Denizli geçmişte yaşanan büyük depremlerde fazla yara aldığı için, uzmanlar bölgenin denetiminin gözden geçirilip beklenen depremde tedbirin alınması gerektiğini belirtti. Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, fay hattının geçmediği yerde de deprem olacağını belirterek, “Kentte zayıf olan zeminlerin olası depremde neler olabilir diye analiz edilmesi gerekli” dedi.
Denizli’de 7. yüzyılda meydana gelen büyük deprem sonrası birçok bölgenin yerle bir olduğunu söyleyen Prof. Dr. Halil Kumsar, Denizli’de ortalama 6.8 şiddetinde deprem beklediklerini ifade etti. Yaşanılacak depremlerde can kaybını ve hasarları en aza indirilmesi için gerekli çalışmaların yapılıp kentsel dönüşümün jeolojik ve jeoteknik haritaya göre yapılaması gerektiğini belirten Kumsar, “Tarihsel dönemlerde meydana gelen depremlerde Denizli birçok defa ağır hasar görerek yıkıldı ve tekrar toparlandı. Bunlara en güzel örnekleri Hierapolis ve Laodikya Antik Kenti’nde görebiliriz. Laodikya Antik Kenti Milattan Sonra 7. yüzyıl başında büyük bir depremle tamamen yerle bir oldu. Oradaki nüfus artık burayı terk etme kararı alıyor. Daha sonraki yıllarda en son olan büyük depremlerden bir tanesi de 1710 yılında meydana gelen deprem. Kentin 12 bin olan nüfusunun yarısının hayatını kaybettiğine dair yazılı belgeler var. Bu can kaybına neden olan büyük depremin tekrarlanması durumunda aynı problemlerin yaşanması söz konusu” dedi.
Denizli’de ilerleyen zamanlarda deprem beklendiğini ve bunun merkez üssünün yerleşim yeri olacağını söyleyen Kumsar, “Meydana gelecek olan büyük bir depremin yaklaşık 6.8 şiddetinde. Depremin merkez üssünün ise yerleşim merkezine yakın olacağı söz konusu. Bizler bu depremde önemli oranda etkileneceğiz. Kentte yaşayan insanlar ve yapılar büyük hasar görecek. Böyle bir depreme karşı bu kentin yöneticileri, çalışanları ve mühendisleri hazır hale gelmek zorunda. Hazır hale gelebilmemiz için önce en tabandaki jeolojik altyapıyı ve bilgi sistemini çok bir şekilde kurmamız lazım. Verileri çok iyi üretmeleri lazım ki jeoteknik, jeofizik verilerini ürettikten sonra kentte zayıf olan zeminleri olası depremde burada ki yapılarda neler olabilir diye analiz yapılması gerekli” diye konuştu.
Olası depreme dayanıklı olunması için binaların kontrol edilmesi gerektiğini söyleyen Kumsar, “Deprem zararlarını biz önceden azaltabiliriz. Can kayıplarını önleyebiliriz. Eğer bunları yapmazsak deprem olduğu zaman aynı şeyleri konuşuruz. Ülkemiz yaraları sarma ve acil durum konusunda oldukça iyi bir durumda. Önemli olan deprem olmadan önce bu hasarları ve can kayıplarını önleyebilelim. Elazığ depreminden sonra önemli adımlar atılmaya başlandı. Deprem olmadan önce yapıp ilgi yerlere bunu koyup buralarda hasarı çok yaşayabileceğimizi ve buradaki binaları acilen kontrol edip kentsel dönüşümü bu jeolojik ve jeoteknik haritaya göre yapalım diyeceğiz. Buna göre kentin hasar görecek alanlarını ortaya çıkaracağız” ifadelerini kullandı.
Yaşanan depremleri örnek göstererek fay geçmeyen yerlerde de deprem olacağını belirten Kumsar, “İzmir Bayraklı’da benzer bir problem yaşandı. Depreme 70 kilometre uzaklıkta bir yerde olduğu halde büyük bir hasar meydana geldi. Aktif fay, depreme gelen fay Bayraklı’da değil. Ama 70 kilometre uzaklıkta ve demek ki fay olmayan yerde de çok ağır bir hasar meydana gelebiliyor. Kentlerin jeoteknik zemin yapısını da ayrıca çalışıp bunla ilgili bilgi sistemi oluşturmak lazım” şeklinde konuştu.