enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5208
EURO
36,1539
ALTIN
2.981,29
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Hafif Yağmurlu
20°C
Denizli
20°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Az Bulutlu
10°C
Salı Açık
13°C

Konkordato İlanlarının Sebebi Döviz Artışı mı?

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı İsmail Biltekin ile yaptığımız röportajda,  konkordato ilanlarını ve sanayicilerin sorunlarını konuştuk. Biltekin, dövizdeki artışın sanayiciye etkisiyle ilgili, yüksek dövizin borçlu olan sanayicileri olumsuz etkilediğini söyledi.

Konkordato İlanlarının Sebebi Döviz Artışı mı?
30.10.2018
A+
A-

MÜSİAD Denizli Şube Başkanı İsmail Biltekin ile son zamanlarda yaşanan konkordato ilan eden firmaları, dövizdeki dalgalanmanın sanayiye etkisini, işsizliği ve kalifiye eleman sıkıntısını konuştuk. Bir dokunduk bin ah işittik haliyle. Sanayicinin ekonomik kriz dışında da birçok sorunu olduğunu biliyoruz ama çözüm üretiliyor mu diye sorduk kendisine ama pek de güzel haberler alamadık. Bir de çözüm önerilerini sorduk. Ne yapılmalı?

Deda Haber: Ekonomik sıkıntılardan dolayı konkordato ilan eden tekstil firmalarımız oldu maalesef. Siz de tekstilcisiniz. Neden konkordato ilan ediyor firmalar? Dövizdeki dalgalanma, yükseliş tekstil sektörünü nasıl etkiledi, etkiliyor?

İsmail Biltekin: Tekstilin hammadde girdilerinin bir kısmı dışardan geliyor. Bunların en başında pamuk, iplik ve boya kimyasalları. Ege, Çukurova ve Güney Doğu Anadolu’daki pamuk üretimi ihtiyacın yarısını bile karşılamıyor. Pamuk Türkmenistan, Özbekistan ve Amerika’dan ithal ediliyor. Havlu ve bornozun içinde ipliğin payı yüzde 40. Türkiye’de ve dünyada ev tekstilinin başkenti Denizli. Başka bir alternatifi yok Denizli’nin. Denizli ev tekstili konusunda dünyada bir numara. Bursalı firmaların çoğu ürünlerini Denizli’de yaptırıyor.  Diğer sektörlere baktığımızda tekstil hammadde girdisi en az olan sektör. Emek yoğun bir sektör. Denizli’de tahminimce 100 bin kişi civarında tekstil çalışanı var. İşsizliğe istihdama katkıda bulunan bir sektör. Denizli ihracat kenti.  İhracatta 7-8. sıradayız.

İpliği dışarıdan dolarla alıyoruz. Denizli’de yapılan imalatlarda dokuma,  örme, boya gibi konfeksiyon harici üretimler avro bazında yapılıyor. Konfeksiyon ise giderlerin içinde yüzde 5’i geçmez. Dolar 5 lirada olsa 7 lira da olsa, avro 5 lira da olsa 8 lira da olsa bizim maliyetlerimizi ve kar’ımızı etkilemez. Avro ile yaptırıp avro ile satıyoruz. Dolar ile avro arasındaki parite etkiler. Örneğin 1 dolar 1.15 avro olması etkiler.  TL karşılığının düşük ya da yüksek olması çok etkilemez. Hatta avro ve doların yüksek olması ihracatçıya avantaj sağlar, daha çok mal satar yurtdışına. Çünkü işçilik, enerji ve maliyetler Türk lirasıyla yapıldığı için yurtdışına sattığınız tekstil ya da mermer satın, gelen parayı daha yüksek TL olarak bozdurursunuz. Avro yüksek olursa daha çok ihracat yaparım. Yüksek avro ihracatçı tekstilciler için avantajdır. İç piyasaya satıyorsa o zaman kötü.

“KRİZ BORÇLU FİRMALARI ETKİLEDİ”

Konkordato ilan eden tekstil firmalarının sorunu döviz artışı değil. Diyelim ki makine aldınız borcunuz var. Bir gecede döviz 4 liradan 7 liraya çıktı, 4 milyonluk borcunuz 7 milyona çıktı. Eğer borçlu iseniz bu felaketiniz olur. İhracatçıya avantaj sağlıyor ama borçlu firmanın da felaketine yol açar. Dolar borcunuz varsa gelen paranız Türk lirasıysa o zaman bir açık oluyor. Konkordatolar daha çok firmaların bu açık pozisyonda yakalanmalarından dolayı ilan ediliyor. Firmalar nakit akışını ayarlayamıyor. Bu yüzden konkordatolar var diye düşünüyorum. İhracatta bir sorun yok. Avrupa’da da sıkıntı yok, siparişler geliyor.

