Mimarlar Odası Denizli Şube Başkanı Serdar Alayont, Dünya Şehircilik Günü’nde buluşup bir röportaj yaptık. Konu Denizli’de şehirleşme olunca konuşacak konu çok tabi, haliyle bizim de sohbetimiz epey uzadı. Serdar Bey’le konuşurken Denizli’nin şehir olarak neleri kaybettiğini dinledim. Cumhuriyet dönemi eserlerine sahip çıkamamışız ne yazık ki… Denizli şehirleşirken çok şey kaybetmiş. Yeşilini, tarihi binalarını, havuzlu evlerini… Serdar Alayont, Denizli’de şehirleşmeyi anlattı.
Serdar Alayont: Denizli’nin tarihi M.Ö. 3 yy.’la dayanıyor. Yerleşme Miladın başlangıcına denk geliyor. Laodikya Antik Kenti’nde büyük depremden sonra oluyor. İlk yerleşim yeri Kaleiçi. O zamanlar nüfus yoğunluğu yok. Laodikya antik kentinin 200 bin gibi yoğun bir nüfusa sahip oysa da sonrasında Denizli’de nüfus yavaş bir artış var, Cumhuriyet dönemine kadar. Selçuklu ve Osmanlı dönemleri yaşanıyor. Denizli o zamanlar ihmal edilmiş, özellikle Osmanlı döneminde. 1300 yılından sonra Denizli, Osmanlı hakimiyetine geçiyor. Denizli’de Osmanlı dönemine ait tarihi bina yok. En son 13.yy’la ait Ulu Camimiz vardı. Bir gece yıkıldı.
Serdar Alayont: Şehircilik dediğimiz kentlerin güzelleşmesi, korunması, geleceğe aktarılmasıdır. Şehircilik planlama değildir, şurası ev olsun, şurası yol olsun. Bu bir bilinçtir, kültürdür. Bu bilinci insanlara aşılayabiliyorsanız güzel ama aşılayamıyorsanız, bir belediye başkanı tarihi bir gecede yok edebiliyor. Yıkımın nedenini ‘yıkılacak durumdaydı’ diye açıklıyor. Selçuklu dönemin yapı kalitesi oydu zaten. Zaten ihmal edilmiş bir kentte korunması gereken bir yapıydı. Yerel yönetimlerin basiretsizliği yüzünden yıkılmış. Osmanlı’nın son döneminde Kaleiçi var. Aslında Kaleiçi’nin tarihi daha eski de, bugün Kaleiçi’nin surlarını bile göremiyoruz maalesef. Cumhuriyetin ilk yıllarından yerel yöneticilerin Kaleiçi’ni imara açmasıyla, betonlaşma başlamış. Kaleiçi’ne tarihi diye misafirlerimizi götürüyoruz ama kimse surları göremiyor. Kendimizi avutuyoruz. Başka şehirlerde de Kaleiçi olarak yapılar var ama çevresinde surları var. Osmanlı arşivlerine baktığınızda bizim Kaleiçi’nin de surları var ama görünüm olarak çok küçük bir parça var.
Serdar Alayont: Denizli Cumhuriyet sonrasında da çok ilerisi düşünülmeden yapılmış olan çalışmalar var. Bugüne baktığımızda biz Mimarlar Odası olarak kent belleğinde yer etmiş, kültürel varlıkların korunmasında öncü kuruluşlardanız. Cumhuriyet dönemini tarihi yapıları, 1. Cumhuriyet dönemi ve 2. Cumhuriyet dönemi yapıları Denizli Lisesi, Gazi İlkokulunu koruyabilmişiz, eski belediye binasını koruyamamışız. Eski belediye binasını kimin yıktığı bile bilinmiyor. Şuan yıkılan Özel İdare İşhanının yerinde vali konağı varmış koruyamamışız. Burası eski ahşap bir Rum eviymiş. Elimizde sadece fotoğrafları var. Babadağlılar Çarşısı’nın olduğu yerde eski bir milletvekilinin 2 konağı varmış. Yer yokmuş gibi bu iki konak yıkılmış yerine 2 ucube bina yapılmış. 8 katlı imar izni nedeniyle. Kız Meslek Lisesi’nin yıkılmaması için mücadele verdik. Koruma yoktu, biz bu binaların nitelikli bina olduğunu söyledik. Ancak engel olamadık.
