AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan dün mecliste bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Özkan meclisten geçen müftülere nikah kıyma yetkini değerlendirdi. Özkan;” Kasıtlı olarak CHP ve HDP tarafından bilinçli bir şekilde halkımızın beklediği iyileştirmeler gizlenerek, “müftülere nikah kıyma yetkisi” gündeme taşınmaktadır.”dedi.
AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklama şu şekilde;
Öncelikle, geçirdiği ameliyatlar neticesinde tedavisi devam eden Cumhuriyet Halk Partisinin eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Sayın Deniz Baykal’a Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Yine önceki gün Mersin’de yaşanan menfur terör saldırısını şiddetle kınıyor, yaralılara Cenab-ı Allah’tan acil şifalar diliyorum. Şırnak’taki göçük faciasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.
Bilindiği üzere Türkiye Büyük Millet meclisinde görüşülmekte olan 497 sıra sayılı kanun kamuoyunda tartışılmaktadır. Görüşülen yasa ile milletimizin menfaatine pek çok düzenleme içermektedir.
Ancak kasıtlı olarak CHP ve HDP tarafından bilinçli bir şekilde halkımızın beklediği iyileştirmeler gizlenerek, “müftülere nikah kıyma yetkisi” gündeme taşınmaktadır. bu tartışmalar yapılırken de milletin milli ve manevi değerleri adeta aşağılanmaktadır. Bu yapılanlar, maalesef milletimize ve milletimizin değerlerinden ana muhalefetin ne kadar koptuğunu göstermektedir.
Bilinmelidir ki, getirilen düzenleme, medeni kanunda herhangi bir değişiklik yapmamakta, sadece ve sadece belediye başkanlarımıza tanınan nikah kıyma yetkisinin, vatandaşlarımızın talebi üzerine müftülere de vermektedir. ŞÖYLE Kİ;
Yasalarımıza göre geçerli nikâh, resmî nikâhtır. Medeni Kanun’umuzda ve Evlenme yönetmeliğimizde bunun usul ve esasları açıkça belirtilmiştir. Getirilen düzenlemeyle buradaki usul ve esaslarda herhangi bir değişiklik yapılması söz konusu değildir.
Mevcut durumda nikah kıyma yetkisi belediye başkanlarına, muhtarlara, nüfus müdürlüklerine, dış temsilciliklerimizde görevli memurlara tanınmaktadır. Sanıldığının aksine nikah kıyma yetkisi sadece belediye başkanlarına verilmemiştir.
İşte tasarının altıncı maddesindeki düzenleme ile nikâh kıyma yetkisi, Medeni Kanun ve Evlenme Yönetmeliği’ndeki hükümler çerçevesinde, mevcut görevlilere ilave olarak, il ve ilçe müftülüklerine de verilmek suretiyle genişletilmiştir.
Yani nikâhın şeklinde bir değişiklik yapılmamakta, sadece nikâh işlemini uygulayacak memur tanımına “il ve ilçe müftüleri” ilave edilmektedir.
Bu değişiklikle, ülkemizin genelinde, vatandaşlarımızın resmî nikâha ulaşılabilirliğinin artırılması hedeflenmektedir. Nikâh konusunda kanunlarımızın hiçbir yerinde herhangi bir boşluk veya yoruma açık bir durum söz konusu değildir.
2017 yılbaşından bugüne kadar,
Yaklaşık 450.000 nikâh belediyelerimizdeki nikâh memurları,
212 nikâh işlemi nüfus müdürlükleri,
543 nikâh işlemi de muhtarlar
979 nikâh işlemi de dış temsilciliklerimizde yetkilendirilmiş memurlar
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizin nüfusu düşünüldüğünde bu sayının ne kadar yetersiz olduğu herkesçe malumudur. Dün kabul ettiğimiz tasarıyla da il ve ilçe müftülüklerine de evlendirme memurluğu görev ve yetkisi verilerek bu saha genişletilmektedir.
Türkiye’de yapılabilecek tek evlenme şekli Medeni Kanunu’muz gereğince evlenme iradesinin evlenecek kişiler tarafından, yetkili resmî memurun önünde açıklanmasıyla gerçekleşecek olan medeni evlenmedir.
Yine Medeni Kanun’umuzla, evlendirme yetki ve görevinin belediye bulunan yerlerde belediye başkanına veya başkanın evlendirme işlerine memur ettiği görevliye, köylerde muhtarlara verilmiş olduğu da bilinmektedir.
İsteyen belediye evlendirme memurluğuna, isteyen nüfus müdürlüğüne, isteyen muhtara, isteyen il ve ilçe müftülüklerinde evlendirme işlemleri yaptırabilecektir. Hangi görevli kıyarsa kıysın, medeni kanunun öngördüğü şartlarla ve yine mevzuatın nikâh memuruna giymesini emrettiği cübbeyi giyerek nikah kıyabilecektir. Yeki çerçevesinde müftülerin kıyacağı nikah da yine medeni, yani resmi nikahtır.
Getirilen düzenleme, laiklik sorunu ve anayasaya aykırılık ortaya çıkarmamaktadır. Yani din ve vicdan hürriyetini kısıtlayıcı bir nitelik taşımamaktadır. Bilakis din ve vicdan özgürlüğünü genişletmektedir. Yani gerçek anlamda din ve vicdan özgürlüğünü hayata geçirerek Anayasanın etkinliğini artırmaktadır.
Bu hususta CHP’nin anayasa mahkemesine yaptığı anayasaya aykırılık iddiasının da kabulü mümkün değildir. Milletin değerleri ile kavgalı/vesayetçi bir anayasa yargısı artık yok. CHP’nin bitmeyen yeni bir “367 özlemi” çook gerilerde kaldığını hatırlatma isteriz.
Değerli basın mensupları
Bugün, “Hayat inanan ve doğru işler yapan hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur, Çok yaşadım şimdi sevgiliye kavuşmak istiyorum diyen, “bilge kral” Aliya İzzetbegoviç’in vefatının 14. yıldönümü.
Bilge Kral, Baskıya, zulme, asimilasyona karşı bir örnek mücadele ve liderliğiyle tüm mazlumlara ilham kaynağı olmuştur. Bir milleti yeniden kendi ayağa kaldırmıştır.
O, Bosna halkının yaşadığı zulme Avrupa sessiz kalırken, büyük acılara rağmen “Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız, kin ve intikam peşinde koşmayacağız” diyebilecek kadar kendinden, inancından ve toplumundan emin bir liderdi.
Bir düşünce ve dava adamı olarak, hakka inanan halka dayanan, milli siyaset anlayışı ile bilge kıral Aliye İzzetbegoviç’i rahmet ve şükranla yad ediyor, bu vesileyle Bosnalı kardeşlerimize muhabbet ve selamlarımı sunuyorum.