Türkiye’de özellikle de Denizli’de son aylarda yapılan kaçak içki operasyonları gazete manşetlerinde sıkça yer alıyor. Peki denetimlerin bu kadar artmasının sebebi ne? Malını değerlendirmek isteyen çiftçi ile kaçakçı nasıl ayırt ediliyor?
Denizli’de özellikle Çal bölgesinde yetişen üzümün en çok değerlendirildiği üretim şekli şarapçılık. Üretimi gerçekleştirilen şarabın dağıtımında ise kaçakçılık sorunu ile karşılaşılıyor. Üzüm Üreticileri Sendikası (ÜZÜM-SEN) Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu bu konu ile alakalı sendikanın resmi internet sitesinde bir açıklama yayımlamıştı. Çobanoğlu, kaçak içki operasyonlarının nedenini anlattı.
Son günlerde medyada yoğun bir sahte rakı ve şarap haberleri var. Ama bu haberlerin bir kısmı yanıltıcı haberler. Taklit olmasıyla sahtelik birbirine karıştırılmaktadır. Yakalanan rakılar taklit rakılardır ve aynı zamanda da sahtedir,çünkü içine konulan katkı maddeleri gerçek rakılarda kullanılan maddeler değildir ve bu nedenle de insan yaşamını ciddi tarzda etkilemiştir.
Ama her rakı sahte değildir,taklit hiç değildir.Onlarca yıldır üzüm üreticileri kendi şarap ve rakılarını kendileri yapıp kullanmışlardır.Örneğin Adana’nın boğma rakısı meşhurdur.Ve bu üretimi kendi kullanımları için yaparlar, yaptıkları bu üretimde de daha ucuza mal olsun diye yaşamlarını riske atıcı katkı maddesi kullanmazlar.Daha çok ticari kar hırsı ile vatandaşı dolandırmak isteyen kişilerin ürettikleri ürünlerde insan yaşamı hiçe sayılmaktadır.Bu nedenle de taklit ve sahte rakı üretimi yapmışlardır.
Korsancılık’ Pazar için üretim yapılan her üründe vardır. Kapitalizmin kar hırsı bütün gıda ürünlerinde de aynı riskleri içermektedir.GDO lu ürünler bu rakılardan daha az riskli değildir.
Üzümün ve şarabın anavatanı Anadolu’dur.Yüzyıllardır da Anadolu’da ‘ev şarapçılığı’ adını alan üretim teknikleri söz konusudur.
Bağcılar;sirkesini,pekmezini,şarabını kendi yapmakta ve korumaktadır.Örneğin bir bağcının 500(beşyüz) litreye kadar şarabı üretme ve saklama hakkı yasal güvencededir.Geçmişte TEKEL’in karlarını korumak için 500 litre den fazlasını üretmek ve saklamak suç olarak görülmüş ve yasa çıkartılmıştır.Ama yıllarca ‘ev şarapçılığı’ndaki 500 litreden fazla olan üretimlere göz yumulmuş evlere baskınlar verilmemiştir.Şimdi ise özellikle Bozcaada ve Denizli yöresindeki ev şarabı üretimi yapanlara baskın yapılıp 1000 TL ile 3000 TL arasında cezalar kesilmekte ve üreticinin şaraplarına el konulmaktadır.Yakında sirke ve pekmez de de aynı yöntemleri uygulamaya başlarlarsa şaşmamak gerekir.
Özellikle belirtilmekte fayda vardır: Bu şaraplar sahte ve taklit şarap değildir.Her hangi bir firmanın şişesi ve etiketi yapıştırılarak piyasaya sürülmemiştir.. Sadece belirlenen miktarın üzerinde üretim yaptıklarından dolayı ceza almışlardır.Bu nedenle şaraplık üzüm üreten üreticilerin kendi ürünlerini değerlendirmek için şarap üretmesinden daha doğal bir şey olamaz . ‘Korsanlık’ yapanlarla ürününü değerlendirmek isteyen çiftçiler birbirine karıştırılmamalıdır.
Peki ne oldu da şimdi bu yasayı işletmeye başladılar? Bu sorunun yanıtı aynı zamanda son günlerde medya da sık sık ‘sahte rakı ve şarap’ haberlerinin gündeme gelmesini de açıklayacaktır.
