Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6’lıkdeprem felaketi tüm Türkiye’yi sarstı. Meydana gelen felaketlerde en çok etkilenenler ise çocuklar oldu. Depremden en çok etkilenen kentlerden biri olan Hatay’a giden Eğitim İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan bölgede yaşadıklarını Egeyön TV’ye anlattı. Deprem bölgesinde çadır okul kurmak istediklerini ancak izin verilmediğini ifade eden Başkan Aydoğan, Depreme dayanıksız raporu olmasına rağmen yıkılmayan Denizli eski Milli Eğitim binasını değerlendirdi.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki büyük depremde binlerce insan yaşamını yitirdi. Meydana gelen depremin ardından Eğitim İş Denizli Şubesi bölgeye gitti. Eğitim İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan Egeyön TV’ye deprem bölgesinde çocuklara eğitim vermek için çadır kurmak istediklerini ancak yetkililer tarafından izin verilmediğini anlattı. Aydoğan ayrıca geçtiğimiz günlerde gündeme gelen, depreme dayanıksızlığı nedeniyle boşaltılan ve hala yıkımı gerçekleştirilmeyen eski Milli Eğitim binası ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Depremin ardından eğitime verilen aranın bir süreliğine tüm Türkiye’yi kapmasını konusunu değerlendiren Aydoğan, “Elbette hiç bir şey yapamayız, ancak verilen tatilin bu kadar çok uzatılması Türk toplumunu deprem travmasıyla uzun süre karşı karşıya kalmasını sağladı. Biz bu kadar uzun bir tatili doğru bulmadık. İlk bir hafta ile sınırlı kalabilirdi. Bu süreçte depremi doğru olarak yaşayan ve dolaylı olarak yaşayan bütün insanlarımız hem televizyondan izleyerek, hem o bölgede kalarak, bölgeye yardımlar ulaştırmaya çalışarak deprem travmasını daha uzun süre hissetti. Bu daha derin acılar ve izler oluşturdu. Burada en çok çocuklarımız etkilendi. Tabi onların yaşadıkları çok acı. Öğretmenlerimiz, velilerimiz bu süreçte çok etkilendiler. Süreci bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Çünkü eğitim de genel olarak bir bütündür” dedi.
Deprem bölgesinde çadır okullar kurmak istediklerini ancak buna izin verilmediğini ifade eden Başkan Aydoğan “Eğitim İş olarak biz bu süreçte maddi manevi yardım topladık ve deprem bölgesine gönderdik. Daha sonra gönüllü üyelerimizle bölgede doğrudan yardım çalışması yaptık. Hem orayı izlemek, gözlemlemek hem de ‘neler yapabiliriz’i yerinde değerlendirmek için gittik. Biz oradaki yetkililere çadır okulları kurabilmek için başvurduk. Ama maalesef okul başlatılabilmesi için, çadır okulların hayata geçirilebilmesi için bize izin vermediler. Bunun şuanda devletin planlaması için olmadığını duyduk, gördük ve biz buna çok üzüldük. Çünkü eğitim hiçbir şekilde aksatılmaması gereken, ara verilmemesi gereken bir durumdur. Hayati durumlar dışında her ortamda eğitim devam edebilir. Yüzyüze eğitimin önemini biz pandemi sürecinde daha iyi gördük. Öğrencilerimizi pandemi döneminde teknoloji ile daha çok iç içe maruz bırakarak aslında nasıl bir tehlikeye ittiğimizi gözlemlemiş oldu, yaşamış olduk. Bizler çocuklar telefonla tabletle oynamasın, kaliteli vakit geçirsinler, kendilerini tanısınlar diye ailelerine, velilerine bunları söylerken, biz devlet olarak çocuklarımızı bu tehlikeye teslim ettik. Ve bu teknolojiyle beraber bir sürü zararlı davranışın da kucağına ittik çocuklarımızı.
Aynı şekilde bu depremle beraber ‘biz bu işi yapamıyoruz. Eğitim uzaktan olacak’ demek ben çok büyük bir teslimiyettir. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Üniversite eğitiminin bu noktada hala uzaktan eğitim olacak şekilde devam ettirilmesi Türk toplumu için, geleceğimiz için çok büyük bir tehlikedir” şeklinde konuştu.
Denizli eski İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle taşındı, ancak henüz yıkılmadı. Zemin katında hala resmi görevlerin devam ettiğini söyleyen Aydoğan, binanın yanındaki ilkokula dikkat çekti, Bu bina yıkılırsa o öğrencilerin güvencesi ne olacak? dedi.
Namık Kemal Aydoğan “Boşaltılan binada halen resmi görevler zemin katında devam ediyor. Madem bu bina çürüktü, neden halen kullanılıyor? Yıkılma tehlikesi olan yüksek katlı bir binanın yanında binlerce öğrenci eğitim görüyor. Bu bina hasar görürse, bu bina yıkılırsa o öğrencilerin güvencesi ne olacak? Diğer vatandaşların güvencesi ne olacak? Ön tarafta çok hızlı bir trafik var. Bu bina hala yıkılmadı, bu bina ile ilgili somut adımlar atılmadı. Birçok yerde olduğu gibi bekle gör politikasın burada bizi bekliyor.
Valilik binası zamanında çürük diye taşındı, şimdi o bina kaymakamlık binası olarak kullanılıyor. devletin bir çok resmi kurumunda var bu sorun. Göz göre göre sıkıntılı olan binalar göreve devam ediyor. Bu da insan hayatının devletimiz tarafından önemsiz olarak görüldüğünün açık bir göstergesinin” ifadelerini kullandı.
