31 Mart’ta başlayıp 23 Haziran’a kadar uzanan süreçte, İstanbul, Türkiye demokrasi tarihinin en ilginç seçimlerine tanık oluyor. 31 Mart’taki oylamanın sonuçlarını tam 17 gün sonra ilan eden YSK, CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na mazbatasını verdikten sonra Ak Parti’nin “tam kanunsuzluk” gerekçesiyle yaptığı başvuruyu kabul etti ve 6 Mayıs’ta aldığı kararla seçimin iptal edildiğini ve 23 Haziran’da tekrar sandığa gidileceğini ilan etti. Karar, CHP tarafından hukuksuzluk, Ak Parti tarafından ise, oyların çalındığı iddiasının tescili olarak yorumlandı. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için 31 bin 342 sandıkta oy verme işlemleri başladı. 10 milyon 560 bin 963 kayıtlı seçmenin oy kullanacağı oy verme işlemi saat 17.00’da sona erecek.
CHP’ye göre, kanunda, itiraza temel teşkil edecek maddi deliller gösterilemediği için, iptal kararı hukuka aykırı. Parti sözcüleri, sandıklarda görevli Ak Parti temsilcileri tarafından tutanaklara geçirilmiş herhangi bir itiraz olmadığına işaret ediyor. Ak Parti ise, yasada belirtilmiş kurul başkan ve üyelerinin kamu görevlisi olması şartının ihlalini, “tam kanunsuzluk” gerekçesi sayıyor ve 300 bin civarında oyun kullanıldığı sandıkların şaibeli olduğunu iddia ediyor.
İPTAL BAŞVURUSU!
YSK’nın seçimi iptal kararıyla sonuçlanan sürecin ilk adımında, Ak Parti’nin talebi üzerine geçersiz oyların yeniden sayılması var. Bütün ilçelerdeki geçersiz oyların sayılmasının ardından altı ilçede kullanılan oyların tamamının yeniden sayılmasına karar verildi. Bu işlem sonunda, oy sayılarında meydana gelen değişikliklerin, sonucu değiştirmeye yetmeyeceği görüldü ancak Ak Parti, aradaki oy farkının 29 binlerden 14 bine gerilemesini de yorumlayan bir argümanla, bu kez oyların tamamının yeniden sayılması istedi. Talep YSK tarafından reddedildi. Oyların yeniden sayılması gereğini desteklemek üzere bu aşamada ortaya atılan bir başka iddia da, seçmen kütüklerinde oynama yapıldığına ilişkindi. Sandık kurullarının usulüne uygun oluşturulmadığı gerekçesiyle yapılacak başvurunun öncesinde, bazı gazetelerde ve internet sitelerinde polisin adreslere giderek seçmenleri sorguladığına dair haberler çıktı. Üç bavul dolusu olduğu söylenen belgelerin, bu dönemin ürünü olduğu iddia ediliyor. Belgelerin, kısıtlı oldukları halde oy kullanmış 46 bin kişiyle ilgili olduğu yönünde haberler de bu dönemde çıktı. YSK bu iddiayı da araştırdı, bu durumdaki kişilerin sayısının 706 olduğunu tespit etti. “Olağanüstü itiraz” tanımı çerçevesinde yapılan oyların tamamının yeniden sayılması başvurusunun reddi üzerine Ak Parti temsilcileri, son kozunu “tam kanunsuzluk” gerekçesine dayandırılan ve bavullar dolusu evrakla desteklenen seçimin iptali başvurusuyla oynadı.
GEREKÇELİ KARAR
YSK’nın 6 Mayıs’ta 7’ye 4 çoğunluk oyuyla karar alarak ilan ettiği seçimin iptali kararı, iki hafta kadar sonra yayınlanan gerekçesi ve muhalefet şerhleriyle de çok tartışıldı. CHP, kurullarının teşkilinde usülsüzlük gerekçesiyle iptal kararına esas teşkil eden 212 sandığın, karar gerekçesinde 754 olarak açıklanmış olmasını, “oylar çalındı” propagandasına YSK desteği sayıyor. Gerekçeli karar kurulların teşkilindeki usülsüzlükler yanında, 108 farklı sayım döküm cetvelinin boş veya imzasız olmasını ve kısıtlıların oy kullanmasını da iptal gerekçeleri arasında sayıyor. CHP temsilcileri, YSK’nın 8 Nisan tarihinde, itiraza konu oy sayım döküm cetvelleri konusunda 39 ilçenin 22’siyle ilgili itirazları birbirinin aynı kararla reddettiğini, kalan yedi ilçede, sayımı tekrarlanan 57 sandığın yeniden sayımı sonucunda ise, Ak Parti adayının lehine değişiklik olmadığını belirtiyor. Buna göre dört tanesi hariç, sandıkların hiç birinde oy sayım döküm cetvellerinin sandık sonuç tutanaklarına işlenen sonuca aykırı bulguya rastlanmadı.