“AR-GE OLMAZSA YOK OLURSUNUZ”

Deda Haber: Ak Parti Denizli Milletvekili Ahmet Yıldız, Deda Haber’e krizle ilgili değerlendirmesinde Denizlili sanayicilere ‘tekstil ve mermer dışındaki sektörlere yönelin’ çağrısı yaptı. Sizin tekstil, mermer gibi farklı sektörden birçok üyeniz var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ahmet Yıldız’ın Krizle İlgili Değerlendirmesini Okumak için Burayı Tıklayabilirsiniz

İsmail Biltekin: Ahmet Beyin söylediği çok doğru. Tekstil Denizli’de 4 bin yıllık bir gelenek. Laodikya’daki kazılarda 2 bin yıllık tekstil malzemeleri çıkıyor. Laodikya’da o dönemde Fransa’ya İtalya’ya tekstil ürünleri satan tüccarlar var. Bunlar kitabelerde yazıyor. Tekstili bırakalım katma değeri yüksek ürünlere mi geçelim, böyle bir şey yok.  Basit ürünü üretmeden inovatif malı nasıl üreteceksiniz. Önce havluyu yapacaksınız sonra kokulu havlu, daha çok suyu emen havlu üretmek sonra geliyor. Tekstilde, teknik tekstile yönelmek gerekiyor ama önce basiti üreteceğiz bunu terk etme imkânımız yok. Bir taraftan üretime devam ederken bir taraftan inovasyona ve ar-ge’ye yönelmek lazım ama bugünden yarına yapılacak bir şey değil. Hedefiniz olur, kazanılan paraların bir kısmı ar-ge yatırımlarıyla kendi şirketinize yatırım yapmalısınız. Yoksa yok olur gidersiniz. 2 bin yıllık alt yapıyı kullanarak kendi şirketimizi ar-ge ile geliştirmeliyiz. Yanmaz kumaşlar, nefes alabilen kumaşlar gibi. Bugün su geçirmez kumaş yapın herkesten bir adım ileri olursunuz. Bu alandaki kar marjları daha yüksek.

“EGE BÖLGESİ PAMUĞU DAHA KALİTELİ”

Deda Haber: Pamuk üretimi Denizli’de 90’lı yıllarda çok iyi iken, 2000 yılından sonra ekimi azalıyor. Tekstilde pamuk önemli bir yere sahip, pamuk üretimi artırılmalı mı?

Pamuk tekstilde stratejik ürün. Ege Bölgesi’nin de iklim özelliği açısından yetişen pamuk, uzun elyaf oluyor ve bu da çok üst kalite demek. Aynı tohumu Çukurova’ya ektiğinizde kısa elyaf yetişiyor. Bu bölge iklim özelliği açısından önemli. Fakat çiftçilerimizin geçmiş yıllarda önemli sorunlar yaşadılar. Elle toplama maliyeti, işçi maliyeti yüksek olduğu için çiftçi pamuk üretimini bıraktı.  Son yıllarda toprak reformlarıyla, mirasla bölünün toprakların birleştirilmesiyle büyük arazilerde ekilen pamuk makine ile toplanmaya başladı.  Hem maliyeti ucuz, hem de daha kaliteli, herhangi yabancı elyaf girme ihtimali yok.  Büyük arazilerde büyük çaplı ekimlerde hem daha verimlilik, kalite ve kar artıyor. Stratejik ürün olduğu için devlet destek veriyor.

Pamukta verimliliği artırmamız lazım. Topraklarımız verimli, dönüm başına 5-6 ton ürün alınıyor. Elyaf olarak da güzel. Sadece topraklarımızı birleştirerek 10 dönüm 20 dönüm değil de, 300-500 dönümlük arazide yetiştirirsek maliyet daha da düşer,  verimlilik artar.

Bizim 1 milyon 200 ton pamuk ihtiyacımız var.  400 tona kadar düşmüştü, 650 bin tona kadar tekrar çıkmış. Üretimin daha da artması lazım. Bizim işimizi görecek pamuk Ege’de yetişiyor. Devlet daha çok destekle üretimin artmasını sağlamalı.

“O OKULA ÖĞRENCİLER GİTMEZSE, NASIL 500 MİLYAR DOLAR İHRACAT YAPACAĞIZ?”

Deda Haber: Kalifiye eleman sıkıntısı yıllardır konuşuluyor, hala bu sıkıntı devam ediyor mu? Devletten beklentileriniz neler?

İsmail Biltekin: Her sektörden 108 üyemiz var. Mermer, tekstil, makine, inşaat, gıda gibi. Üyelerimizle her ay bir sektörle ilgili toplantı yapıyoruz. Toplantıya diğer sektördeki arkadaşlarımızda katılıyor. O sektörün sorunlarını konuşuyoruz. 4 yıldır başkanlık yapıyorum, 4 buçuk yıllık da başkan yardımcılığı, 8 yıldır sektör toplantıları yapıyorum ve sektörlerin sorunlarını çok iyi biliyorum. Bu toplantılarda ilk söyledikleri şey çalıştıracak eleman bulamıyoruz. Biz işveren olarak en son teknolojik cihazı alıp koysak, pazarını da ayarlasak, üretimi nasıl yapacağız insan gücüyle. Maalesef insana ulaşamıyoruz. Ülkemizin genel bir problemi var. Herkes beyaz yakalı iş olsun, masa başı, bir bilgisayar, cumartesi Pazar çalışmayayım böyle iş istiyor. Kimse imalat kısmında olmak istemiyor. Yabancı uyruklu çalışanlar var, Türkler dışında herkes çalışıyor. Çalıştıracak adam bulamıyoruz. Biz bunu devlet erkanına çok söyledik, vekillerimize, bakanlarımıza, başka bakanlara dosya halinde çok gönderdik, basınla paylaşıyoruz.

