Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, Pamukkale fayının 6.8 büyüklüğünde deprem üretebileceğini, kentin buna hazır olması gerektiğini söyledi.
Türkiye, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. İlki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğündeki deprem; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay’da büyük yıkıma yol açtı.
Depremin ardından gözler deprem bölgesi olan Denizli’ye çevrildi. Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, Pamukkale fayının 6.8 büyüklüğünde deprem üretebileceğini, kentin buna hazır olması gerektiğini söyledi. Türkiye, 6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. 7,7 büyüklüğündeki ilk deprem Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de meydana geldi. 7,7’lik bu depremin ardından saat 13.24’te bir deprem daha meydana geldi. Merkez üssü Elbistan ilçesi olan depremin büyüklüğü 7,6 olarak kaydedildi.
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, Denizli’de olabilecek deprem ile ilgili açıklama yaptı. Prof. Dr. Kumsar; “Çok yakın bir zamanda depremi hemen burada yaşamamız söz konusu değil. Ancak Denizli’de de mutlaka bir yaşayacağız. Dolayısıyla yaşayacağımız olan depremin maksimum büyüklüğü 6,8 ile 7,0 arasında. Bizim yaşadığımız kenti böyle bir depreme hazırlamamız lazım. Meydana gelecek olan deprem karşısında yapılarımızın mühendislik yapılarımızın, binalarımızın her şeyimizin ayakta kalabilmesi lazım. Can kaybımızın hiç olmaması, yaralılarımızın olmaması, binalarımızın yıkılmaması gerekiyor. Bunun için çalışmalara hemen başlamamız lazım. Akademisyen olarak bizler çok şey yapıyoruz ama bununla beraber yerel yönetimlerin, kurumların meslek odalarının, mühendislerin herkesin bu işin içerisinde bir şekilde yer alması gerekiyor. İşçilerimiz dahi böyle bir çalışma da olması lazım. Meslek disiplini çok önemli. Herkes işini en iyi şekilde yapmak zorunda. Binaların mutlaka yapılan her çalışmanın denetimi olması lazım. Denetçilerin de ayrıca denetlenmesi lazım” dedi.
Jeolojik yapıya, zemin yapısına göre yerleşim yeri seçilmediğinin altını çizen Prof. Dr. Halil Kumsar; “Biz yıllardır yaptığımız yapıları, seçtiğimiz yerleşim yerlerini, kuralına uygun yapmamışız. Jeolojik yapıya, zemin yapısına göre yerleşim yeri seçmemişiz. Seçtiğimiz yerleşim yerlerini biz o yerleşim yerlerine, zeminlere göre de bina yapmamışız. Yaptığımız binaları maksimum büyüklükteki depreme dayanıklı yapmamışız. Bu deprem Marmara depreminden daha büyük bir ağır hasar yarattı. Can kaybı yarattı. Bizim artık bunları yaşamamız lazım. Vatandaşımıza da yaşatmamamız lazım. Bunları yapabilecek gücümüz, bilgi birikimimiz her şeyimiz var. Sadece iyi organize olmamız lazım. Kendi meslek disiplinimizi çok iyi bir şekilde yerine getirmemiz lazım” dedi.
Vatandaşa büyük bir görev düştüğünü belirten Prof. Dr. Kumsar; “Vatandaş da artık sorgulamayı öğrenmek zorunda. Kendisine bina alırken bu binanın jeolojisini, zemin yapısını öğrenecek. Binanın o zemine göre yapılıp yapılmadığını ve binanın projesinin neler olduğunu sorgulamayı öğrenecek” şeklinde konuştu.
Sosyal medya da sıkça dolaşan “Binalarınıza depreme dayanıklılık testi yapıyoruz” gibi söylemlere de değinen Prof. Dr. Halil Kumsar; “ Bir yapının depreme dayanıklılığını etkileyen çok parametre var. Binanın bulunduğu alanın jeolojik yapısı, depremin büyüklüğü, kırılacak olan fayın uzunluğu, zeminin, jeolojik jeoteknik özellikleri dinamik özellikleri. Bütün bunların hepsinin beraber değerlendirmesi lazım. Bu bina çok iyi, şu büyüklükteki depremde ayakta kalır gibi cümleler ezbere söylenmez. Bunlar için bilimsel yaklaşımlar gerekiyor. O yaklaşımları uygulamak gerekiyor” dedi.
Denizli Gazetesi