Özel Denizli Cerrahi Hastanesi’nde Uzman Klinik Psikolog olarak görev yapan Ecrin Zeybek, narsizm, narsistik kişilik bozukluğu hakkında bilinmeyenleri anlattı. Psikolog Zeybek, narsizmin aşırı şekilde kendini sevme durumuyla oluştuğunu ve kişilik bozukluğu tanısı koymak için çeşitli kriterlere bakıldığını belirterek, “Her şey denge içinde olmalıdır. Bir durumun fazlalığı veya azlığı bireylerde çeşitli sorunlar yaratır. Kendimizi az sevdiğimizde belli bir süreden sonra değersiz hissetmeye başlarız, bu durum fazla olduğunda ise narsizme kadar gider. Yani narsizm kendini fazla sevme durumudur. Bakıldığında çoğumuz kendimizi severiz fakat narsizmde fark kendimizi fazla sevme noktasında aşırıya kaçmaktır. Bir bireye narsistik kişilik bozukluğu tanısı koymak için birtakım kriterlere bakarız. Bunlar büyüklenme, çok beğenilmek isteme, başkalarını kıskanma ye da başkalarının kendisini kıskandığına inanma, bir ötekinin duygularını anlamak istememe, hak ettiği duygusu içinde olma, sınırsız başarı, güç, zeka düşlemleriyle uğraşıma, çıkarları için insanları kullanma, başkalarına saygısız davranma, kendini beğenmiş davranışlar sergileme. Sosyal medyanın da etkisi ile beğenilme hatta daha çok beğenilme arzusu narsistik kişilik bozukluğuna zemin hazırlıyor” dedi.
Narsistik kişilik bozukluğunun daha çok erkeklerde görüldüğünü aktaran Psikolog Zeybek, “Araştırmalara göre narsistlerin yüzde 70’den fazlası erkektir. Görülme sıklığı % 1’dir. Ergenlik sonrasında erken yetişkinlikte başlar. Dışarıdan bakıldığında narsist bireyler kendilerini çok beğenen, akıllı bireyler olarak görülür. Fakat iç dünyalarında yaşadıkları tam olarak öyle değildir. Kendilerini değerli görmedikleri için hem bir ötekinin taktirine, beğenisine, onayına ihtiyaç duyarlar. Aslında iç dünyalarında baş edemedikleri bir iç savaş vardır” dedi.
Tedavi ve nedenleri hakkında açıklamada bulunan Uzman Klinik Psikolog Zeybek, “Bilişsel Davranışçı Terapinin narsizmin tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmıştır. Fakat tedavi süreci zorlu ve uzun bir süreçtir. Narsist bireyler kendilerini mükemmel gördükleri için terapilerde de terapistin kendilerini takdir etmesini beklerler. Terapistin süreci iyi yönetmesi bu noktada önemlidir. Terapinin asıl hedefi bireyin zayıf olduğu duyguları geliştirmek ve gerçekçi beklentiler yaratmaktır” şeklinde bilgi verdi.