Yaygın olarak unutkanlık, yön duyusunu kaybetme, açıklamaları anlamakta güçlük çekme gibi belirtiler gösteren Alzheimer hastalığı, yoğun olarak 65yaş üstü yaşlılarda görülüyor. Bu da pandemi döneminde yüksek risk grubu hastalar demek. Aylarca evlerinden çıkmayan hastalar ve hasta yakınları psikolojik açıdan da büyük zorluklar yaşadılar.
Demans hastaları Covid-19 pandemisinde biyolojik olarak bir risk yaratmasa da ileri yaş grubundan dolayı evlerden çıkamadılar. Pandemi döneminde sağlık sistemi tamamen pandemi ile mücadeleye kaymasından dolayı demans hastaları yeteri kadar sağlık sisteminden faydalanamadılar. Prof. Dr. Başar Bilgiç “Demans, başta bellek olmak üzere zihinsel ve sosyal yeteneklerin kişinin günlük yaşam aktivitelerini etkileyecek derecede yıkılmasıdır. Demans, yavaş seyirli bir hastalık olduğundan ötelenen ilk başvurular nedeniyle yeni tanı konan demans hastalarının oranı düşüşe geçmiş durumda. Oysa demans alanındaki mevcut tedavilerin bir kısmı erken tanı konulması halinde işe yarar tedavilerdir ve maalesef bu dönemde birçok hasta bu tedavilerden mahrum kaldı. Bunun yanı sıra hastalar için önerilen egzersizler, fizyoterapi, sağlıklı beslenme, sosyalleşme gibi faaliyetler de sekteye uğradı. Özellikle kısıtlama uygulanan dönemlerde birçok hasta devamlı evde kalmaktan dolayı hırçın davranışlar sergiledi ve bu davranışlar hem hastalar hem de yakınları için ciddi sıkıntı ve travmalara yol açtı. Huzurevleri ve bakımevlerinde de olağanüstü şartlar hayata geçirildi. Huzurevi sakinleri içinde enfeksiyona yakalanma ve hastalık sürecini yaşama, ülkemizde Batı ülkeleri kadar kuvvetli yaşanmasa da demans hastalarını negatif olarak etkilendi. Bazı huzurevlerinde ziyaretler kısıtlandı, bazı huzurevleri ve gündüz yaşamevleri de faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı. Tüm bunlar demans hastalarının halihazırda ideal olamayan bakım süreçlerini daha da olumsuz yönde etkiledi” şeklinde konuştu.
Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası,Dünya Alzheimer Gününe dikkat çekmek adına bir konuşma yaptı. Hanağası, konuşmasında demans hastlalıklarının Türkiye’de ve dünyada gösterdiği artıştan ve demansın önlenebilirliğinden bahsetti. “Temmuz ayında Alzheimer Derneği Uluslararası Konferansında duyurulan bu çalışmada komisyon, demansların yaklaşık yüzde 40’nın önlenebileceğini veya geciktirilebileceğini bildirdi. Uzman 28 kişinin katkısıyla yapılan araştırmada, komisyon daha önce tartışılan risk faktörlerine ek olarak alkol kullanımı, travmatik beyin hasarı ve hava kirliliğini de demans risk faktörleri arasına dahil etti. Yeni bir modelleme algoritması ile yapılan bu çalışmada yazarlar, demans hastalıklarının yüzde 60 oranında değiştirilemeyen risk faktörlerinden, yüzde 40 oranında değiştirilebilir risk faktörlerinden kaynaklandığını belirtti” dedi.
Yapılan çalışmaya göre, erken yaşta (45 yaş öncesi) eğitimin az olması, orta yaşta (45-64 yaş arası) hipertansiyon, obezite, işitme kaybı, travmatik beyin hasarı ve alkol, ileri yaşta ise (65 yaş sonrası) depresyon, diyabet, fiziksel hareketsizlik, sigara içme, sosyal izolasyon ve hava kirliliği gibi faktörler, yaş gruplarına eşlik eden değiştirilebilen risk faktörleri arasında yer alıyor.
Çalışmaya göre demansın farklı yaş gruplarında risk faktörleri değişiyor. Erken yaşta eğitimin düşük oması, orta yaşta hipertansiyon, obezite, işitme kaybı, travmatik beyin hasarı ve alkol, ileri yata ise depresyon, diyabet, fiziksel hareketsizlik, sigara içme, sosyal izolasyon hava kirliliği gibi faktörler var.