Gazeteci Uğur Mumcu, katledilişinin 29. yıldönümünde Denizli’de saygı ve sevgiyle anıldı. Denizli’de bir çok STK yönetiminin katıldığı anma etkinliğinde Eğitim İş Sendikası şube başkanı ve Denizli Demokrasi Platformu Sözcü Vekili Namık Kemal Aydoğan bir konuşma gerçekleştirdi.
Duayen Gazeteci Uğur Mumcu katledilişinin 29. yıldönümünde Denizli’de STK’ların katıldığı etkinlikle anıldı. Anma etkinliğinde konuşmayı Eğitim İş Sendikası şube başkanı ve Denizli Demokrasi Platformu Sözcü Vekili Namık Kemal Aydoğan yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Cumhuriyet ve demokrasi mücadelesiyle ucunu sivrilttiği keskin kalemi, 24 Ocak 1993’te uğradığı suikastta kırıldı Uğur Mumcu’nun. Bu yiğit kalemi aramızdan ayrılışının 29. yıldönümünde saygıyla anıyoruz.
İlkeli ve cesur gazeteciliğin, tam bağımsız Türkiye’nin, gericiliğe karşı mücadelenin simge isimlerinden Uğur Mumcu, mafya ve siyaset ilişkisine, teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı, somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle hayatını derin yapıların ortaya çıkarılmasına adamış, bu yapıların ortaya çıkmasından endişelenenler tarafından katledilmiştir.
”Sakıncalı Piyade” Uğur Mumcu’nun, özelleştirmeler ve ekonomik kaynaklarımızın peşkeş çekilmeye başlandığı, etnik ve dinsel kimliklerin ”demokratikleşme” adı altında topluma dayatıldığı bir süreçte katledilmesi bir terör saldırısından öte planı göstermektedir.
Artık şu çok iyi anlaşılmıştır ki, ister dinsel, ister etnik olsun her türlü terörün arkasında emperyalizm ve işbirlikçileri vardır. Bugün hala Uğur Mumcu’nun katledilmesinin üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak aralanmamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Ülkemizde 29 yıl öncesine göre değişen çok bir şey yoktur. Bu bağlamda geçmişte Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi aydınlarımız katledilirken günümüzde emperyalizm ve AKP iktidarının saldırıları demokrasiden, laik eğitimden, cumhuriyet devrimlerinden yana olan örgütlere, gazetecilere, aydınlara karşı yapılmakta, hukuksuz yargılamalar ve faşizan baskılarla karşı karşıya bırakılmaktadır.
Ne mutlu ki bu ülkede hâlâ Mumcu’nun izinde olan yürekli gazeteciler var. Ve O’nun dediği gibi: “Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz!”
AKPİktidarın kendi gerici tabanını diri tutma, tarikatları memnun bırakma ve ilerici kamuoyuna gözdağı verme politikasının son hedefi gazeteci Sedef Kabaş ve sanatçı Sezen Aksu olmuştur.
İbadet yerleri siyasetten uzak tutulması gerekirken, camide kendisine bir kürsü verilen partili Cumhurbaşkanı’nın bu ülkenin en tanınmış sanatçılarından Sezen Aksu’yu dilini koparmakla tehdit etmesi, demokrasimizin geldiği nokta açısından vahim ve düşündürücüdür.
Dili kopartılmak istenenin sadece Sezen Aksu, hapsedilmek istenenin Sedef Kabaş olmadığını biliyoruz! Kamuoyunun gözü önündeki aydınlara, sanatçılara uygulanan bu şiddetin tüm topluma “sus” demek olduğunu görüyoruz. Ancak bilinsin ki korkmuyoruz!
Namık Kemal AYDOĞAN
Eğitim-iş Şube Başkanı / Denizli Demokrasi Platformu Sözcü Vekili