Osmanlı Devleti’nde ürettiği kılıçlarla askerlerin zaferden zafere koşmasını sağlayan Denizli’nin Serinhisar ilçesine bağlı Yatağan Mahallesi, günümüzde de kaliteden ödün vermeden ürettiği bıçak ve hediyelik kılıçlar ile sektörün öncüsü konumunda bulunuyor. Üretilen kılıçlar arasında en fazla rağbeti ise sapı koç ve geyik boynuzundan yapılan kılıçlar görüyor.
Denizli’nin Serinhisar ilçesine bağlı 2 bin 628 nüfuslu Yatağan Mahallesi’nde yüzyıllardır demircilik sanatı devam ediyor. Selçuklular döneminde Oğuzların Anadolu’yu yurt edinmesiyle birlikte Türkmenlerden asıl adı Osman olan “Yatağan Baba”, Denizli’nin Serinhisar ilçesi Yatağan Mahallesi’nin bulunduğu bölgeye yerleşti. Yatağan Baba demirci olduğundan dolayı hem yerleşim alanının adı hem de Yatağan kılıcının adının buradan geldiği biliniyor. Mahallede 11. ve 13. yüzyıllardan bu yana demircilik sanatı gelişerek, bıçak, çakı, tahra, balta ve makas gibi kesici aletlerin yapımı günümüzde de devam ediyor.
Mahallede uzun yıllardır bıçak ve hediyelik kılıç imalatı yapan Mehmet Doğan, mesleği babasından öğrendiğini ve yılladır sürdürdüğünü ifade etti. Çakı, bıçak ve kılıç imalatı yaptıklarını söyleyen Doğan, “Oğlum da mesleği öğreniyor yanımda ve bu aralar okullar da tatil olunca hep yanımızda olacak artık, diğer zamanlarda da tatilde de yardım ediyordu. Oğlum da öğreniyor ve devam ettirecek Allah’ın izniyle. Kılıçtan kılıca fark oluyor. Mesela makastan veya kalın bir çelikten döverek yaptığımız bir kılıç bir hafta sürüyor. Ama paslanmaz çelik ve hazır çelik olursa, paslanmaz olarak gelen çeliklerde onun yapımı 1-2 gün sürüyor. Yapacak olduğumuz işe bağlı, üstündeki işleme bağlı, müşterinin isteğine bağlı oluyor. Müşteri gravür yani desen çalışması isteyebilir. Bazen sadece düz bir kılıç istiyor. Torunlara yadigar olarak istiyorlar, bazen üstü işlemeli kılıçlar da istiyorlar” dedi.
Doğan, ürettikleri her kılıcın kendine has bir özelliği olduğunu dile getirdi. Müşteriden gelen talebe göre kılıçların saplarının koç ve geyik boynuzundan yapıldığını belirten Doğan, şunları söyledi:
“Aksesuar olarak kullanılacak olan kılıç var veya bir de torunuma benim atalarımızdan görmüş olduğumuz kılıçlardan isterlerse onun yapımı çok uzun sürüyor. Bunun kabzaları değişik oluyor, icabında hazır fleks ya da pleksi gibi malzemelerden yaptığımız kılıçların sapları uğraştırmıyor ama bunu bir koç boynuzundan ya da bir geyik boynuzundan yaparsak o haliyle uğraştırıyor. Bunların hepsi zaman meselesi ve zamanla olan şeyler. Burada yapılan kılıçlar dünyanın her yerine gidiyor. Türkiye geneli ağırlıklı Almanya’dan gelen misafirler götürüyor ve dışarıdan istekler oluyor. İnternet olması sebebiyle herkes görüyor, Avrupa’dan da çok fazla takip eden var. Zamanı geliyor Avrupa’ya da bıçak, kılıç gönderiyoruz. Bu internet işi bizi iyi yerlere getirdi. Dizi ve filmlere de kılıç, bıçak gönderiyoruz.”
Doğan’ın oğlu Mustafa Gürbüz Doğan ise babasının mesleğini devam ettirmekte kararlı olduğunu kaydederek, mahallelerinde neredeyse her evin bahçesinde ya da yanında bir atölyeye rastlamanın mümkün olduğunu dile getirdi. Doğan, “Bu işi öğreneli bir yıl falan oldu ve bir yıldan bu yana yapıyorum. İlk kağıda bıçağın çizimini yapıyorum, şeklini çıkartıyorum ve demire çizerek her işlemini yaparak kendime bir bıçak yapabiliyorum. Bende ilk önce başka bir yerde çalışarak öğrendim, sonra babamın yanına geldim. Kendime yeni bir iş bularak yeni uğraşlar ile bir bıçak yapmaya çalışıyorum. Benim yaşımdaki çocuklar da başladı şu anda, herkesin evinin bahçesinde bıçak atölyesi var” diye konuştu.