Tüm dünyada ölüm riski oluşturan nedenler arasında üçüncü sırada yer alan inme (beyin felci), kalıcı hasar bırakmada ise başı çekiyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlhan Elmacı “İnme gibi beyin hastalıklarının en önemli sonuçlarından birisi, sağ kalabilenlerin bakım hastası olma riski taşımasıdır. Bakım hastası olunduğundan bunun getireceği ruhsal, ailevi ve ekonomik sorunlar çok daha fazla olacaktır. İnmeye karşı değiştiremediğimiz genetik faktörler olsa da, değiştirilebilir faktörler de mevcut. Bu risk faktörleri değiştirilebilir, kontrol edilebilir ya da tedavi edilebilir durumları içermektedir. Bunlara dikkat edersek inmeden büyük ölçüde korunabiliriz” diyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlhan Elmacı 29 Ekim Dünya İnme Günü kapsamında yaptığı açıklamada, inme riskine karşı 6 etkili öneriyi anlattı, önemli uyarılarda bulundu.
Yüksek tansiyon beyin damarları duvarını bozarak damar sertliğine yol açıyor. Bu durum pıhtı oluşumuna neden olup pıhtı ile damar tıkanması meydana gelebiliyor. Sonuçta beyin doku hasarı oluştuğu için felç denilen bulgular ortaya çıkıyor. Diğer yandan aşırı olarak tansiyon düşüklüğü de istenilen bir durum değil. Tansiyon düştüğünde beyinin beslenmesi yine bozulacağı için felç gibi tehlikelere açık olunuyor. Bu nedenle tansiyonun kişiye özel ihtiyaca göre ayarlanması ve dengede tutulması önemli.
Diyabet, damar duvarını bozarak damar sertliğine yol açıyor. Bu da, yüksek tansiyonda olduğu gibi pıhtı oluşumuna neden olup inmeye zemin hazırlayabiliyor. Aynı şekilde düşük şeker düzeyi beynin enerjisiz kalmasına neden olarak inme riskini artırabiliyor. Bu nedenle kan şekerini iyi bir şekilde kontrol edebilmeniz, tedavinizi aksatmamanız gerekiyor.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlhan Elmacı “Kolesterol düzeyi, üstünde en çok tartışılan konulardan biridir. Diğer risk faktörlerinin mevcut olduğu hastalarda inme riskini arttırdığını biliyoruz. Kolesterol bakımından kişinin özelliklerine uygun bir düzey tutturmaya çalışmak en iyisi olacaktır. İlaç kullanımı ihtiyacı diğer risk faktörlerinin varlığı ile çok ilişkilidir” diyor.
Yapılan çalışmalar; stresin sadece ruhsal halimizi değil, fiziğimiz ve kimyamızı da bozan bir faktör olduğunu gösteriyor. Stres uygun şiddette olduğu zaman kişiyi geliştiren ve başarılı kılan bir faktör, ancak kimileri stresi yönetebilirken kimileri tam anlamıyla strese yenik düşüyor. Stresin hayatımızı etkilememesi için stresin oluşturan durumlarla insanı mutlu eden durumların bir denge halinde olması ve stresi yönetmeyi öğrenmek gerekiyor.
Beyin damar hastalıkları bakımından son yıllarda risk faktörleri içine alınan fazla kilolar, birçok hastalığa zemin hazırlıyor ki inme de bunlardan biri. Sofradan doymadan kalkmak prensibi obeziteden korunmak için iyi bir yol olarak görülüyor. Stres kontrolü doğru yapıldığında obezite riski de azaltılabiliyor. Stres yemek yeme ihtiyacını özellikle karbonhidrat ve şeker olarak artırıyor.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlhan Elmacı “Risk faktörleri arasında en riskli olan sigaradır. Sigaranın beyin damarlarını ileri derecede harap ettiğini çok net biliyoruz. Sigaranın diğer bir önemi sadece içen kişi için değil yakın çevrede bulunanları da olumsuz etkilemesidir. Gerekirse sigarayı bırakmak için uzman desteği alın” diyor.