Denizlili İşadamı Esat Sivri’nin DEBA hakkında geçtiğimiz günlerde bir internet sitesine verdiği röportajdaki ifadeleri, DEBA mağdurları ve direniş sembolleri olarak gösterilen işçilerden büyük tepki aldı. ‘DEBA mağdurları’ kurumumuza verdiği röportaj ile Esat Sivri’nin iddialarına sert tepki gösterdi. İşçiler, “Biz sadaka değil, hakkımızı istiyoruz” dedi.
2009 yılında iflas gerekçesi ile kapatılan Denizli Basma Sanayi Fabrikası’nda mağdur olan 2000 işçi ile birlikte DEBA direnişinin sembollerinden olan Fazıl Alkan, Yüksel Döner, Ömer Dirmilli, Veysel Iışık ve Necdet Elver geçtiğimiz günlerde bir internet sitesine Denizlili İşadamı Esat Sivri’nin vermiş olduğu röportaja tepki gösterdi.
İflas kararı verildikten sonra Esat Sivri’yle hiç görüşme fırsatlarının olmadığını söyleyen işçiler, “Taştan, duvardan ses geldi, onlardan gelmedi. Hepimizin ortalama 100 bin TL yasal faizle alacağı var. Esat Sivri’nin kardeşi Saim Sivri, bir gazeteye verdiği röportajda, ‘Abimizin arkasındayız. 2000 kişiyi mağdur ettik, üzgünüz. İşçilerin haklarını ödeyeceğiz’ demiş. O günden sonra hiç ses çıkmadı. Bunun üzerine bizde DEBA direnişini başlatmak zorunda kaldık” dedi. “Babamızın işinde çalışmadığımız kadar DEBA’da hırslı çalıştık” diyen işçiler, “Geçmişte Esat Sivri ve Deba yönetimi ‘Bizlere batıyoruz’ dediklerinde bizler alın terimiz ile biriktirdiğimiz paraları bankadan çekip, bir çantaya koyup fabrikayı kurtaralım diye kendilerine verdik. Bizler bu kadar özverili çalışırken, onların niyetlerinin kötü olması yüzünden bu hale geldik” dedi.
İşadamı Esat Sivri’nin ulusal bir kanalda yayına katılıp konuşmasına sert tepki gösteren işçiler, “Yayında timsah gözyaşları döktü. Hangi arkadaşımız inanır buna? Sokaktaki çocuğa sorsan o bile inanmaz. Onlar bizlerle bir anlaşma yoluna dahi gitmedi” dedi.
“Biz DEBA’ya gençliğimizi verdik” diyen işçiler, “ Fabrikaya girdiğimizde 20 yaşlarındaydık. Fabrika iflas ettiğinde 40 yaşlarına geldik. O yaştan sonra kimse bize iş vermedi. Bu yüzden de çok mağdur olduk. Biz sadaka istemiyoruz. Emeğimizin karşılığını istiyoruz. Hakettiğimiz parayı istiyoruz. 10-15 maaşımız içerde kaldı. Kıdem tazminatlarımız, yıpranma paylarımız cabası. Biz onları kurtarmaya çalıştıkça onlar bizi içeri aldı” dedi.
Eski fabrika çalışmaya devam ederken yeni bir fabrika yapıldığını söyleyen işçiler, “DEBA eski bir fabrikaydı. Bütün bölümler aynı yerdeydi. 350 kişi, 3 vardiya çalışıyorduk. İşçiler çalışırken bir bina daha eklenip GÜNAK açıldı. 350 çalışan bir anda 2000 kişiye yükseldi. Yeni yapılan fabrika için yeni iş makineleri alındı. Bir de üstelik İzmir’de 16 tane enerji şirketi kurdular. İşçilerin aileleri parçalandı. Paralarını alamadıkça borca girdi. Onların eşine, dostuna, akrabasına hiçbir şey olmadı. Oturup keyif sürdükleri villaları yaparken, mahalleyi satın alırken batmadılar da, işçinin mesaisini dışarıdan vermedikleri için mi battılar? İşçisinin primlerini yüksek yatırdığı için mi batmış oldu? Kimseye bize hikaye anlatmasın” dedi.
İşçilerin maaş primlerini yüksek yatırdığı ve mesaileri dışarıdan vermediği için battıklarını iddia eden İş adamı Esat Sivri’nin iddialarına karşılık işçiler, “Bizler mesailerimizi çalışarak, alın teri dökerek hak ettik. Biz mesai yaparken fabrika çalıştı, iş devam etti. Biz çalıştık, fabrika kazandı. Biz kazandırdık, onlar bizi mağdur etti. İşçilerin onları mağdur ettiği iddialarını kabul etmiyoruz. Fabrika kapanmadan önceki son Kurban Bayramı’nda paralarımızı alamayıp, bayrama parasız girdik. İdari birimlerde çalışanlar ya da idari bilimlerde tanıdığı olan işçiler paralarını aldı. Bizler beş kuruşumuzu alamadık” dedi.
DEBA’nın iflası gösterildikten sonra, bir kamu bankası temsilcisinin Esat Sivri ve işçilerin bağlı olduğu sendikaya, işçilerden bir temsilci ile masaya oturulup konuşulması gerektiği konusundaki talebini, ‘tamam, biz onlarla konuştuk, haklarını alacaklar’ diyerek geçiştiren patron ve sendika işçileri sırtından vurmuştur. İşçilerin bu durumdan haberlerinin dahi olmadığını belirten direniş sembolü işçiler, “Sendika bu süreçte bize sırtını döndü. Sırtımızdan vurup, bizi bıçakladı. Sendika genel başkanları son zamanlarda fabrikaya geldiler; fakat bizimle görüşmediler. Fabrika kapanmadan önce sendika genel merkezine, maliyeye yazılar yazıp gönderdik. Hiçbir şekilde geri dönüş olmadı, cevap gelmedi” dedi.
İzmir’den gelen Ömer Seyfettin Atılgan’la beraber direnişe karar verdiklerini açıklayan işçiler, “Mücadelemizde kimse bizlere destek vermedi. Mücadele boyunca tüm harcamalarımızı cebimizden karşıladık. Adalet istiyoruz. Çocuklarımızın geleceği çalındı” dedi. “Bizim önümüzü sadece sendika ve Esat Sivri değil siyasilerde kesti” diyen işçiler, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Tüm siyasilere gittik. Kimse bize yardımcı olmadı. Davamızda yanımızda yer almadı. Şu dönemde OHAL ve KHK nedeniyle önümüz iyice kapandı. Alana çıkma, hak arama şansımız kalmadı. Bizler sadaka değil, her zaman hakkımız olanı istedik. Birilerinin bizim sesimizi duymasını bekliyoruz. Adalet istiyoruz.”.