“İki katlı tarihi binalar yerine çok katlı apartmanlar yapılmış”
Serdar Alayont: Denizli’de 1950’li yıllarda birçok tarihi bahçeli, havuzlu ev olduğunu biliyoruz. 1970’lerde ve 80’lerde çıkartılan imar düzenlemeleri nedeniyle bu evlerin yerine 8 katlı binaların yapılabilmesi için izin çıkınca, inşaata furyası başlıyor ve maalesef bu evler yıkılıyor. Ev sahibi iki katlı bina yerine 8 katlı binayı tercih ediyor. Yerine çok katlı apartmanlar yapılıyor.
Serdar Alayont: Evet. Maalesef Hüdai Oral Evi yandı. Öncesinde korunmadığı gibi, yandıktan sonra da korunmuyor. Normalde mülk sahiplerinin koruması lazım ama onların olmadığı yerde güvenliği belediye sağlamalı. Ancak şuan tamamen kaderine terk edilmiş durumda. Sahipleriyle görüşüyoruz ama çok hisseli. Belediyenin teklifini, hisse sahipleri kabul etmemiş. 1 milyon liranın üzerinde restorasyon maliyeti var. Ciddi bir hasar var. Restore edilse önündeki yapı yıkılıp kullanıma açılsa çok güzel olur. En büyük sorun maliyet gibi görünüyor.
Serdar Alayont: Büyükşehir Belediye restorasyonlar konusunda iyi çalışmalar yapıyor. Restorasyondan sonra o evin yaşaması gerekiyor. Belediye buraları kafe olarak, restoran olarak, sanat kurslarının yapıldığı mekanlar olarak değerlendiriyor. Bu şekilde geleceğe taşınıyor. İstiklal Caddesi girişindeki tarihi Denizli Evine KUDEB taşınacak. Konyalıoğlu Konağı, Atalardaki tarihi ev, Balcı evi gibi belediyemizin restore ederek günümüze kazandırdı. Bu yönden başarılı buluyorum.
Serdar Alayont: Tam olarak dönüm noktası diyemeyiz ama 90’lardan sonra betonlaşma başladı. Denizli, son 10-15 yılda çok hızlı betonlaştı. Hızlı bir kentleşme yaşandı. Gümüşler, Karahasanlı gibi mahallerde konutlar yapıldı ama alt yapı eksik. Servergazi, Adalet Mahallelerinde düzgün bir planlama var, yapılaşması güzel, yollarına baktığınızda ama orada da zamanında küçük belediyeler yeşil alanları parselleyip parselleyip satmışlar. Adalet mahallesinde yeşil alan yok maalesef. Adalet Parkı var ama büyük bir mahalle orası hiç aralarda yeşil alan, çocuk parkı yok.
O dönemin en büyük dezavantajı çevre belediyelerin olması. Göveçlik, Bereketli, Servergazi Belediyeleri küçük projeler yapıyor. Denizli’nin büyükşehir olması geç oldu. Daha önce olmalıydı. O dönem imar çalışmaları yapılmıştı. Denizli’nin büyükşehir olması daha iyi. Merkezefendi ve Pamukkale Belediyelerinin, Büyükşehir Belediyesi ile koordineli çalıştığını düşünmüyorum.
Serdar Alayont: Zorlu Holding o zaman Valilik ile bir protokol yapıyor. Denizli’ye müze yapmak için. Hazırlanın ön proje bizim elimize geçti. Biz projede gördük ki, Hükümet Konağı yanındaki taş binalar yıkılıyordu. Belediyenin bu taş binaları yıkma çabası vardı. Bundan birkaç sene önce kız meslek lisesi kurban gitti. Depreme dayanıksız diye yıkıldı ama güçlendirilip kullanıma sunabilirlerdi. Taş binaların yıkılmasıyla ilgili odamız, hemen yürütmeyi durdurma kararıyla yıkımını engelledi. Denizli kamuoyunda uzun süre gündemde kaldı. Tepkiler olunca Zorlu Holding, projeden elini çekti.
