DEGİAD 14. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Urhan, Aydın-Denizli otoyolu ihalesi ile ilgili yaptığı açıklamada, “Uzun zamandır şehrimizin ve bölgemizin büyük bir beklentisi haline gelmiş olan Aydın – Denizli otoyolu yapımı ihalesi 3 Temmuz’da son kez yapılmış ve ihaleye olan ilgi, projenin yapımının bu sefer gerçekleşeceğine yönelik bizleri ümitlendirmişti. İhale sonrası Sayın Bakan Karaismailoğlu şehrimizi ziyaret etmiş ve otoyolun yapımının da en kısa sürede başlayacağını müjdelemişti. Kesin olmamakla birlikte, son tahlilde, ihalenin en düşük teklifi veren firmaya verileceği yönünde imza aşamasına gelindiğinin haberlerini alıyoruz. Bu gelişmelerden büyük memnuniyet duyuyorum. Şehrimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
Aydın-Denizli otoyol ihalesini başlangıcından bu yana mercek altında tutan DEGİAD adına konuşan DEGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Urhan, yaşanan gelişmelerde sağladıkları katkılardan duydukları memnuniyeti şu sözlerle dile getirdi: “DEGİAD Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz ilk günden beri bu projeyi ana takip konularımızın başında tuttuk. İlk zamanlarda bu konunun şehir ve ülke gündemine taşınması gerektiği ile ilgili maalesef yalnız kalsak da, son dönemde konunun önemini diğer STK’larımıza da anlatmayı başardık. Şehrimizin yararı adına DEGİAD’ın başlattığı bu kamuoyu oluşturma çabasına nihayetinde diğer derneklerimizin de destek vermesiyle sesimiz daha gür çıktı ve ihale neticelenme aşamasına geldi. Denizli’nin en etkili İş İnsanları Derneği olan DEGİAD’ın şehrimize dair bu büyük kazanımda katkısı olduysa ne mutlu bize.”
Ekonomi gündemini de değerlendiren Urhan, “Piyasada son günlerde devam eden kurdaki hızlı yükseliş ile birlikte gelen sıkıntılar ve fiyat artışları vatandaşlarımızı ve yatırımcılarımızı ciddi ölçüde kaygılandırmaktadır. Dünyada dolaşan dolar miktarı kabaca 2 trilyon dolarken, ülkemizin rezerv miktarı Merkez Bankası ve kamu bankalarının rezervleri dahil yaklaşık 40 milyar dolar civarında seyrediyor. Üstelik bu rezerv ödünç alınmış olan döviz ve altın swaplarından ve kamu bankalarının açık pozisyonlarından oluşuyor. Yani sahibi isteyene kadar kullanabileceğimiz emanet paralar esasında bunlar.” dedi.
Türk lirasının değerinin korunması gerektiğini vurgulayan Urhan, “Ödünç 40 milyar dolarla tedavüldeki 2 trilyon doları düzenlemeye çabalarken; aslında yabancı parayı, yine başkasından ödünç aldığımız yabancı parayla dizginlemeye çalışıyoruz. Oysa yapılması gereken şey kendi bastığımız paramızın değerini korumak olmalıdır.
Maalesef son zamanlarda vatandaşlarımız, yatırımcılarımız, iş insanlarımız Türk lirası yerine dolar tutmaya yönelmişse yapılacak şey; serbest piyasa koşullarında tercih edilen doları değersizleştirmeye çalışmak değil, Türk lirasını değerli hale getirmeye çalışmak olmalıdır. 40 milyar dolarlık ödünç rezervle 2 trilyon dolara müdahale etmek mümkün gözükmemektedir. Kuru dengelemenin kısa vadedeki çözümü de ister istemez faiz yükseltmek olacaktır.
Ancak faizle oynamanın da bir sınırı olmalıdır. Sürekli faizle oynarsak veya faizi yüksek tutarsak da yatırımlarda gerileme, piyasalarda daralma gibi başka sorunlar ortaya çıkacaktır. O nedenle dönüp dolaşıp orta ve uzun vadede geleceğimiz kalıcı çözüm noktası yapısal reformlardır. Ülkemizde hukukun üstün kılındığı, şeffaf, liyakate dayalı, denetime açık ve hesap verilebilirliğin esas alındığı bir yönetim biçimi tesis edilemediği sürece, ekonomiye dair yapılacak tüm müdahale ve düzenlemeler tedavi edici değil ancak ağrı kesici niteliğinde olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.