Cumhurbaşkanı ve Adelet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün AK Parti Grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim dedikodularına cevap verdi. Erdoğan;”Şuanda gündemimizde yok”dedi.
Grup toplantısına meclis çalışmalarının yeni haftasında başarılar dileyerek başlayan Erdoğan;”Geçtiğimiz hafta bizlerde oldukça yoğun çalışmalar içerisindeydik. Öncelikle Milli güvenlik kurulumuzun, ardından Bakanlar Kurulu toplantılarını gerçekleştirdik. Toplantılarımızda iç ve dış meseleleri ve OHAL’in 5. defa uzaltıması kararını aldık. Bakanlar kurulu gündemimiz çok daha yoğundu. Ancak meclisteki gen-soru uygulaması nedeni ile erken bitirmek zorunda kaldık. Erdoğan, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği görüşmelerden bahsetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu bölümü;” Görüldüğü gibi ülkemiz için hergünümüzü, her saatimizi en güzel ve en verimli şekilde çalışıyoruz.”dedi.
Erdoğan konuşmasının ikinci bölgesinde terör konusuna değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan;”Türkiye’nin içerde ve dışarda terör örgütleri ve onları gizli açık destekleyen güçlerle mücadele ettiği dönemde, asıl hedeflerimizden ve vizyonumuzdan taviz vermemeliyiz. Ekonomi bunların başında geliyor. Yılın ilk 6 ayında gerçekleşen 5,1’lik büyüme bizleri sevindirdi. Bu büyüme uluslararası olarakta ülkemize bakışı olumlu anlamda değiştirmiştir. Şuanda toplam milli gelir bakımından dünyanın 17’nci ülkesiyiz. Küçük bir sıçrayışla 15’nciliğe yükselmemek için hiçbir engel yoktur. Ardından ilk 10 için çalışmalara devam edeceğiz. İhracaatımızdaki artış düzenli olarak sürüyor. Geçtiğimiz yıl 142 milyar dolarda kalan ihracaat, eylül ayı itibari ile 153 milyar doları aştı. İstihdam tarihimizin en büyük istihdam sayısına 1 milyon yüz binlik artışla 29 milyona ulaştık. ancak gençlerimiz ve kadınlarımız istihdama katılış yüksekliği sebebi ile henüz tek haneli rakamlara ulaşamadık. İnşallah bu hedefi yakalayacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan turizmin normale döndüğünü belirtti. Erdoğan;” Turizmde geçtiğimiz yıl verdiğimiz kayıpları telafi ediyoruz. Hedefleri turizmle de yakalayacağız.”dedi.
2019 hazırlıkları çerçevesinde üzerinde dikkatle durmamız gereken hususlardan biri de reform sürecini kesintisiz devam ettirmektir. Bu konuda önümüzde önemli bir fırsat vardır. 2019 Kasım’ında yapılacak Cumhurbaşkanlığı sistemi çerçevesinde uyum yasalarının çıkartılması gerekiyor. Tam tersine uyum yasalarını aynı zamanda köklü bir yönetim reformu haline dönüştürerek ülkemize tarihi bir katkı daha yapabileceğimize inanıyorum.
Şu gerçeği kabul etmeliyiz, geçtiğimiz 15 yılda yaptığımız tüm reformlara rağmen obez bir devlet yönetimine sahibiz. Devletin büyük olması farklıdır, güçlü olması farklıdır, obez olması, hantal olması, verimsiz olması daha farklıdır. Bizim devletimiz elbette büyük olacaktır. Ama hantallığın zaman israfının daha pek çok hastalığın sebebi olan obezlikten devletimizi kurtarmanın şart olduğu da bir gerçektir.
Unutmayınız fırsatın kazası olmaz. Bizi en çok uğraştıracak engel yine ana muhalefet partisi olacaktır. Ana muhalefet partisinin bu hali bizim için ne kadar büyük bir şanssa, ülkemiz için şanssızlıktır. Seçimlerden projelere kadar her konuda biz ana muhalefetle değil kendi kendimizle yarışıyoruz. Başarı çıtasını yükseltiyoruz, cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50’nin üstüne kadar çıkardık. Öyle hadiselerle karşılaşıyoruz ki ne kadar üzerinde konuşmak istemesek, karşımızdakilerin cahiliyetine art niyetine bağlasak da milletimize anlatmadan olmuyor.
Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi hadisesi bunlardan biridir. CHP’lilerin üslubu milletten, milletin değerlerinden tarihinden kültüründen ne kadar kopuk olduklarını bir kez daha ortaya sermiştir. Memleketin ve milletin hayrına her konuda olduğu gibi bu hususta da AYM’ye gitmeleri bizi şaşırtmadı. Kimilerinin uzmanlık alanı ülkeye hizmettir, kimilerinin uzmanlık alanı da mahkeme kapılarını aşındırmaktır.
AYM’yi olur olmaz sebeplerle meşgul etmek de CHP’nin ihtisas alanına dönüştür. Haklarıdır elbette saygı duyarız. Ama bu meseleyi tartışma biçimlerine saygı duymayacağız. Böyle bir konuyu çocuk gelinlerden çok eşliliğe kadar akla, mantığa aykırı zeminlere çekenleri milletimize teşhir etmek boynumuzun borcudur.