Bilindiği gibi ‘Küresel Sermaye’ nin kuruluşları olan İMF,Dünya Bankası ve DTÖ’nün istemleri doğrultusunda Türkiye’deki bütün KİT’ler özelleştirilmeye başlanmıştır, özelleştirme furyasından en fazla nasibini alan kuruluşlardan birisi de TEKEL dir.Tekel’in SUMA fabrikaları,alkollü içecek fabrikaları,şarap fabrikaları v.b özelleştirilerek satılmıştır.
Artık üretim ve TEKEL’in isim hakkı özel şirketlerin elindedir.Düğmeye basılmıştır;bu şirketlerin karlarının önündeki en ufak pürüzlerin bile kaldırılması gerekmektedir.Şu anda yapılan O dur.TEKEL’in alkollü içki bölümünü satın alan Mey İçki’nin milyonlarca şişe rakıyı toplatma kararını şaşırmamak gerekir.Bu tüm Dünya da uygulanan bir reklam yapma ve imaj yaratma yöntemidir.Ayrıca vergi kaçırabilmek için kullanılan bir yöntemdir de.(Mey İçki vergi kaçıracak iddiasında bulunamayız ama reklam yapma ve yeni bir imaj yaratma da uzun vadede çok faydası ve kar’ı olacağı kesin)
‘Sahte rakı üretenleri yakalıyoruz’ haberlerinin arkasında yatan amaçlardan birisi de operasyonlarda rakıdan şaraba geçebilmek ve şarapta ortaya çıkabilecek tüketici ve üretici tepkisini yokedebilmekti.Özellikle şaraplık üzüm üretimi yapılan yörelerde yüzlerce evde şarap yapma sistemi mevcuttur. Çiftçiler şarap fabrikalarının üzümlerini almama riskine karşılık kendi ürünlerini değerlendirmek amacıyla bu sistemleri kurmuşlardır.Ve yüzyıllardır babadan oğula üretim teknikleri geçmiştir.Ve şimdi bunlarda yok edilmek istenmektedir. Çünkü sermayenin karını engelleyecek en ufak bir pürüze bile tahammülü yoktur.
Çiftçinin üretimden pazarlamaya olan bütün zinciri kırılmak istenmektedir.Bu nedende ‘Tarımsal KİT’ler olarak ifade edilen TARİŞ, FİSKOBİRLİK v.b kurumlar şirketleştirilip satılmaya çalışılmaktadır. Gerek sofralık üzüm üreten,gerekse de şaraplık üzüm üreten bağcılar Küresel Sermaye’nin saldırıları karşısında zor durumdadır.Devlet tüketiciyi düşünüyorsa bile yapması gereken şey zor durumda olan bu çiftçilere destek vermelidir.
Ucuz krediler açılarak ev şarapçılığı teşvik edilmeli çiftçinin yok pahasına sattığı ürünü en iyi bir şekilde değerlendirmesi sağlamalıdır.Çiftçinin ev şarapçılığı yöntemiyle ürettiği ve bir litresini en fazla 3-3.5 TL ye satabildiği şarabın market raflarındaki en ucuz şişe fiyatı 18-20 TL dir.(bahsettiğimiz fiyatlar kaliteli şaraplar için geçerlidir.Yoksa halk arasında ‘köpek öldüren’ olarak tabir edilen şaraplar açısından değil.) Bu ürünlerdeki fahiş vergilendirmenin ve fahiş karların önüne geçilmelidir ki şirketler tüketicinin cebinden elini çeksin.Çiftçi de tüketici de rahat etsin.
Kısacası biz çiftçiler olarak sağlıklı ürün denetiminden yanayız.Ama bu denetimler büyük tarım işletmelerinin ve büyük gıda tekellerinin lehine işletilmemeli,tüketicilerin lehine işletilmelidir.İşte o zaman çiftçilerin tüketicilerden yana üretim yaptıkları görülecektir.
‘Sahte şarap haberleri’ aldatmacalarına HAYIR!
Şaraplık üzüm üreten bağcılar üretim den rafa kadar olan pazarda söz sahibi olmak tüketicinin ucuz ve kaliteli şarapla buluşmasını sağlamak istiyorlar.Devlet ‘ev şarapçılığı’nı teşvik etmeli,bu konudaki yasal düzenlemeleri çiftçi ve tüketiciler lehine biran önce yeniden oluşturmalıdır.
Küresel Sermaye’nin gıda tekeline hayır.