Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Ağustos 2018 Cuma günü 400 projeden oluşan 100 günlük eylem planını açıklayacağını hatırlatan AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz; Kısa vadede atılacak adımlarla ekonomi ve istihdamda rahatlama sağlanacağını söyledi.
Eylem planıyla sokaktaki vatandaştan, iş dünyasına kadar her kesimi kucaklayan, hizmete odaklanan, piyasaları rahatlatan başta ekonomik adımlar olmak üzere yeni kararların devreye gireceğini vurgulayan Başkan Filiz; Tüm kesimlerin yaşama geçen yenilikleri hem bütçesinde hem de günlük yaşamında hissedeceğini ifade etti.
100 günlük eylem planının ilk aşamalarının ekonomide atılacak adımlardan oluşacağını belirten Başkan Filiz; “ Yeni sistemde ilk yapılacaklar enflasyon ve kur baskısıyla mücadele, yurtiçinde tasarrufların arttırılması gibi başlıklar olacak “ dedi.
“ Bu cuma günü Cumhurbaşkanımız 100 günlük icraat programını vatandaşlarımızla paylaşacak. Bunlar hem seçim döneminde vaat edilen, hem de daha önce başlatılmış projeleri kapsıyor. İlk hedefler listesinde enflasyonun tek haneye düşürülmesi, kur baskısıyla mücadele, kamuda ve yurtiçinde tasarrufların arttırılması, israfla mücadele edilmesi, yastık altı kaynakların ekonomiye kazandırılması için teşviklerin verilmesi başlıkları olacak.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde tüm bakanların ve yaklaşık 2 bin kişinin katılacağı programda Erdoğan, kısa vadede hayata geçirilecek 400 projeyi kamuoyuna duyuracak. İlk 100 günlük icraat planının omurgasını ekonomide atılacak adımlar oluşturacak. Erdoğan’ın açıklayacağı icraat planında yerel seçimlere dönük hedefler de ağırlıklı olacak.
Yurtiçi tasarrufları artıracak önlemler kalem kalem duyurulacak. Uygulanacak para ve maliye politikalarının yanı sıra, hane halkı ve firmalara sağlanacak teşviklerle yurtiçi tasarruf oranları, büyüme ve cari açık hedeflerine uyumlu şekilde yükseltilmesi hedeflenecek. Kamu tasarruflarının artırılmasına devam edilecek. Kamu gelir ve harcamalarında etkinlik sağlanacak. Vatandaşların yastık altında tuttuğu tasarrufların mali sistemde değerlendirilmesine yönelik teşvikler çeşitlendirilecek. Uluslararası yükümlülükleri gözeterek, lüks ve ithalat yoğunluğu yüksek tüketim malları tespit edilerek, caydırıcı vergilendirme yapılacak. İhtiyaç fazlası tüketim davranışlarının yoğun olduğu alanlarda israfla mücadele edilecek.
Yerel seçimler öncesinde mahalli idarelerin öz gelirleri artırılacak. Kamuda taşıt ve hizmet binası edinim ve kullanımlarında uyulacak usul ve esaslar güncellenecek. Taşıt ve kamu binalarının kullanımında israf önlenecek. Çok zorunlu haller dışında kamu hizmet binası yapımına izin çıkmayacak. Mali disiplini sürdürmeyi ve daha fazla mali alan oluşturabilmeyi sağlayacak şekilde mevcut harcama programları gözden geçirilerek, verimsiz harcamalar tasfiye edilecek. Önümüzdeki dönemde faizlerin oluşturduğu maliyet baskısını azaltacak tedbirler hayata geçirilecek. Döviz kuru kaynaklı olası oynaklıkların makro finansal istikrara etkilerini sınırlamak üzere sözleşmelerde Türk Lirası’nın kullanımı özendirilecek. Uygulanacak politikalarla enflasyon yeniden tek haneye indirilecek.”
ABD’nin, rahip Brunson’un adli süreciyle ilgili tehdit vari açıklamaları’na da değinen Başkan Filiz; NATO müttefiki olduğumuz ve stratejik ortak diye tanımlanan ABD’nin Türkiye’de devam eden adli bir konuyu gerekçe göstererek tehditkar bir dil kullanması asla kabul edilemez. Dışarıdan Türk yargısına, şunu, bunu yapın gibi birtakım talimatların verilmesi zaten söz konusu değildir. Bu tür uygulama ve tehditkar beyanların Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde ortaya çıkmış sorunları çözmeye yardımcı olmadığı gibi ayrıca bunlara yeni sorunlar ekleme niteliği taşımaktadır. Yaptırım dilini bir tehdit unsuru haline getirerek Türkiye’ye yüklenmenin hiç kimseye bir faydası olmayacaktır.
F-35 projesi, uluslararası çok ortaklı bir projedir. Bunu engellemeye dönük bir adım atılması halinde Türkiye’nin her şeyden önce başvuracağı bir hukuk yolu vardır, tahkim vardır. Bütün bu gelişmelerin yanı sıra sürece İçişleri ve Adalet Bakanları’nın eklenmesini ve örneği görülmemiş bir şekilde iki bakanın şahsında doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının ve kurumlarının hedef alınması hiçbir şekilde kabul edilemez.
Türkiye kolay kolay gözden çıkarılacak bir ülke değildir. Türkiye alternatifsiz de değildir. Beklentimiz, arzumuz bunun bu diplomasi kanalları yoluyla çözülmesidir.