enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Az Bulutlu
9°C
Denizli
9°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
9°C
Pazartesi Açık
10°C
Salı Açık
13°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
15°C

TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu’ndan Soma Maden Faciası mesajı

TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu Soma Maden Faciası’nın 8.yıldönümü sebebiyle bir mesaj yayımladı.

TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu’ndan Soma Maden Faciası mesajı
13.05.2022
A+
A-

TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu Soma Maden Faciası’nın 8. Yıl dönümünde hayatını kaybeden 301 madenciyi andı. Yıldönümü sebebiyle yayımlanan mesajda şu ifadelere yer verildi:  

13 Mayıs 2014 tarihinde aralarında 5 maden mühendisinin de yer aldığı 301 maden emekçisini, alınmayan önlemler sonucu meydana gelen faciada kaybettik. Çalışma arkadaşlarımızın acılarını bugün halen yüreğimizde hissediyor ve ölümlerinin 8. yılında onları saygıyla anıyoruz.

Kömür madenciliğinin en zoru, Soma Havzası gibi, kendiliğinden yanmaya elverişli olan ve metan içeren kömür yataklarında yapılanı olup bu tür yataklarda havza bütünüyle planlanmalı, bilim ve teknolojiden en üst düzeyde yararlanarak tek elden işletilmelidir. Oysa “havza” niteliğinde olan, maden sahaları; ülkemizde belli belirsiz rezervler üzerinden üretim hedefleri konularak hizmet alımı ve/veya taşeronlaştırma yoluyla işlettirilmektedir. Yaşananlar bize göstermektedir ki; Soma faciası ve benzeri çok ölümlü kazalar adı “özelleştirme” olmaksızın, özelleştirme araçları olarak devreye sokulan hizmet alımı ve/veya taşeronlaştırmanın sonucudur.

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin temel amacı, işyerinde çalışan tüm işçilerin hiçbir koşulda kazaya uğramayacağı bir ortamın yaratılmasını ve kazaya neden olabilecek tüm koşulların iş ortamından bertaraf edilmesini sağlamaktır. Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin yaşama geçirilmesi için oluşturulmuş olan mevzuat sistemsel sorunları çözecek yeterlilikte ve nitelikte değildir. Uygulanamayan, her şeyin kâğıt üzerinde kaldığı bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin yürütülebilmesi mümkün değildir. 6331 Sayılı Yasa’yla işverene verilen işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerini ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden satın alabilme hakkı, özünde işçi sağlığı ve güvenliği sisteminin de taşeronlaştırılması demektir.

Soma faciasının temel nedenlerinden biri de, bilgi ve teknoloji üretemeyen sistemin, dünya piyasaları ile rekabet edebilmenin en kolay yolu olarak, ucuz ve güvencesiz emek üzerinden üretim yaptırmayı model olarak benimsemiş olmasıdır. Türkiye’de uygulanan ekonomik sistem, sermaye birikim koşullarına ve hatta madencilik sektörünün özgün yapısına bakıldığında, yapısal olarak “kaza” üreten bir sistemdir. Büyüme ve küresel piyasalarla rekabet edebilme adına uygulanan üretim zorlaması, uzun çalışma saatleri, işçi maliyetlerinin düşürülmesi, bir maliyet unsuru olarak görülen işçi sağlığı ve iş güvenliğinden yapılan fedakârlıklar; daha kötü çalışma koşullarını ve kazaları beraberinde getirmekte, sonrasında yaşananlar ise kalkınma için bu koşullara katlanılması gerektiği söylevine, işin fıtratına bağlanmaktadır.

Ne yazık ki; işçilik maliyeti kategorisi içindeki her şeyin (ücret, kıdem tazminatı,  sosyal haklar, iş güvencesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri, vb) mit haline getirilen “büyüme ve istikrarı” tehdit ettiği görüşünün hem ulusal istihdam stratejisi belgesinde hem de ulusal sanayi stratejisinde hakim olduğu ortadadır. Hükümetin tüm başarısı da büyüme ve istikrara odaklanmıştır.

Soma faciası, tüm bu dinamiklerin yaşandığı acılarla yüklü, olumsuz bir sembol olmuştur. Facia sonrası, katliama yönelik tepkileri dindirmek için her zaman olduğu gibi suçlu ve kurban arama süreci başlamıştır. Kazanın akabinde Manisa Başsavcısının, “gözaltına alacağımız herkes işçilerle birlikte öldü” beyanı ile ölen mühendisleri işaret etmiş olması, sistemin yaratmış olduğu bu facianın, sadece birkaç mühendise yüklenerek çözümlenmek istenilmesi sistemden kaynaklı sorunların örtülmek istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., TKİ, MİGEM, ETKB, ÇSGB ve Hükümetin yaşanan faciada yasal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.

Kuşkusuz facianın oluş nedenlerinin ortaya konulması, sorumlulukların belirlenmesi bundan sonra olabilecek faciaların önlenmesi için önemlidir, ancak yeterli değildir. İş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için bundan sonra işyerlerinde “önce insan, önce sağlık ve önce iş güvenliği” anlayışı yerleştirilmeli, tüm süreçlerde öncelik işçi sağlığı ve iş güvenliğinde olmalıdır.

Ancak facianın hemen akabinde Meclis gündemine giren ve “Soma Yasası” olarak adlandırılan torba kanun, yasallaşmıştır. Kanun maddelerinde, Soma katliamından ders çıkaran ve böyle acı olayların bir daha yaşanmaması için yapılması gerekenleri sıralayan tek bir cümle yoktur. Ölen işçilerimiz üzerinden fırsatçılık yapılarak çoğunlukla rantçı, vurguncu çevrelerin yasadışılıklarını ortadan kaldıran, kara paralarını aklayan bir mevzuat düzenlemesi yapılmıştır. Bu yasa iktidarın hangi düşünce ve çevrelerden beslendiğini somutlamıştır. İş cinayetlerini ve ölümleri fıtrat olarak değerlendiren anlayışın fıtratının ne olduğu görülmüştür.

301 maden emekçisinin yaşamını yitirmesine neden olan ve yirmi birinci yüzyılın en büyük maden katliamı olarak nitelenen Soma faciası, ülkemizde büyük acılara neden olmuştur. TMMOB olarak sorumluluğumuz ve görevimiz kazanın nedenlerini en net ve somut biçimde kamuoyuna sunmaktır.

TMMOB olarak bizler, yapılacak madencilik faaliyetlerinin bilim ve tekniğin ışığında, doğayla barışık ve insanın yaşam hakkına saygılı bir biçimde yapılması gerektiğini savunuyoruz. Dünyadaki örneklerden, Soma ve benzer nice faciaların önlenebileceğini ve madenciliğin çok daha güvenli bir şekilde yapılabileceğini biliyoruz.

Üzerinden geçen 8 yıl sonra da acımıza atılan tekmeyi, 301 vatandaşın can güvenliğini sağlayamayan yetkililerin “bu işin fıtratında vardır” söylemlerini unutmuyoruz. Soma için adalet istemeye, taşeronlaşmaya ve sendikasızlaşmaya karşı çıkmaya devam ediyoruz.

Saygılarımızla,

Mehmet AKKÖSE

TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.