Denizli Mileltvekili Teoman Sancar, 2022 yılı için düşünülen asgari ücret tahminleri üzerinde değerlendirmelerde bulundu. Asgari ücretin arttırılmasının mecburi olduğu ifade eden Sancar, Asgari ücret arttırılırken, işverenler de düşünülerek karar verilmesi gerektiğini söyledi.
2022 yılı Asgari ücret tahminleri üzerinden değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Teoman Sancar, ‘Gerek iktidar gerek muhalefet önemli olan mesele şudur; asgari ücretin siyasete alet edilmemesi gerekir. Asgari ücret bir yaşam mecburiyetidir bir gelir mecburiyetidir yani en az bu parayla geçinebilirsin dediğin bir mesajdır. Böyle dediğinizde asgari ücrete baktığınızda açlık yaşam sınıra denk ve üzerinde olmak zorundadır. Böyle bakarsanız 3 Sendikanın yapmış olduğu araştırmalardan anketlerde istatistiklerde zaten şu anda açlık yaşam sınırının neredeyse 3900-4000’lere vardığını kişisel bazda yine yoksulluk sınırının 10.000 liraya ulaştığını ve geçtiğini hepimiz biliyoruz. Tabi bunun içinde ne var? Bunları sayarsak elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık, kira ve gıda. Zaten 4000 lirasını gıda kabul ettiğinizde açlık yaşam sınırı 6000 lira kira ve bu dediğimiz diğer gelirler. E bunları zaten karşılayamazsa nasıl geçinecek vatandaş? Nasıl yaşayacak? Onun için yüksek artış falan yok zaten eskiden beri gelen bir eksik artış var. Yerine gelmeyen bir gelir dengesizliği adaletsizliği var. Bunun da çözülmesi gerekiyor.’ dedi.
Dövizde yaşanan ciddi dalgalanmalar sonrası zam yağmuru yaşanması sonrası akaryakıttan ekmek fiyatlarına her şeye zam gelmesi ile ilgili de konuşan Sancar, yaşanan bu ekonomik sıkıntılarla ilgili vatandaşların bakış açısını anlattı. ‘Ne işçi ne işveren. Ne emekli ne çalışan ne esnaf ne memur yaşantısından memnun değil’ diyen Sancar, ‘Bu alenen ortada. Ben de milletvekili görevimin yanında bir esnafım, iş adamıyım. Ticaretle uğraşıyorum ve bunun içinde ticaretin nabzını tutuyorum. Her gün bulunduğum yerde esnaf ziyaretinde bulunuyorum ve işlerde durgunluk var. Artık insanlar eskisi gibi bol alışveriş yapamıyor. Evine kilolarca meyve sebze bakliyat alamıyor. Geçimini sağlayacak kadar alıyor. Diğer açıdan da 2825 liralık asgari ücretin komik bir rakam olduğu artık bununla geçinmenin mümkün olmadığı alenen ortadadır. Bunu iktidar da muhalefette kabul ediyor ama diğer açıdan da 5000 liralık bir asgari ücret bile tam teselli etmiş sayılmaz işçimizi. Yani o almış olduğu 5000 liralık asgari ücret refaha kavuşturmuş olmaz. Yaşamını geçirmeye çalışır.’ ifadelerini kullandı.
Asgari ücret üzerine yapılan tahminler üzerine de değerlendirmelerde bulunan Denizli Milletvekili Sancar, ‘Burda birçok kişinin değinmediği bir noktaya değinmek istiyorum o da önemli. Burada bir şey yanlış söyleniyor. Devamlı 5000 lira asgari ücret söyleniyor. Tamam asgari ücret 5000 lira da zaten 2021 yılında asgari ücretin işverene aylık maliyeti 5000 lira. 4780 lira. 2825 lira asgari ücret alan vatandaşımız 2825 lira alıyor ama bunun SGK’sı, damga vergisi koyduğunuzda zaten biz işveren olarak 4800 liraya yakın para ödüyoruz. Yani zaten şu an 5000 lira dediğiniz rakamın 200 lira eksiğini biz 2021 yılında ödedik vergilerle beraber. Asgari ücret 5000 lira yapıldığı takdirde 5000 liralık asgari ücretin vatandaşımızın eline geçen para 5000 lira olacak evet. Peki işverene maliyeti ne? Aylık 8800 lira. Her ay ortalama 9000 lira para bulacak bir işçi çalıştıracak. Şimdi ben size soruyorum. İşçi kardeşlerimiz için 5000 lirada 6000 lirada anasının ak sütü gibi helal olsun. Çünkü geçim zorluğu yaşanıyor. Ama peki bu cadde üzerindeki esnaflara soralım bakalım. Köşedeki pastaneden başlayalım. Yanındaki terzi telefoncu emlakçı market berber televizyon tamircisi soralım bakalım. Her ay 8800-9000 lira verebilecekler mi? Bu da farkında olmadan esnafa bindirilen %100’lük yüktür. Bunun da iyi düşünmek lazım.’ ifadelerini kullandı.
