Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın “Askerlik Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bedelli askerliğinde bulunduğu torba yasada yap, işlet ve devret modeli ile yer alan Kanal İstanbul ve sulama projesi hakkında konuştu.
Kanal İstanbul Projesi’nin Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılmasının 24 Temmuz 2018 günü çıkarılan 14 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ardından TBMM tatile girmeden saatler önce görüşülerek torba kanuna eklenen bir madde ile yasalaşmasına CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayla sert tepki gösterdi.
Biçer Karaca; “Yap-işlet-devret” denilen kamu-özel sektör iş birliği projeleri için geçmediğimiz yol, kullanmadığımız köprü, gitmediğimiz hastane için ödemek zorunda kaldığımız garanti bedelinin önceki Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın açıkladığı rakama göre 6,2 milyar lira olduğunu bu miktarın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesinden daha yüksek ”dedi.
Kanal İstanbul’un “Yap-işlet-devret” modeliyle yapılmasının kamuyu zarara uğratacağını örneklerle açıklayan Biçer Karaca, Ankara Yüksek Hızlı Tren (YHT) Garı ve Zafer Havaalanı projelerini hatırlattı:“Ankara YHT için TCDD ilk yıl Limak-Cengiz-Kolin’e yaklaşık 16.5 milyon TL ödedi. Verilen döviz cinsinden yolcu garantisi sebebiyle 2030’a kadar bütçeden sürekli artan ölçüde kaynak aktarılacak ve 2030 yılında 10 milyon yolcu garantisi karşılığında devletin kasası 69 milyon TL gibi bir yükle karşı karşıya kalabilecek. 2012-2016 sonuna kadar 4 milyon 73 bin 181 yolcu garantisiyle Kütahya-Afyon-Uşak bölgesi için yapılan Zafer Havaalanı’nı sadece 170 bin 534 yolcu kullandı. Devletçe garanti edilen sayının yüzde 10’una bile ulaşmayan havalanı için Sayıştay raporuna göre, sadece 2015’te şirkete garanti bedeli olarak 5 milyon Avro ödendi.”dedi.
Yap-İşlet-Devret modeliyle yaptırılan altyapı proje sözleşmelerini “ticari sır” diyerek gizlenmesine ve 2017’den beri yollardan ve köprülerden geçen araç sayılarını dahi açıklanmamasına tepki gösteren Biçer Karaca, “Neden hesap vermekten kaçıyorsunuz” diye sordu:“Ülke yönetimine talip olanlar hesap vermek için yönetime gelirler ancak bu yasa teklifiyle de anlaşılıyor ki; yap-işlet-devret adındaki projelerle ülke kaynaklarını talan etmeye ve hesap vermekten her zaman olduğu gibi kaçmaya devam edeceksiniz. Elbette devlet yatırım yapmalı, elbette ülkemizin insanlarının en modern yatırımlarla yaşamları kolaylaştırılmalı ancak bu projeleri doğru planlayarak kendi öz kaynaklarımızla yapmayı neden düşünmezsiniz?”dedi.
Erdoğan’ın “İstanbul’a İhanet Ettik” sözlerini Meclis Genel Kurul’un da hatırlatan Biçer Karaca’nın sözlerine AK Parti sıraları sessizlikle yanıt verdi:“Kanal İstanbul gibi projelerle İstanbul’a ihanet etmeye neden devam ediyorsunuz? Bu projeyle, 20 milyon nüfuslu bir beton şehir olan İstanbul’da tonlarca metreküp toprak yer değiştirecek ve beklenen o büyük deprem ciddi anlamda tetiklenecek. Kaybedeceğimiz canların hesabını nasıl vereceksiniz? Güzergâh üzerinde bulunan şehrin su ihtiyacının yüzde /‘sini karşılayan Sazlıdere Barajı yok edilecek. Çatalca’da 107 bin hektarlık orman alanı bu projeyle talan edilecek. Marmara’nın suyu kirlenecek, oksijen azalacak, ekolojik sistem tamamen bozulacak ve maalesef, Tuna Nehri’nin Karadeniz’i kirlettiğinden şikâyet eden Türkiye bu projeyle kendi açtığı ikinci kanalla Marmara Denizi’ni yok edecek. Ciddi kamulaştırma maliyetlerinin ortaya çıkacağını söylemeden de geçemeyeceğim.”dedi.
Kanal İstanbul Projesi’nin ülke ekonomisine getireceği yüklerin yanı sıra İstanbul’a, doğaya, ormanlara, hayvanlara ve su kaynaklarına büyük zararları olacağının altını çizen Biçer Karaca; “Gelin yandaş şirketlerin cebini doldurmak dışında bir işe yaramayacak bu projeden vazgeçelim. Ülkemize, kaynaklarımıza, doğamıza sahip çıkalım” diyerek sözlerini tamamladı.