönemlerde soyut düşünebilme becerisi gelişmemiş çocuklarda 7 yaş öncesinde daha fazla korku yaşanmasına sebep olabilir” dedi.
Çocukların korku ve panik yaşamamaları için onlarla neler konuşulacağını anlatan Altuntop şunları söyledi:
“Virüsü yaşına uygun şekilde yalansız biçimde anlatın. Şarkılar, oyunlar kullanabilirsiniz. İnternet üzerinden mikropla ilgili şarkıları kullanmanız faydalı olabilir. Virüs olarak tanımlanan durumun bir mikrop gibi olduğunu çok küçük olduğunu gözle görülemediğini, dünyamızda son zamanlarda çoğaldığını bizimde kendimizi korumak için tedbir olarak evde kalmamız gerektiğini söyleyin. Okulların tatil edildiğini çünkü bulaşma riskinin olabileceği o yüzden evde dinlenerek bize bulaşmasını engellediğimizi daha sonra okulların açılacağını, korunmak için ellerimizi bol bol yıkamamız gerektiğini elimizi yüzümüze ağzımıza götürmememiz gerektiğini anlatabiliriz.”
Evde günlük rutin hayatı değiştirmemenin çocuklar üzerinde önemli etkisinin olduğunu vurgulayan Altuntop, “Öncelikle duyduklarından anladıklarından bahsedilen virüsün ne olduğunu sorun, beraber onun korkutan durumun resmini çizin, legolarla şekillerini yapın. Hissettikleri duygularını, ne olmasından korktuklarını beraber konuşun. Evde ki rutinlerinizi değiştirmemek çocukta kaygıyı azaltacaktır. Okula gidiyor gibi belli saatte uyanıp etkinlik yapın, siz kitap okurken, ev işlerinizi devam ettirirken çocuğunuz ders çalışmaya devam etsin. Aynı okulda ders saatleri olduğu gibi istasyonlar kurun. 20-40 dakika arasında, bu çocuğunuzun çalışma süresine göre değişkenlik gösterse de alarmlar kurarak molalar şeklinde çalışma sistemini rutine oturtabilir hem de derslerden kopmamış olursunuz. Beraber daha çok oyun oynayın. Uzun süreler olmak zorunda değil yeter ki oyuna dahil olabilin. Etkin kaliteli zaman dediğimizden kasıtta budur. Çocuk dilini kullanın. Önemli olan durum virüsü hayatımızın ortasına odak noktasına getirmemek, bilinçli şekilde hayatımıza devam etmektir” dedi.