Hamilelik başladığı andan itibaren gebeliğin her günü, anne adayı ve bebek için oldukça büyük önem taşıyor. Bu süreç anne adayında fiziksel ve psikolojik birçok değişikliğe yol açıyor. Karın ağrısı, kusma, baş ağrısı, halsizlik, sık idrara çıkma gibi durumlar Hormonlar ve fizyolojik değişiklikler nedeniyle hamilelik sürecinde anne adaylarının en sık karşılaştığı şikayetler arasında yer alıyor. Bunların bir kısmı her insanda görülebilecek doğal belirtiler olabilirken, bazılarıysa önemli sorunların habercisi olabiliyor. Hamilelik boyunca yaşanan bazı ağrılar, sancılar, hatta kanamalar bile normal olabiliyor. Ancak her koşulda bir sağlık görevlisine danışılması gereklidir.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç Dr. Emre Pabuçcu, hamilelik sürecinde yaşanan değişimler, şikayetler ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken 10 önemli durum hakkında bilgi verdi
Genelde hamilelik sürecinin 4. ve 5. haftalarında kasık ağrısı şikayeti oluşabilir. Embriyonun rahim iç duvarına yerleşmesi sırasında kasık ağrıları görülebilmektedir. Bu kasık ağrısı beraberinde vajinal kanama olmadığı sürece beklenen bir yakınmadır. Genelde şiddeti anne adayının yürümesine engel olacak ya da hayat kalitesini etkileyecek kadar yaşanmaz.
Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında çıkan bu yakınma, 5-6. haftalarda olması nedeni kesenin gömülme sürecinde rahim iç duvarından olan kanamalardır. 12. haftaya uyan dönemde de fetal zarların birleşme sürecinde olabilecek kanamalardır. Ancak yine de bu şekilde bir kanama varsa “düşük tehdidi” olarak görülür. Bu kanamaların % 90’ı dinlenmekle geçer. Fakat yine de ilk yapılması gereken düşük tehdidi varlığı ya da kanama alanı varlığının dışlanmasıdır.
Gebelikte en sık yaşanan şikayetlerden birisi de burunda dolgunluk hissi ve burnun sıklıkla kanamasıdır. Bu kanamalar gebelik sırasında artan östrojen ve progesteron hormonlarının burnun iç dokusuna kan akımını artırarak, yumuşamaya ve şişmeye yol açmasına bağlı olabilir. C vitamini alarak, kılcal damarların direnci artırılabilir ve kanama riski azaltılabilir.
Kabızlık, gebelikte görülen sık görülen bir problem olup en sık nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen rahmin bağırsakların son kısmına yaptığı baskıdır. Ayrıca kabızlık gebeliğin son dönemlerinde hemoroit (basur) ve anal fissür (makatta çatlama) oluşumunu da artırır.
Kabızlığı önlemek ve gidermek için yapılabilecekler şöyledir
a)Kepekli tahıllar, meyve, sebze ve bakliyatlar gibi lifli gıdalar ve bol sıvı tüketilmelidir.
b)Düzenli olarak basit hareketler yapılmalıdır. Doktora danışılıp ve ortalama yürüyüş süresi alınabilir.
Bu dönemde doktora danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar alınmamalıdır.
Östrojen, progesteron ve prolaktin hormonları, hamileliğin ve doğumun en önemli hormonlarıdır. Bu süreçte bu hormonların salgılanmasının artması, anne adayının göğüslerindeki değişikliklerin temel nedenidir. Gebeliğin ilk birkaç haftasında göğüslerde hafif değişiklikler hissedilebilir ve bunlar ağrılı olabilir. Göğüs ucunun fazla uyarılmasından kaçınmak ağrının artmasına engel olacaktır.
İlk üç ayda rahmin büyüyen hacmi ile birlikte böbreklerin fonksiyonlarındaki değişimler bu yakınmanın temel sebebidir. İdrar şikayetleri 4. aydan sonra hafifler; ancak son aylarda bebeğin başının mesaneye basısı sonucu yeniden artabilir. Sık idrara çıkmaya idrar yaparken yanma şikayeti de eşlik ediyorsa “idrar yolu enfeksiyonu” varlığı sebebi ile araştırılması ve sonrasında tedavisi gerekmektedir. Muhakkak doktora başvurulmalıdır.
Özellikle ilk 3 ayda görülen baş ağrısının sebebi hissedilen bulantı ve kusmalardan dolayı uzun saatler boyunca aç kalınması ve su alımının oldukça azalmasıdır. Vücudun susuz kalması baş ağrısına yol açabilmektedir. Son aylarda görülen olan baş ağrıları, tansiyon yüksekliği ve preeklempsi sebebiyle de oluşabileceğinden araştırılması gerekir. Bu nedenle son aylarda görülen baş ağrıları için gecikmeden doktora başvurulması gerekir.
Gebeliğin erken dönemindeki bulantı ve kusmalarda, plasentadan salgılanan hormonlar, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroit bezinin normalden çok çalışması olası nedenlerdendir. Gebeliğin ilk haftalarda rutin istenen gebelik tahlillerinde anormallik yoksa gebelik hormonlarının olası etkisi ya da psikolojik etki olarak kabul edilebilir. Kusmaların şiddetli olması, kusmalar nedeniyle iyi beslenilmemesi ve sürekli kilo kaybı olması tedaviyi gerektirebilir.
Gebeliğin özellikle ilk 3 ayında olan bu değişiklik vücutta miktarı artan “progesteron” hormonuna bağlıdır ve bu hormon halsizlik, yorgunluk hissi ve sürekli uyuma ihtiyacına neden olabilir. 3. aydan sonra geçmesini beklenen bir yakınmadır.
Özellikle ilk 3 ayda görülen baş ağrısının sebebi hissedilen bulantı ve kusmalardan dolayı uzun saatler boyunca aç kalınması ve su alımının oldukça azalmasıdır.
Kadınların %80’i hamileliğinin belirli bir noktasında sindirim güçlüğü çekmiştir. Karnınızı aşırı derece tok hissedebilir ya da aç olduğunuz halde mide bulantısı ya da gaz çıkarma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Hamilelikte sindirim güçlüğü genellikle rahatsız edici bir hormon olan ve vücutta mide kasları dahil bütün kasları gevşeten progesteron hormonu sebebiyle ortaya çıkar. Hamileliğin ilerleyen evrelerinde oluşan sindirim güçlükleri büyüyen rahmin midenize baskı yapmasının sonucunda gerçekleşebilir. Sindirim güçlüğü kaynaklı rahatsızlığı gidermek için beslenmenizde ve hayat tarzınızda bazı belirli değişiklikler yapabilirsiniz.
Gebelik en sık karşılaşılan problemlerden biri de vücuttaki bazı bölgelerin kahverengileşerek kararmasıdır. Bu durum en sık olarak yüzde (kloasma, gebelik maskesi), göğüs uçları, karın, kasık ve göbek çevresi bölgelerinde ortaya çıkar. Ciltteki bu kararmaların gerçek sebebi tam olarak bilinememekle birlikte, gebelikte salgısı artan östrojen hormonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Gebelik sırasındaki cilt kararmaları, güneş ışığı veya diğer ultraviyole ışıklara maruz kalmakla daha da artabilir.