‘OLAĞANÜSTÜ İTİRAZ”
İptal kararının ilan edilmesinden sonra hız kazanan bu polemik, 23 Haziran’da yenilenecek seçime yönelik propaganda malzemesi içermesi bakımından önemli. Ak Parti, usule aykırı oluşturulan 754 sandığa, oy sayım döküm cetvelleri itiraza konu edilenleri de ilave ederek 300 bin civarındaki oyun YSK tarafından geçersiz sayıldığı temasını işleyerek, “çaldılar” argümanına haklılık kazandırmaya çalıştı. Oysa, YSK’nın karar aleyhinde oy kullanan başkanı Sadi Güven, gerekçeli kararla birlikte yayınlanan muhalefet şerhinde 754 sandıktan 750’sinde Ak Parti temsilcileri tarafından tutanaklara geçirilmiş herhangi bir itiraza rastlanmadığını belirtiyor. Kararın gerekçe metninde de zaten, imzasız ve boş oy sayım döküm cetvellerinin ve sandık kurullarının teşkilindeki usülsüzlüklerin tek başına iptal gerekçesi için yeterli bulunmadığını ancak bu ikisinin bir arada değerlendirilmesi sonucunda iptal kararına varıldığı belirtiliyor. CHP, sandık kurullarının teşkilindeki usülsüzlüklerin iptal kararı için tek başına yeterli bulunmamasını, sandık kurulları, kanunun aynı hükmü doğrultusunda teşekkül etmiş önceki üç seçimi de tartışmalı hale getireceği endişesiyle ilişkilendirerek açıklıyor. Buna göre YSK, önceki seçimleri şaibeden kurtarmak için Ak Parti’nin başvurusunu “tam kanunsuzluk” yerine “olağanüstü itiraz” çerçevesinde ele aldı.
Sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi kurul üyeleri arasından kura ile belirlenmesi uygulaması, cumhurbaşkanlığı ile milletvekili genel seçimlerinin bir arada yapıldığı 2018 seçimleri öncesinde, partilerin ittifak halinde seçime girebilmelerine imkan tanıyan düzenlemeyle birlikte getirildi. Ak Parti ve MHP’nin birlikte hazırladığı yasa teklifinde siyasi partilerin seçimlerde bir başka siyasi partiyi destekleme kararı almalarını yasaklayan hüküm de kaldırılıyordu. Değişiklikten önce, partili üyeler sandık kurulu başkanı olabilirken, TBMM’de görüşülerek yasalaşan teklifte sandık kurulu başkanları, kamu görevlileri arasından ve iki katı sayıda adayın yer aldığı liste içinden ilçe seçim kurulu başkanları tarafından kura ile belirlenmesi esası getiriliyordu. Düzenlemeyle ayrıca, cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekilliği genel seçimi için kullanılan oy pusulalarının aynı zarf içinde sandığa atılması öngörülüyor, farklı zarf kullanılması uygulamasını kaldırıyordu.
Aslında seçim mevzuatına dahil hukuki metinlerin hiç birinde rastlanmayan “tam kanunsuzluk” terimi ise kimine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasetteki kesintisiz yükselişinin deşifre edilmemiş anahtarı. Terim, YSK içtihadının bir ürünü olması nedeniyle kanun gücünde. Bu terimle tanımlanan usülsüzlükler, YSK’ya zamanında ve usulüne uygun şikayet ve itiraz yollarına gidilip gidilmediğine bakmadan müdahale gerekçesi sağlıyor. Daha önce aynı gerekçeye dayandırılarak iptal edilmiş bir çok mazbata ve seçim örneği var. Hatip Dicle, Bahattin Şeker ve Fehmi Işıklar, “tam kanunsuzluk” yorumunun kurbanı olarak ve seçilme yeterliliği taşımadığı gerekçesiyle mazbataları iptal edilenler.
İlgili yasalarda tanımlanmadığı halde, YSK tarafından en etkili müdahale aracı halinde kullanılan “tam kanunsuzluk”, Erdoğan’a başbakanlık yolunu açan Siirt seçimlerinin iptal kararına da dayanak oluşturmuştu. Genel başkanı olduğu Ak Parti’ye yüzde 35 oyla tek başına iktidar getiren 2002 seçimlerinde Erdoğan, daha önce hüküm giydiği için aday listelerinde yer alamamıştı. Seçimin ardından CHP’nin de desteğiyle parlamentoda kabul edilen Anayasa değişikliğiyle seçilme hakkı iade edildi. Anayasa değişikliğini takip eden günlerde, Siirt’teki milletvekili seçimi Pervari İlçesi’ne bağlı Doğanköy’deki üç sandıkta kurulların usulünce oluşturulmadığı için oy kullanılamaması, YSK tarafından “tam kanunsuzluk” gerekçesi sayılarak iptal edildi. Yenilenen seçimde, Erdoğan’ın adı, partinin önceki adayı Mervan Gül’ün yerine listeye yazıldı. Sonuçta milletvekili seçilen Erdoğan, başbakanlık koltuğunu da Abdullah Gül’den devraldı.
Tam kanunsuzluk içtihadının Erdoğan’ın siyasi kariyerindeki yükselişe katkısı bundan ibaret değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sandıktan çıkması da YSK’nın “tam kanunsuzluk”la ilgili bir yorumundan destek aldı. 16 Nisan 2017 günü yapılan Anayasa değişikliği referandumunda YSK, Ak Parti temsilcisinin oylamanın devam ettiği saatlerde yaptığı başvuruyu kabul ederek kanundaki mühürsüz zarf ve pusulaların geçersiz sayılacağına dair hükmü askıya aldı. YSK’nın müdahalesi, referandumda “evet” lehine oluşan kritik farkın sebebi olarak gösterildi. Muhalefetin “tam kanunsuzluk” gerekçesini işletilerek yaptığı iptal başvurusu ise YSK tarafından “koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle reddedildi. YSK, başvuruyu red kararını “henüz hiç bir sandık sonucu kurula ulaşmadan, tercihler üzerindeki etkisi bilinmeden alınan kararın taraflardan biri lehine yorumlanamayacağı” şeklinde bir açıklamaya dayandırıyordu. Nitekim, 24 Haziran 2018 tarihinde, milletvekilliği genel seçimleriyle birlikte yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Ak Parti ile MHP’nin ortak teklifiyle değiştirilen kanunda, mühürsüz oyların geçerli sayılması kalıcı biçimde hükme bağlanacaktı. Bugün İstanbul yeniden sandık başına gidiyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bu akşam belli olacak.