Denizli’de yer altındaki Pamukkale olarak bilinen ‘Kaklık Mağarası’ damlataşı, sarkıtları ve dikitleri ve beyaz travertenleri ile görenleri etkiliyor. Mağarada akan berrak, renksiz ve kükürt kokulu termal suyun ise egzama gibi bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği biliyor. Girişlerin ücretsiz olduğu mağara özellikle turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.
Denizli’nin Honaz ilçesinde Malı Dağı’nın kalsiyum karbonat bileşiminde traverten kayaçları içinde oluşan Kaklık Mağarası, yeraltı sularını boşaltan aktif bir mağara durumunda iken, tavanının çökmesi ile açığa çıktı. Kaklık Mağarası damlataşı, sarkıtları ve dikitleriyle süslü olup, Pamukkale’de bulunan travertenlere benzer basamaklarıyla eşine az rastlanan güzellik sunuyor. Düden-kaynak, çöküntü obruğu konumlu aktif bir mağara olan Kaklık Mağarası’nın çevresi mesozoik kireçtaşları, eeosen marn, kil, kumtaşı ve konglomeraları, miyosen-pliyosen yaşlı kil, kum, marn ve kalkerler ile kuveternere ait traverten ve alüvyonlardan meydana geldiği biliniyor. 2002 yılında turizme açılan mağaranın yanında, sazlıklar arasında yer altından kaynayarak çıkan, serbest veya kanallar içinde akan sular, yöre halkınca ‘Kokar Hamam Pınarı’ olarak anılıyor. Faylar boyunca ilerleyen, yüzlerce metre derinlikten yüzeye çıkan kükürtlü ve yoğun karbonatlı jeotermal suların, cilt hastalıklarının tedavisine iyi geldiği biliniyor.
‘Yer altındaki saklı Pamukkale’ olarak da bilinen Kaklık Mağarası’ndaki havuzlar, Pamukkale’dekine çok benzeyen basamaklar halinde üst üste oluşurken tavanı ise damlataşı, sarkıtlar ve dikitlerle süslü yapısıyla dikkat çekiyor. Ziyaretçilere görsel bir şölen sunan mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunuyor.
Kaklık Mağarasının doğrudan gün alan ve sürekli damlayan veya akan duvarlarında, sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkilere de rastlanabiliyor. Aydınlanmaya bağlı olarak gün içinde yeşilin değişik tonlarını alan bu bitkiler, mağaraya ayrı bir güzellik katıyor. Mağaranın hemen girişinden şelaleyi andıracak şekilde akan su ise ziyaretçileri girer girmez eşine ender rastlanan bir benzerlik ile karşılıyor.
Berrak, renksiz ve kükürt kokulu olan su egzama gibi bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Ayrıca mağaranın yakınında ziyaretçilerin istifadesine sunulmak üzere yapılan yüzme havuzu, küçük amfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyeler mayıs 2002 tarihinden itibaren turizmin hizmetine sunuldu.
Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, mağaraya özellikle yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiğini ve gelen turistler arasında uzak doğu ülkelerinden gelen turistlerin yoğunlukta olduğunu ifade etti. Günlük yaklaşık bin, bin 200 arasında ziyaretçinin mağaraya geldiğini kaydeden Başkan Kepenek, “Mağaraya yaz döneminde ve hafta sonlarında 5 bin ziyaretçi sayısına ulaşılıyor. Biz burayı yeniden ayağa kaldırdık. Bu doğal güzelliğini ve doğa harikasını insanlarla buluşturmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Herkesi buraya davet ediyoruz çünkü burası Pamukkale’nin bir örneği. Suyun dokunmadığı yerleri biz dokundurarak travertenlerin sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Yani bir anlamda Pamukkale’yi burada örneklemiş oluyoruz. Özellikle cilt hastalığı olanları buraya davet ediyoruz, doğal havuzlarımız var onlar için. Suyun egzama gibi bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği biliniyor” dedi.