enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,3113
EURO
37,3536
ALTIN
3.039,69
BIST
8.863,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Açık
23°C
Denizli
23°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
25°C
Cumartesi Açık
23°C
Pazar Açık
19°C
Pazartesi Açık
20°C

Vekil Öztürk, medikal borcu için ‘Meclis Araştırması’ istedi

Vekil Öztürk, medikal borcu için ‘Meclis Araştırması’ istedi
03.10.2020
A+
A-

Salgın sürecinde halk sağlığını korumak için ulaşılabilir ve yeterli ilacın , medikal malzemelerin , koruyucu ekipmanların önemine dikkat çeken Öztürk , ürün tedarikçilerine biriken borçlar sebebi ile temin zincirinin her an kırılabileceğini söyledi .

Son 3 yılda Tıbbi cihaz ve medikal ürün satışı yapan firmaların Sağlık Bakanlığından ve alacağının eski para ile 17 Katrilyon Liraya ulaştığını belirten İYİ Parti Denizli Milletvekilinin açılmasını istediği “Meclis Araştırması “ için sunduğu gerekçe şu şekilde :

GEREKÇE

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 7.11.2018 tarihinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin açılışında yaptığı konuşmada aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır:
“Türkiye’nin sağlık alanında da hızlı bir millileşmeye, yerlileşmeye ihtiyacı vardır. Hastalıkların teşhisinden tedavisine, ilaçların moleküler düzeyde keşfinden klinik çalışmalarına ve üretimine, tıbbi cihazların geliştirilmesinden imalatına her alanda bunu başarmalıyız. Bugün hala hem ilaç hem tıbbi cihaz sektörlerimiz büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Bundan kurtulmamız gerekiyor. Ve sağlık harcamalarımızın önemli bir bölümü ürün veya lisans olarak ithal edilen ilaçlara, cihazlara ödenen paralardan oluşuyor. Artık biz istiyoruz ki tomografimizi, ultrasonografiyi, MR’ımızı biz üretelim. Bunları Türkiye yapar, bu beyin gücüne sahibiz.”
Sayın Cumhurbaşkanının bu açıklamasına rağmen, ülkemizde “yerli ve milli” tıbbi cihaz, medikal ürün üretilmesi bir yana, Tıbbi Cihaz Kurumu’na kayıtlı tıbbi cihaz ve medikal ürün tedariğini sağlayan bir çok firma kepenk kapatmaya başlamıştır.
Türkiye’de tıbbi cihaz ve medikal ürünlerin tedariğini sağlayan 10 bine yakın firma ve bu firmalarda binlerce çalışan bulunmaktadır. Ancak sağlık sektörünün vazgeçilmez ayaklarından biri olan bu firmalar, Sağlık Bakanlığından olan alacaklarını 3 yıldır tahsil edememektedir. Bahsi geçen firmaların 3 yıllık alacağı 17 milyar Türk Lirası’na ulaşmıştır. 
Tıbbi cihaz ve medikal sektöründe faaliyet gösteren firmalar, yara bandından solunum cihazına yaklaşık 1 milyon kalem ürünün tedariğini sağlayarak, sağlık hizmetlerine yardımcı olmaktadır. Bu kapsamda ne yazık ki, sağlık çalışanları kadar, medikal ürün firmaları da fedakarca çalışıp, emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar.
Hükümet, Covid-19 salgını nedeniyle bazı sektörlere ilişkin destek paketi hazırlarken, hastanelerimizde artış gösteren hasta sayımız ve tıbbi ürünlere ihtiyaç nedeniyle, kamudan alacaklı tıbbı cihaz ve medikal ürün tedariği gerçekleştiren firmalara yönelik olarak bir destek paketi hazırlamamıştır.
2020- Ağustos ayı içerisinde Ankara Ticaret Odası, Eskişehir Ticaret Odası, Denizli Ticaret Odası ve birçok sivil toplum kuruluşu konunun acil çözümü için harekete geçmiş, alacaklarını tahsil etmek bir yana, Sağlık Bakanlığında dertlerini anlatacak bir muhatap bulamamışlardır. Yapılan görüşmelerde Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığını adres gösterirken, Maliye Bakanlığı ise tıbbi cihaz sektöründen yüzde 25 oranında, ilaç firmalarından da yüzde 12 oranında feragat istemiştir. Fiyatları kanunla belirlenmiş, tahsilat vadeleri yine kanunla belirlenmiş ürünlerde, iskonto dayatılması hem kanuna, hem sektöre aykırı bir durum oluşturmaktadır.
Ülkemizde tıbbi cihaz ve medikal ürün sektörü ithalat ağırlıklı bir faaliyet alanıdır. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar bu ürünlere doğrudan yansımakta, parasını tahsil edemeyen firmalar da eksilen ürünler yerine yenisini koyamamaktadır. Bazı illerimizde ürün tedariği durma noktasına gelirken, hastane yönetimleri firmalara “iş ahlakı ve etiği gereği hassasiyet gösterin” ricasında bulunmaya başlamıştır.

Devletin aciz duruma düştüğü bu durum, sektör ve çalışanları kadar, hasta ve doktorları da mağdur etmiştir. Tıbbi cihaz ve medikal ürün firmaları, halen ellerini taşın altına koyarak zincirin halkasının kopmamasına çalışsa da, tahsilatın gecikmesi hastaların ihtiyaçlarının karşılanamayacak duruma gelmesine neden olacaktır.
Firmaların nakit sıkıntısı ve kredilerle devam eden bu sürecin uzaması yaklaşık 250 bin kişilik bir istihdam kapısını da tehdit altında bırakmaktadır. Borçları nedeniyle iflas isteyen firmaların sayısı giderek artarken, bu boşluk global firmalara yaramaya başlayacaktır. En stratejik sektörlerin başında gelen sağlık sektörü bu durum karşısında tamamen yabancıların kontrolüne bırakılacaktır.
Özellikle Covid-19 gibi ülkemizi de fazlasıyla tehdit eden bir salgınla hala mücadele halindeyken, sağlık hizmet zincirinde yaşanacak bir kopuş, sağlıkta geri alınamaz tehlikeli bir dönemin başlamasına neden olacaktır. Sağlık hizmetlerinin devamı ve bahsi geçen sektörün ayakta kalması adına konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde acilen görüşülmesi ve alınacak önlemlerin belirlenmesi zorunlu bir hal almıştır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.