TBMM Genel Kurulu’nda sağlık personelinin özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin geri çekilmesi üzerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) grev karar aldı. 15 Aralık Çarşamba günü (bugün) grev yapacaklarını duyuran TTB, “Aciller dışında sağlık hizmeti sunulmayacaktır” açıklamasında bulunmuştu.
Ülke genelinde olduğu gibi Denizli’de de grev yapan hekimler öncelikle saat 10:30’da Pamukkale Üniversitesi Hastanesi önünde, saat 12:00’da Denizli Devlet Hastanesi önünde ve saat 13:00’de Servergazi Devlet Hastanesi önünde grev yaptı.
Grevde konuşma yapan Denizli Tabipler Odası Başkanı Hakan Erbay Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin ve Sağlık Platformu üyelerinin imzaladı metni okudu.
Erbay; “Bugün görev ve grev günümüz. Uyarıyoruz. Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz. İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sistemi toplumu sağlı için önemli bir risk halini almış, bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Koronavirüs salgını mevcut sağlık sistemi toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri iş, özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalar gelince hiçbir sınır tanımamış, salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanımız yaşamını yitirirken onlar sağlık istemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleri ile günleri geçirmektedirler. Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarıyla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları ‘artık bu şartlarda çalışmıyoruz’ siyerek istifa ederken, emekli olurken genç emekçilerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurt dışına göç ederken, tün bu sorunlarımızı konuşmak, çözüm önerilerimizi konuşmak için sağlık bakanımıza görüşme talebimizi defalarca ilettik. Sağlık bakanının, hekimleirn, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını ve sağlıklı yaşam koşullarını toplum sağlığını, sağlık emek meslek örgütleri ile konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanının bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir? Artık yaşamımıza bile maal olan bunca sorunumuzu duymazdan görmezden gelen iktidar aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde daha belirgin olan, salgını değil, algıyı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak yok saymaktadır.
Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş, açlık sınırına kadar gerilemiş, gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce mecliste bütün partilerin oy birliği ile getirilen düzenleme 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içi tüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzası ile geriye çekilmiştir. Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken, bu teklif bile bize fazla görülmüş, ne zaman teklifin meclise getireceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri gecikilmiştir. Mecliste milletvekillerine iktidarın resmi olarak veremediği sözel cevap emekli hekim maaşlarının bu düzenleme ile çok yüksel olacağı ve bunun kabul edilebilir olmadığıdır. Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlememin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir. Çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir. Ekibin her bir üyesi insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir. Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır” dedi.
Sağlık Bakanını istifaya davet ederek “Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanına defalarca, yeniden, yeniden seslenmemize rağmen yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini yeniden yapmıştır. İstifa bizlere vereceği en iyi cevap halini almıştır. Toplumun sağlık hakkı, emeğimiz ve görevimiz için artık görev, grev zamanıdır. Sağlık özelleştirmeci hastanelerimiz satan politika bu uyarı görevi, grevi koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir. Emekliye de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir. Güvencesiz, gerçek dışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi güvenceli çalışabilme talebimiz içindir. Şiddete karşı, etkili yasa, güvenli iş yerleri, sağlıklı çalışma koşulları, ortamları talebimiz içindir. Kovid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklar karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir. Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.
Bu görev, grev emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplum, sağlık çalışanlarının çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir” dedi.