Türkiye ihracatı, şubat ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,5 artarak 13,6 milyar USD oldu. Ocak-Şubat dönemini baz alındığında ise, Türkiye ihracatının yüzde 4,7 artışla 26,8 milyar USD olarak gerçekleşti. DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu ihracat rakamlarını değerlendirdi.
Geçen aydan itibaren ihracat rakamlarımızın genel ticaret sistemine göre de açıklanacağı duyurulmuştu. DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu bu sisteme göre,”Yılın ilk iki ayındaki serbest bölge ihracatları ve antrepo verilerini de kapsayan ihracatımız yüzde 5 yükselişle 28,2 milyar USD olarak kaydedildi. Dünya ekonomisini yakından ilgilendiren ticaret savaşları, korumacılık politikaları ve riskler göz önüne alındığında, ihracat artışımızın devam etmesi ihracat potansiyelimizin gücünü bir kez daha ortaya koydu.”dedi
Başkan Memişoğlu DENİB’,n ihracat rakamları için ise,”Geçtiğimiz ayki değerlendirmelerimizde, parite etkisinin ihracatımızı önemli ölçüde etkilediğini belirtmiştik. Bu ay da devam eden parite etkisiyle birlikte, DENİB üyelerince yapılan ihracat şubat ayında yüzde 4,3 azalarak 190 milyon USD oldu. Ocak-Şubat döneminde ise yüzde 5,2 azalan ihracatımız, 386 milyon USD olarak gerçekleşti.TİM tarafından açıklanan Denizli ihracatı ise, şubat ayında yüzde 7,3 azalışla 240 milyon USD olurken; Ocak-Şubat döneminde yüzde 5,3 azalarak 492 milyon USD olarak kaydedildi.”ifadelerini kullandı.
İhracatta önemli bir fırsatın olduğunu dile getiren Memişoğlu,”2019 yılıyla birlikte birçok önemli kurum ve kuruluş, dünya ekonomik görünümündeki belirsizliklere ve risklere dikkat çekiyor. IMF tarafından açıklanan güncel raporlarda, hem dünya hem de gelişen ve gelişmekte olan ekonomilerin büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edildiğini görüyoruz.Bilindiği gibi; ülkemiz ihracatının yaklaşık yarısı, Birliğimiz ihracatının da neredeyse yüzde 65’i Avrupa Birliği’ne yapılıyor. Öte yandan, ABD de ihracat pazarlarımız arasında önemli bir konuma sahip. Özellikle, bu bölgelerdeki büyüme beklentileri ve ithalat talepleri ile ihracat performansımız arasında yakın bir ilişki bulunuyor.Söz konusu pazarlarda süregelen risklerin, rekabetçiliğimizin yüksek olduğu sektörlerde ve ürün gruplarında aslında önemli birer fırsat olarak karşımıza çıktığını ifade edebiliriz”dedi.