CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, vergi muafiyeti tanınmış vakıflar arasında devlet protokolüne dahil edilen tarikatların bulunduğunu belirterek bu konudaki açıklamalarını sürdürdü.
Milletvekili Arslan, “Yeni bir 15 Temmuz olmasın diye uyarıyoruz. Tarikatları önce elllerinizle besleyip bakanlıkları paylaştırıyorsunuz, sonra da develetin ve milletin başına bela ediyorsunuz. Böyle devam ederse FETÖ gider, öteki gelir. Darbe fırsatçılığını eline geçiren tarikatların pay kapma kavgası şimdi vakıflar eliyle devlet protokolüne dadandı. Hangi bakanlığı ele geçirmişlerse şimdi o bakanın arkasında saf tutacak olan tarikatlar hem vergiden bağışık olacak, hem de kendini devletin ortağı sayacaktır. Oldu olacak bu tarikat liderleri devlet töreniyle karşılansın, devlet töreniyle gömülsün. Tarikatların başımıza açacağı bela konusunda Meclis’e geçen yıl verdiğim araştırma önergesinin gündeme alınmasını teklif ediyor ve araştırılmasını istiyorum. Öncelikle İçişleri Bakanlığında kaydı olan tüm tarikatların, kamu yararına çalışıyor adı altındaki bu gibi vakıfların tamamı masaya yatırılsın, Merkezi nerededir, lideri kimdir, ekonomik güçleri nedir, siyasi nüfuzları, kadrolaşma faaliyeti mercek altına alınsın. Meclis harekete geçmezse, bu vakıfların ne yapıp ettiğini açığa vurmazsa, yarın birgün AKP ile bu tarikatların ittifakı çatırdadığında yeni bir kaosun, yine bir devlet krizinin içine düşeriz.” ifadesini kullandı.
Getirisi götürüsünden fazla olan bu tarikatlar hangileri? Bunlar hangi bakanlığa, hangi ekonomik ve siyasi güce hükmediyor, eğitimden barınmaya, yardım adı altında din tüccarlığına kadar nasıl serpiliyor? Devlete kuruş vergi vermeyenler hangi bakanlık bütçesinden, hangi Saray kaleminden ne kadar besleniyor? Nasıl ki ülkemizde faaliyette bulunan STK’lar kayıt altında ise bu tarikatların da adlarının, şubelerinin, önderlerinin, yönetimlerinin, hedeflerinin, örgütlenme modellerinin, gelir kaynaklarının, eğitim, ticaret ve barınma ağlarının, devlette edindikleri yerlerin, laik, demokratik Cumhuriyete, hukuk düzenine aykırı eylem ve işlemlerinin olup olmadığının araştırılması, özellikle 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından büyük önem taşımaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı kalkacak, yaklaşık 30 tarikat ve grupla ön görüşme yaparak FETÖ ve IŞİD terör örgütlerine karşı mücadele yollarının belirlemeyi deneyecek. Kimi kimden öğrenmeye kalktınız? Birbiriyle pay kapma kavgası verenlerden, “Ah FETÖ kadar keşke ben de devlette güçlenseydim” diye köşede imrene imrene bakanlardan devlete ve laik sisteme yarar geldiği nerede görülmüş! İş Diyanet’le de kalmıyor, devlet protokolüne buyur edilen bu yapılar nasıl bir pervasızlıkla hareket ediyor!
Laik Cumhuriyetin karşı karşıya bırakıldığı bu tarikat yapılanmalarının olağan sayılması, FETÖ ile mücadelede onlardan medet umulması devleti çökertir, nitekim çökertmiştir. Bunların acilen gelir kaynaklarının, devletteki nüfuz ağlarının belirlenmesi, laik devlete, seküler topluma ve rejime aykırı eylem ve işlemlerinin önüne geçilmesi amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekiyor. Meclisi bir yıldır göreve çağırıyoruz, artık yeter!
Partiler irade ortaya koymalı ve tarikatların ülkemize verdiği zararın bir kuşağı daha yok etmemesi için devlet katında harekete geçilmelidir. Aksi halde bu gidişin ve boşluğun bedeli gelecekte çok ağır olacaktır.”