CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Atamızın bizlere en büyük armağanı olan laik Cumhuriyetimiz, içinden geçtiği bu zor şartları aşacak güce sahiptir… İçimizde taşıdığımız o haklı isyanı, ülkemizin içine düşürüldüğü bu vahim tabloyu umuda dönüştürebilecek, her zorluğa karşı iyiliğin ve mücadelenin eninde sonunda kazanacağına dair inancı diri tutan milyonlar çoğunluktadır…
Rejim düşmanlığının, israfın, vurdumduymazlığın içinde gününü gün edenlere karşı, halkın kaynaklarını şahsi çıkarları için hesapsızca harcayanlara karşı, biz çoğunluktayız, inancımızı ve direncimizi hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz.
Biz, kurumları ve kuralları yok edilmiş, işgale uğramış bir ülkeden yepyeni, üretken bir devlet, genç ve azimli bir millet yaratabilmiş o eşsiz liderin, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden giden milyonlar, bu zorlukları direnç göstererek aşabiliriz.
Nasıl ki 1920’lerin çok daha ağır koşullarında umutsuzluğa yer yok idiyse, bugün de o umut bizlerde hiç bitmeyecek…
Bizlere günde üç defa içi boş nutuklar atıp ertesi gün söylediklerini yutanlarla değil, Atatürk’ün Nutuk’u bizlere ışık olmaya devam edecektir…
Laik Cumhuriyetimiz bugün kurumlarına yeniden güvenerek, hukukun üstünlüğüyle, şeffaflıkla, yöneticilerin aklını başına almasıyla rahatlıkla düzlüğe çıkabilir. Nutuk’ta Atatürk’ün söylediği gibi, iktidara sahip olanların “gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde olmaları, hatta onların şahsi menfaatlerini işgalcilerin siyasi emelleriyle birleştirmeleri” bizleri engelleyemez. Millet, 95 yıl önce olduğu gibi bugün de “yokluk ve yoksulluk içinde harap ve bitkin” düştüyse, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak için zaman çoktan gelmiştir. Hepimizin buna kilitlenmesi ve dikkat etmesi gerekir.
Bölgesinde laikliğe, sosyal adalete, eşit şartlarda eğitime, hukukun üstünlüğüne, hesap verebilen bir yönetime sahip tek ülke olarak biz, gücümüzü ve kazanımlarımızı Cumhuriyet’e borçluyuz.
Bunu anlamayanlara ve anlamak isteyenlere karşı, Cumhuriyetin güzelliklerini ve faziletini anlatmalıyız.
İşte bu kazanımlar bugün açıkça tehlike altındaysa, bizi Atatürk’ün yolundan ayırmaya kalkışanlara karşı açıkça hesap sorma zamanıdır.
Susmanın kaybettirdikleri, el ele vermeden kendi başına çıkış yolu aramanın yükü hepimizin omuzlarına tüm ağırlığıyla çöktü. Artık Cumhuriyetin üzerindeki bu yükleri milletçe kaldırmanın, yeniden 1920’lerin birliğini, o eşsiz iradesini anlamanın zamanıdır.
Bir asır önce saltanatı bir ailenin elinden alıp egemenliğini milletimize armağan eden iradeye sımsıkı sarılmak, 100 yıl sonra bu egemenliğin tersine dönmesine engel olmanın vakti gelmiştir. Bu her bir vatandaşın görevidir.
Bugün, Cumhuriyetimizin 95. yılında iç ve dış ekonomik saldırılara, basiretsiz bir yönetime, askeri tehditlere, her tür terör belasına karşı dimdik durmanın ilk adımı, Atatürk’ün kurucu ilkelerine, laik ve çağdaş eğitime, sosyal adalete dayalı bir paylaşıma yeniden dönmekten geçiyor.
Her şeyin başı, amasız fakatsız Laik Cumhuriyetten yana tavır almaktan, onun kurumlarına ve iradesine sahip çıkmaktan geçiyor.
Devleti yönetenlerin çare sandığı tarikatlar, dışarıdan bulunacak borçlar ve yeni Başkanlık sistemi, ülkemize daha ilk aylarda çok büyük kayıplar verdirdi. Artık herkesin aklını başına alma, boş heveslerden dönme zamanıdır.
Dünyada görülmemiş bir hukuksuzluğun, israfın, kuralsızlığın adı olan bu Başkanlık sistemi uğruna bir kuşağımızın daha geleceğini tehlikeye atmanın maliyeti çok ağır olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Atatürk’ün ve kurucu önderlerimizin temellerini sağlam attığı kurumları sorgulamanın, bu kurumların yerine öngörüsüz ve plansız adımlar atmanın zamanı değildir. Geçmişi yok sayarak, her şeyi kendileri yapmış gibi göstermeye çalışanlar tam ihanet içindedir.
Cumhuriyetimizin bölgesine örnek olmuş bir sanayileşmeyi, kalkınma ve ekonomik modeli yerine yeni bağımlılık modelleri yaratmanın, akraba saltanatına dayalı kadrolaşmanın, kuralsızlığı kural zannetmenin bedeli, Cumhuriyeti uçuruma sürüklemektir.
Çare dış modellerde değil, içimizde hazırdır. O model, Atatürkçü dış politika, Atatürkçü ekonomi ve sosyal adalet düzeni, karma ekonomi modeli, Meclis iradesinin hakim kılındığı parlamenter sistemdir, tekrar parlamenter sisteme dönmektir.
Bu vesileyle Cumhuriyet Bayramımızı yürekten kutluyorum. Milletçe var olmamızı sağlayan, bizi birleştiren değerleri sağlam temellere dayandıran Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü başta olmak üzere tüm kurucu büyüklerimizi ve şehitlerimizi saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyorum.