Ünlü Ressam İbrahim Çallı 1882 yılında Denizli’nin Çal İlçesi’nde dünyaya geldi, 1960 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Cumhuriyetin bir dönemine adını veren Ressam İbrahim Çallı tarihin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan biri.
24. Bağ Bozumu Kültür ve Sanat Festivali için Denizli’nin Çal İlçesi’nde gelen Yaşar Çallı dedesinin heykeli önünde duygulandığından bahsetti “Ben burada kendimle buluştum, özümle buluştum. Buralar değişmiş, bina yapılarıyla birlikte, bir de tabi festivalin etkisiyle her yer değişmiş” dedi.
Geçmişi yad eden Yaşar Çallı anılarını paylaştı, “İbrahim Çallı’nın babası altın koyarak cebine İstanbul’a gönderiyor, okuması ve askeri idareye girmesi için. Ama İbrahim Çallı askeriyeye girmiyor. Geziyor, dolaşıyor, yiyor en sonunda parayı bitiriyor. İstanbul’da yeni cami avlusunda arzuhalciler var. Onların yanına gidiyor, selamlaşıyor, ‘bende yanınızda ekmek paranızı kazanmak istiyorum, bana fırsat verir misiniz’ diyor. O zamanlar 17-18 yaşlarında. Arzuhalci ‘senin okuman yazman var mı?’ diyor, İbrahim Çallı ‘tabi var’ diyor. Bir kağıt veriyor ve denemesini istiyor. O kağıda bir şeyler yazıyor, arzuhalci bakıyor, kaligrafisi çok güzel. Arzuhalci hayret ediyor. Elindeki bir tomar kağıdın yarısını ona veriyor, ‘mürekkebi beraber kullanırız’ diyor. O zaman tabi masa falan yok. Perşembe pazarında portakal sandıkları varmış. ‘O portakal sandıklarından 2 tane al gel. Birine oturacaksın birini masa yapacaksın’ diyor ona. Orda herkes öyle yapmış tabi. ‘Ama sen arzuhalcilik yapma. Sen mektupçuluk yap’ diyor. İbrahim Çallı orada mektupçuluk yapıyor” dedi.
İbrahim Çallı’nın nasıl ressam olduğundan bahseden Yaşar Çallı “Bir gün kendini ise alan yaşlı arzuhalcinin kurşun kalemle resmini yapar. Sonra o resmi onun kasasına raptiyeler. Gelip geçenler resmi kimin yaptığını sorar, arzuhalci de İbrahim Çallı’yı gösterir. Sokakta ressim yapan Rupen isminde yabancı bir ressam var. Arzuhalci onu çağırıyor, İbrahim Çallı ile tanıştırıyor, onun gibi resim yaptığını söylüyor. O ressam ile resim çalışmaya başlıyorlar. Rupen onu Hoca Ali Rıza’nın oğlu ile tanıştırıyor, yaptığı resimleri götürüyor, gösteriyor. Hoca Ali Rıza onu Sanayi-i Nefise’ye, Güzel Sanatlar Akademisine yazdırıyor. Sonrasında ise ünlü bir ressam oluyor” şeklinde konuştu. İbrahim Çallı’nın kendisine çerçeveleme yapmayı öğrettiğini anlattı.