Denizli’nin Tavas ilçesi Gümüşdere mahallesinde yapılması planlanan mermer ocağına karşı direniş sürüyor. Bölge halkı yaptığı son açıklamada mermer ocağının tarımı ve hayvancılığı bitireceğini vurguladı. Basın açıklamasını ise edebiyat öğretmen olmasına rağmen atanamayan bölgede hayvancılıkla uğraşan vatandaş yaptı.
Denizli’ni Tavas ilçesi, Gümüşdere mahallesi mevkiinde 16 mart 2022 tarihinde, şirket tarafından yapılması planlanan II-B grubu maden(mermer) ocağı işletmeciliği projesi ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliği’nin 17. Maddesi gereğince II-B grubu maden(mermer) ocağı işletmeciliği projesine valilik ‘çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararı vermişti. Bölge halkı mermer ocağına ve ÇED gerekli değil kararına tepkisini sürdürüyor.Daha önceki ÇED gerekli değildir kararları itiraz edilerek mahkeme süreçleri başlatılırken dava devam ediyor. 13 Ocak 2022 tarihinde ÇED sürecinde halkın katılım toplantısında Gümüşdere muhtarı ve yöre halkı mermer ocağı işletmesini istemediklerini dile getirdiler. TMMOB Denizli İKK olarak Gümüşdere Obruğu ile ilgili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına başvuru yapılarak jeolojik değerler nedeniyle doğal sit alanı olarak korunmasını talep edildi. 17 Şubat 2022 tarihinde Tabiat varlıkları koruma kurulunun kararıyla Gümüşdere Obruğunun doğal sit alanı olarak korunmasına kararı verildi.
Bölge halkı dün Tavas ilçe meydanında toplanarak bir kez daha mermer ocağına karşı tepkisini koydu. Basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını edebiyat öğretmen olmasına rağmen atanamayan bölgede hayvancılıkla uğraşan Hıdır Öğünç yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi;
Mermer ocağı yapılacak bölgenin etrafında Doğal sit alanı, verimli tarım arazileri olduğundan, bizler burada mermer ocağını istemiyoruz, sularımız kirlenecek, ekin ektiğimiz arazilerimiz bozulacak, ekinlerimizin verimi düşecek, ayrıca Gümüşdere de hayvancılık yapan insanlar var ve yapılan hayvancılıkta da sorunlar çıkacağından dolayı burada ki bu çalışmanın derhal durdurulmasını istiyoruz.
Mermer ocağının faaliyete geçmesi durumunda, hem yapılan tarım hem de insan sağlığı zarar görecektir. Burada bir toplumsal çıkar söz konusu değil. Bu yüzden burada mermer ocağının açılmasını istemiyoruz. Bugünkü mevcut iktidar ve yasalar nedense toplumsal çıkarlardan yana değil ranttan ve sermayeden yana. Birileri burada para kazanacak ama burada yaşayan halk zarar görecek.
Şu anda öyle bir algı yaratılıyor ki istihdam yaratılacak işçiler gelip çalışacak diye. Bir kıyaslama yapmamız yakın tarım arazilerinin verimden kopması, hayvancılığın burada bitmesiyle, burada 3–4 işçi istihdamını karşı karşıya koymak gerekiyor. Bu nedenle bu istihdam yalanlarına karşı, doğamıza sahip çıkıp bu ocağın yapılmasını engellemeliyiz.
Mermer ocağı çevresindeki canlıların yaşamasını imkânsız hale getirir. Türkiye’nin sıkıntısı, orman ve doğayı tahrip eden mermer çıkarmak için ormanlarda, dağlarda bu ocaklar açılıyor. Ağaçlar kesiliyor, dağlar oyulur. Bu ocaklar arkasında beyaz oyuklar, kir ve toz bırakıyor. Suyu kirletir, havayı kirletir. Ağaç ve çiçekleri kirletir.
Yani bunun sonucunda kaybeden Gümüşdere olur.
Bu tür ocaklarda mermer çıkarıldıktan sonra kalan pasanın döküldüğü alanların kayması sonucunda kayan toprak, mermer ve taş parçaları bitkilere, meyve ağaçlarının üzerine yığılarak zarar verir. Mermer atığı (mermer çamuru) kalsiyum oksitten, kalsiyum karbonattan oluşur, bu da dere yatağına bırakıldığında çevresindeki canlıların yaşamasını imkânsız hale getirir. Atıkta bulunan karbonik asit de asit yağmuru etkisi yapar. Yani bugün temiz olarak içip içirebildiğimiz ve bahçelerimizi suladığımız suyumuz kirlenmiş olur. Mermer ocaklarının neden olduğu ormansızlaştırma sonucunda alan tek bir parçaya dönüştüğü, doğal arazi dokusunun parçalanmasının biyolojik çeşitliliği azalttığı, mermer ocağının açılmasının sonuçlarından bir kaçıdır.
Tavas İlçesinin ana ekonomik kaynağı tarımdır. Bölgede hububat üretimi başta olmak üzere, tütün, üzüm, mercimek, şekerpancarı, elma, kavun ve karpuz üretilmektedir.
Gümüşdere halkımız tarım alanlarını, geçim kaynaklarını ve yurtlarını korumak, gelecek nesillerin ekolojik hakkına sahip çıkmak adına mermer ocağı istemediklerini dile getirmektedir.
Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir.
Şu gerçeği iyi biliyoruz ki, yapılacak doğa tahribatları sonucunda meydana gelecek kirlilik ve yıkımlar geleceğimize zarar verecektir. Bu nedenle tekrar üstüne basarak dile getiriyoruz ki bizler bölgemizde mermer ocağı istemiyoruz.
Bu süreçte bizlere katkı veren ve bölge halkının yanında olan başta yerel ve ulusal medya olmak üzere meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarını saygı ve sevgiyle selamlıyoruz.