Serdar Alayont: Tabakhane kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. Oradaki binalar yıkıldı. Binalarda 1. Dönem Cumhuriyet eserlerindendi. Belediye alkollü mekanları oraya taşıyacaktı. Ama gençlerin gideceği değil de biraz daha salaş yerler oluştu. Belediye orayı yok etme yoluna gitti. Dericileri taşıdılar Kaklık’a. Belediye evini restore ettirene teşvik önerdi ama maliye yüksek olduğu için restorasyon yaptıran olmadı. Burada yapılması gereken toplu bir kamulaştırmaydı. Eskişehir’in Odunpazarı, Bursa’nın Cumalıkazık gibi bir yer yapılabilirdi. Ticari anlamda değerlendirilebilirdi. Kafeler, barlar olabilirdi. Ama hiçbir şey yapılmadı.
Serdar Alayont: Şehircilik Yasası çıkması gerekiyor. Şehircilik anlamında yapılan projelerin 2-3 milyonluk nüfusa göre planlama yapılmalı. Yerel idareciler geleceği düşünüp uzun soluklu planlamalar, uzun soluklu projeler yapmalı. STK’lara danışılmalı. Konut projeleri yapan firmalar gerek TOKİ, gerek özel firmalar Belediye ile koordineli çalışmalı. TOKİ konutları yapıyor, alt yapı yok. Sonra belediye uğraşmak zorunda kalıyor. Belediyelerimiz de uzun soluklu projelere önem vermeli, ebedi planlamalar, ebedi yapılar, ebedi şehirler oluşturulmalı.
Planlar, teknik terimler değil de geleceğe yönelik genel planların konuşulması gerekiyor. 10 -15 senelik planlar günü kurtarır. Büyükşehir 1/25 binlik planları yapmış, son toplantıya bizi davet etti. İlk kez böyle bir davet aldık, iyi bir şey aslında. Tüm il bazında planlamaları yapmışlar. İlçeleri de kapsayan bütün il planlaması faydalı olmuş. Denizli kent merkezi nüfusu fazla ama ilçeler zayıf. Mesela Buldan kültürel açıdan çok zengin ama nüfusu gelişmiyor. Tabi burada planlamayı bize sormuyor sadece bilgilendirme yapıyor. Bütün bir Denizli’nin planı var önünüzde 1,5 saatlik toplantıda ne görebilirsek değerlendirme yapıyoruz. Biz orada ‘bu planı bize verin biz inceleyim’ dedik. Ama spekülasyona neden olur diye vermediler. Zaten askıya çıkınca herkes görecek. Biz de kamu kurumu niteliğinde bir STK’yız. Kamu kurumu, kamu kurumundan belge saklar mı? Sonradan öğrendik ki diğer belediyelerle de paylaşılmamış. Büyükşehir yatırımını planlarken Pamukkale Belediyesi’nin yaptığı yatırımı düşünmek ona göre planını şekillendirmek zorunda.
Seyir Tepesi projesi sadece Denizli’ye mal olacak bir proje. 10 yıllık 20 yıllık değil, binlerce yıllık olmalı. Geleceğe dönük plan yapılmıyor. Açıkladık 1/25 binlik projeye baktığımızda 35 metrelik bir yol geçiyor Seyir Tepesi önünden. Bu yol yapıldığında Seyir Tepesi, seyirlik olmaktan çıkacak. Yol yapıldıktan sonra oradan direk çevre yolunu göreceksiniz, egzoz dumanına maruz kalacaksınız.
Fonksiyonunu kaybedecek. Yerel idareciler kısa süreli, benim dönemimde yapılsın bitsin diye bu çalışmaları yapıyorlar ama 50 yılı bırakın, 20-30 yılı bile planlamıyorlar. Oysa ki şehirleşme için uzun soluklu çalışmalar şart.
Röportaj: Ayşe SELÇUK KAĞ