Bu bir eseri cehalettir. Laikliği milletin değerlerine, tarihine karşı bir kalkan haline getirmeye çalışırsanız elbette hoşnutsuzluk ortaya çıkar. Halbuki devletin dini inançlar karşısındaki tarafsızlığı anlamına laiklik bizim de kabul ettiğimiz ve uygulanması gerektiğine inandığımız bir kavramdır. Ve devletin her inanç grubuna eşit mesafede savunduğunuz anda ki laiklik budur, orada zaten sorun yok.
Her konuyu laiklik üzerinden eleştiren CHP anlayışının miadı artık dolmuştur. Milletimizin 15 yıllık AK Parti iktidarının uygulamalarına bakarak CHP’nin riyakarlığını gördüğüne inanıyorum. Ana muhalefet partisinin milleti laiklikle aldattığı o karanlık devirler sona ermiştir. Darbelerin, cuntaların kılıfı haline dönüştüren bu kavramı AK Parti olarak yerli yerine oturttuğumuzu düşünüyorum.
Ben burada tekrar müftülerin nikah kıyma meselesini anlatacak değilim. Zira akıl sahibi olan herkes bu işin ne kadar doğru olduğunu gayet iyi biliyor, anlıyor.
Köy muhtarlarına varıncaya kadar herkes nikah kıyabiliyor değil mi? Eğer bu meclise müftü olarak değil tapu kadastro müdürü olarak gelseydi bunların söyleyecek bir şeyi yoktu. Ama böyle gelince tapu kadastro müdürleri de hakaret telakki etmesin. Fakat bunlar ne yazık ki din ile bağlantılı bir konu olduğu zaman hop oturup hop kalkıyorlar, sıkıntı burada.
İlkokulu mezunu bir muhtar, saygım çok; Nikah kıyabilir. Ama üniversite mezunu, ilahiyat mezunu bir müftü efendi bu kafaya göre nikah kıyamaz. Ve bu milletin kültür değerleri, medeniyet mantığı bunlarla uyuşmuyor. Uyuşmadığı için de hiçbir zaman milletimizi yanlarına alamıyorlar. Varsın bunlar yine böyle devam etsinler. Belki de CHP’nin bambaşka gayelerle sürekli gündemde tuttuğu laiklik tartışmasının en hayırlı neticesi işte bu olmuştur.
Vize krizinden, köpekle aramaya, ambargoların genişletilmesinden teröristlere himaye sağlanmasına kadar pek çok örneğini gördüğümüz bu tavır bizim doğru yolda olduğumuzun ispatıdır. Örneğin işte stratejik ortağımız Amerika. Defaatle görüşmemize rağmen bakın Suriye’de, dikkat edin terör örgütü PKK’nın düşük çocuğu olan PYD ve YPG ile Rakka operasyonunu yapıyor.
PKK değil diyorlar, peki Rakka’daki bölücü terör örgütünün dev posterlerinin asılmasını ey Amerika sen neyle izah edeceksin? Biz söyledik inanmadın, artık televizyon ekranlarında bütün gerçekler ortada, neyle izah edeceksin? Biz gerçeklerle konuşuyoruz. Ve 3 bin 500’ü aşkın TIR bölgeye silah taşıyor. Ve bu silahlar Rakka’da mı kullanıldı? DEAŞ’a karşı mı kullanıldı? Bunların nerede nasıl stoklandığını, bunu da biliyoruz ha bunu da iyi bilin.
Şu anda İdlib’deki operasyon büyük oranda neticelendi. Afrin önümüzde. Bunların hepsi ülkemiz için tehdittir, bizler her alanda kararlıyız. Buralardan taviz veremeyiz. İşte daha önce de söyledik. Daha önce de söyledik, bir gece ansızın gelebiliriz, bir gece ansızın vurabiliriz. Eğer bütün bunlar olurken böyle bir ortamda eğer sırtımız sıvazlansaydı, eğer bizi yere göğe koyamaz hale gelseydiler asıl o zaman şapkayı önümüze koyup ‘na yapıyoruz biz’ diye düşünmemiz lazımdı. Demek ki isabetli güzergahta yürüyoruz.
Ha sizin gücünüz, Tayyip Erdoğan’ın 13 tane korumasını, ki bunların Amerika’yı çoğu görmemiş, onlar için gözaltı kararı çıkartmaya yeter. Bakıyorsunuz çok daha enteresan, bir bankamızın daha önce 6 kere girip çıkan görevlisini 7’nci kez girişinde gözaltına almaya yeter. Bir başka vatandaşımıza aynı şekilde gözaltına almaya yeter. Bu işler bittiği zaman da biz dünyayı ayağa kaldırmasını da biliriz. Bunların hepsini de açıklayacağız.
Buradan Irak ve Suriye’deki tüm kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Bugüne kadar batılı emperyalistlerin sözüyle hüsrana uğramayan yoktur. Acılarımızı ve sevinçlerimizi de yine birlikte paylaşmak zorundayız. Soruyorum buradan Kuzey Irak’taki bölgesel yönetim Türkmenlerin ve Arapların haklarını maalesef ellerinden alarak elde ettiği kazanımlarla huzura ve refaha ereceğini mi sanıyor? Aynı şekilde mezhepçilik fitnesini körükleyerek kardeşi kardeşe düşman edenler, bu şekilde parlak bir gelecek inşa edebileceklerini mi düşünüyorlar?