Asgari ücret arttırılırken, işçi ile işverenlerin de düşünülmesi gerektiğini ifade eden Sancar, ‘Hükümet sadece asgari ücretin rakamını konuşmakta. Sendikalar da öyle. Ama bir yandan da işverene düşen maliyeti düşünmek zorunda. Türkiye de sadece işçi odaklı konuşamazsın. İşçinin çalışması için işveren de yaşamak mecburiyetinde. Yarın ‘İstihdam düştü, istihdam yaratamadık, İşsizlik oranı arttı’ derlerse bu seferde kimse bunun sorumlusunu aramasın. İşvereni düşünmeden bu kararı alırsa bunu sorumlusu hükümet olur. Onun için ne yapması lazım? Çözüm 2021 yılında zaten 5000 lira olan maliyeti yine 2022 yılında bizim esnafımız öder 5000 lira olarak. Ama sen 8800 liralık maliyeti onun üzerinden alman lazım. Yani vergiyi alman lazım. Nasıl yakın zamanda Türkiye’deki holdinglerin iş adamlarının milyarlarca dolar borcunu sildin uzlaşma adı altında milyarları affettin. O zaman burada da işverenin asgari ücret üzerindeki vergisini kaldırman lazım. Yani 5000 liranın üzerindeki bana yüklediğin 3800 liralık vergi maliyetini azaltman lazım. Bizim anlatmak istediğimiz bu. Bununla beraber bu iş böyle yürütülür. Ama sadece işçi odaklı düşünelim dersen işverenle dengesiz bir rekabeti ve mağduriyeti altında kalır. Bunu da iyi düşünmek lazım. İyi hesaplamak lazım. Hazine ve Maliye Bakanımıza, Çalışma Bakanımıza, Ticaret ve Sanayi Bakanımıza söylüyoruz. Bunların hep birlikte düşünülmesi lazım. Gelirler iki katı mı arttı da işveren iki katı vergi mükellefine girecek? Gelirler dışında satışlar iki katı mı arttı? Hayır düştü. Ayrıca da bir vergi ertelemesini kabul etmiyorum önermiyorum. Vergiyi muafiyet haline getirmek zorundasın. Madem ekonomide olağanüstü hal durumunu yaşamaktayız madem ekonomide kurtuluş savaşını yaşıyoruz işverenin de kurtuluşu için çözüm üretmek zorundasınız. Ama berber yanında çalıştırdığı iki işçiden birini çıkarmak zorunda kalacak. Marketteki dört işçiden üçü çıkacak. Pastaneden iki işçiden biri çıkacak. O zaman ne olacak? Bir işçi dediğiniz bir ev. Bunları düşünmemiz lazım. Birlikte bir sonuç üretmek lazım ve bunun da yanında işveren-işçi dengesini doğru sağlamak lazım. Asgari ücret 5000 liranın altında olmaması lazımdır. Kabul ediyoruz. Sendikalar çok doğru adım atmaktadırlar. Ama işverenle de ilgili bir çözüm üretip ortaya atmaları lazım. Çünkü bu parayı devlet ödemeyecek. Bu parayı işveren ödeyecek. Bu esnafın cebinden çıkan bir para devletin değil. Devlet sadece bu durumun hakemliğini yapıyor. Bu sebeple tabi ki açlık yoksulluk sınırının altında olan bir rakamı kabul etmek mümkün değil. Bugün 5000 TL bile yine söylüyorum net eline geçen emekçi kardeşlerimiz için böyle bir bolluk içinde refah içinde yaşanan bir rakam değildir olmayacaktır. Yine zorluk çekeceklerdir. Ama işverene onun iki katı yükümlülük olacağından işverenin de üzerindeki yükün kalkmasını önemle rica ediyoruz.’ diye konuştu.