“O OKULA ÖĞRENCİLER GİTMEZSE NASIL 500 MİLYAR DOLAR İHRACAT YAPACAĞIZ?”

Eğitim Bakanlığı yeni eğitim vizyonunu açıkladı. Bizim yıllardır söylediğimiz bir şey var.  Herkes kabiliyetine göre eğitim almalı. Elektronik aletleri kurcalamayı çok seviyor çocuk ama ailesi doktor yapmaya çalışıyor ya da yönetici kabiliyeti var ama imalatçılığa yönlendiriliyor. Bu yöntem Finlandiya’da, Almanya’da birçok Avrupa ülkesinde uygulanıyor, sıfırdan bir yöntem uygulamayacağız. İlkokuldaki öğrencinin yeteneklerine göre rehber öğretmeni aileyi yönlendirecek. Aileler bu yönlendirmelere karşı çıkmayacak, burada asıl iş aileye düşüyor. Çocuk imalata yönlendirildiğinde benim çocuğum doktor olacak ya da sanatçı olacak çocuk için aile benim çocuğum ticaret yapacak derse uygulama olmaz. Orhan Abalıoğlu Meslek Lisesi, mavi yakalı yetiştirmek için büyük umutla açıldı, biz de eleman sıkıntısı yaşamayacağız diye düşünüyorduk ama okul ilk açıldığında 3 bin öğrencisi vardı, şimdi bine düşmüş. 5 yıldızlı otel gibi bir okul. O okula öğrenciler gitmezse nasıl 500 milyar dolar ihracat yapacağız? 100 bin havlu siparişi aldım, kime diktireceğim, kime boyatacağım? Bir taraftan da işsizlik rakamları 10.9 olarak açıklandı. Ben çalıştıracak adam bulamıyorum. Geçen hafta Tavas Belediye Başkanını ziyaret ettik, 500 kişiye ihtiyacı olduğunu ama eleman bulamadığını söyledi. Nerede işsizlik? Türkiye’de işsizlik değil, iş beğenmeme var. İş başvurusuna geliyorlar, atölyede başla diyorsun, hayır diyor. Masa başı iş, hafta sonu tatil, rahat iş istiyor. Böyle bir hayat var mı?

“MESLEK LİSESİ MEZUNLARI KISA DÖNEM ASKERLİK YAPSIN”

Deda Haber: Meslek liselerine ilgiyi artırmak için farklı olarak neler yapılabilir?

İsmail Biltekin: Erkek öğrenciler 2 şey için üniversiteye gider. Birincisi kısa dönem askerlik yapmak ya da askerlikten yırtmak için ülkemizin böyle bir gerçeği var. Diğeri de kız istemeye gittiğinde benim oğlum şu okulu bitirdi demek için. Bu konuda daha önce görüşlerimizi paylaştık. Meslek lisesi mezunlarına da kısa dönem askerlik hakkı tanıyın ve kısa zamanda mesleğe atılsın. Ben bunu Ankara’ya gittiğimde Başbakan Yardımcısı iken Mehmet Şimşek’e de söyledim. Annelere de bu alanda büyük görev düşüyor, hem erkek hem de kız çocuklarını meslek liselerine yönlendirmekten çekinmesinler. Mesleki eğitime yönlendirmeye aileden başlamak lazım. Ben çocuğumu meslek lisesine göndereceğim, iş öğrensin hayaliyle yaşayan bir aile tanıyor musunuz? Aileler çocuklarını yarış atı gibi yarıştırıyor, fen lisesine gitsin, olmadı Anadolu lisesine gitsin diyor. Ülkemizde yapısal bozukluk var. Çok fazla üniversite mezunumuz var ama meslek lisesine öğrenci bulunmuyor. Üniversitelerin çok öğrencisi var ama nitelikli eğitim yok. Üniversitelerde ödül alan öğrenciler var mı, makale yazan öğrenci var mı?

Deda Haber: Özel teknik liseler açılmaya başladı. Denizli’de de var, devlet öğrencilere burs da veriyor. Bu okulların kalifiye eleman potansiyeli oluşturacağını düşünüyor musunuz?

İsmail Biltekin: Bu okullar kontenjan sıkıntısı yaşamıyor, talep var. Mutlaka kalifiye eleman yetiştirme konusunda potansiyel olacaktır. Meslek liselerinde zorunlu stajlar var. Biz de oda olarak üyelerimiz staj konusunda her türlü desteği veriyoruz. Onlara kapımız ardına kadar açık. Öğrenci staj yaparken başarılı olup olmayacağını belli ediyor zaten. İşe meraklı olan öğrenciyi işveren okulu bitince istihdam da ediyor. Bu şekilde işe başlayan birçok öğrenci var.

Röportaj: AYŞE SELÇUK KAĞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.