Dünyada her 50 kişiden birinde görülen depresyon, ülkemizde en sık görülen rahatsızlıklar arasında yer almakta. Kişide psikolojik olduğu kadar fiziksel rahatsızlığa da yol açan depresyon “psikiyatrik rahatsızlıkların nezlesi” olarak tanımlanmakta. Toplum ve aile içindeki bazı sorumluluklar; sevinç, coşku, üzüntü, öfke, keder, huzursuzluk ve endişe gibi duygu değişimlerin yaşamasına neden olmakta. Bu sancılı süreçler kontrol altına alınmadığında ise depresyon ortaya çıkabilmekte.
Her hastalıkta olduğu gibi depresyonun da genetik sebepleri bulunmaktadır. Ailesinde herhangi bir depresyon hikayesi bulunan insanların diğer insanlara göre bu rahatsızlığa yakalanma riski daha fazladır. Genetik sebeplerin dışında yalnızlık, ilişkilerde yaşanan problemler, ekonomik sorunlar ve çocukluk çağında yaşanan travmalar en önemli sebeplerdir. Nedenleri aynı olsa da kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla depresyon görülmektedir. Erkeklerdeki en önemli belirtileri tahammülsüzlük, yorgunluğa eşlik eden öfke, sinirlilik, şiddet ve umursamaz davranışlar, kadınlarda ise yoğun bir şekilde suçluluk, uykuda artış, iştah ve kilo artışı olarak kendini göstermektedir.
Bazı durumlarda kişi depresyonda olduğunu kabul etmek istemez. Bu durumda kişi genellikle baş, karın, eklem ağrıları, çarpıntı ve nefes darlığı gibi belirtilerle ya da cinsel bozukluk belirtileri ile sıkça destek arayışı içine girebilir ve bu süreci arkadaş ve eş desteği ile aşmaya çalışabilir. Birçok insanın hayatının bir döneminde yaşadığı depresyon, tedavi edilmediği takdirde duygusal hasarlara, hayatı tehdit eden sağlık problemlerine, hatta kişiyi intihara sürükleyebilmektedir. Bu nedenle depresyon belirtileri yaşayan kişilerin mutlaka alanında uzman bir psikolog tarafından tedavi edilmesi gerekmektedir. Çünkü uygulanan ilaç ve psikoterapi ile kalıcı bir tedavi uygulanabilir. Psikoterapide, depresyona neden olan yanlış inanışlar ve düşünce kalıpları yeniden yapılandırılarak, hastanın daha etkin bir biçimde sorunlarını yönetebilmesi sağlanabilmektedir. Depresyon tedavisinde, ilaç tedavisi ve psikoterapi kombinasyonu şeklinde bir tedavi görmek kalıcı ve sağlam bir iyileşme için çok önemlidir. Uzman doktor önerisi ve takibi ile başlanan ilaç desteği, düzenli aralıklarla ve sürekli bir takip şeklinde olmalıdır. Depresyon başlangıç, yoğunluk ve süreklilik özellikleri kişiden kişiye değiştiği için, bilinçsiz ve kontrolsüz kullanılan ilaç ve ertelenen terapi desteği, iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Sadece gözlem altında ve uzman işbirliği içinde, tedavi süreci güvenli ve etkin bir şekilde kontrol edilebilir. Süreci destekleyici psikoterapi görüşmeleriyle de, depresyondaki yanlış inanışlar ve düşünce kalıpları yeniden yapılandırılır. Ayrıca psikoterapi ile danışanın daha etkin bir biçimde sorunlarını yönetebilmeleri sağlanır.