Son yıllarda artan çocuk istismarı haberlerine geçtiğimiz günlerde ne yazık ki bir yenisi daha eklendi. Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Sargın’dan Denizli Deda Haber olarak çocuk istismarı hakkında bilgiler aldık.
Son yıllarda artan çocuk istismarı haberlerine geçtiğimiz günlerde ne yazık ki bir yenisi daha eklendi. Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Sargın’dan Denizli Deda Haber olarak çocuk istismarı hakkında bilgiler aldık. Sargın, “İstismar çocuğun suçu değildir! Bunu yapan psikolojik hasarlı kişilerin suçudur” vurgulamayı ihmal etmedi.
Çocuğun ve çocuk istismarının ne olduğunun tanımını yapan Sargın, “Öncelikle çocuk ne demek bunu anlatmamız daha doğru olacaktır. Yasalarımız gereği 18 yaş altı bütün bireyler çocuk olarak geçmektedir. Çocuk istismarı, çocukların sağlığını, ruhunu, fiziksel ve psikolojik olarak olumsuz etkileyen bilerek ya da bilmeyerek bir kişinin ya da yetişkinin olabilir, toplumun olabilir veya bir devlet tarafından çocuklara uygulanan davranış bütünüdür. Bu davranışların çokça çeşidi var ve ailelerin bu konuda önlem alması gerekiyor. Çocuk istismarı çeşitlerine bakacak olduğumuzda fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar, ekonomik istismar ve ihmal olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.
Sargın, Çocuk istismarı çeşitlerini;
“Fiziksel istismar, çocuğun sağlığını olumsuz etkileyen ve vücudunda iz bırakan istismar türüdür. Bunlar çocukların vücudunda iz bıraktığı gibi ruhunda da psikolojik olarak olumsuz etki bırakmakta. Bunun için aileler yardım almalı. Çocuklar üzerinde ki bu bulgulara da dikkat etmemeliler yani çocuklar üzerindeki herhangi bir istismar ve kazara arasındaki farkları bilmeleri gerekiyor.
Bu kazara ile istismar arasındaki farklar:
- Kazara olduğunda genellikle vücudumuzun kemikli bölgelerinde yani dirsekler, omuzlar ya da düştüysek, sürttüysek dizimizde, elmacık kemiklerimizde, kalçamızın kemikli olan bölgesinde daha çok ortaya çıkıyor.
- İstismar dediğimiz durumlarda ise, vücudumuzun yumuşak kısımlarında iç bacak gibi, kollarımızın iç kısımları gibi bölgelerde zedelenmeler gözüküyor. Bu zedelenmeler bir çok yara bere şeklinde birden fazlalaşan ya da sık sık ortaya çıkan ve iyileşme süreleri muhakkak farklı olan yara bereleri oluyor.
Göz lezyonları özellikle bebeklerde aileler, çocukları ağlayınca sinirlerine hakim olamayıp çocuğu sarsma şeklinde ya da başka bir şekilde davranışla retinalarını yırtabiliyorlar.
Duygusal istismarda ise, çocuğun ihtiyacı olan sevgi ilgi ya da başka bir ihtiyacı olan herhangi bir şeyin karşılanmaması durumu. Çocuk bu gibi durumlarda içine kapanma, altına kaçırma, iştahsızlık, hiç ilgi duymadığı bir şeylere karşı ilgi duyabilir.
Cinsel istismara geldiğimizde ise, genellikle saptanması en zor olan istismar türüdür. Genellikle gizlenir ve çocukta uzun süreli hasar oluşturan en önemli istismar türü diyebiliriz. Çocuk- çocuk arasında ya da yetişkin- çocuk arasında cinsel istismar türü görülebiliyor. Çocuklar kendi aralarında da cinsel istismar uygulayabiliyor. Yani cinsel eyleme eğilim şeklinde istismara uğrama durumu olabiliyor. Bu durumlarda çocuklarda gözlemlediğimiz şeyler morarmalar ya da yaşlara göre çok farklı ifade ediyor çocuklar. Çocukla birebir vakit geçirildiği zaman çocuk zaten bu durumu öfkeyi, kızgınlığı dışa vuruyor.
Ekonomik istismarda da, çocuklarımızın maddi olarak yoksunluk çektiğinden dolayı istismara uğramaktadır. Çocuk işçilerimiz bu konudan en çok muzdarip olan ve içimizi yakan bir konu. 15 yaş altı çocuk işçi, 15 yaş üstü genç çalışan olarak tanımlanmakta.
İhmal konusunda da çocukların ihtiyaçlarının karşılanmaması anlamına gelmektedir. İhmal edilen çocuklarımızı nasıl anlarız? Genellikle okuldan sık sık uzaklaşıyorsa, okula gelmiyorsa, üstü pisse, gayet zayıfsa ve ailede evde bakım yoksa, yiyecek için para kazanmaya çalışıyorsa, yollarda sokaklarda dileniyorsa, bu çocuklarımızın ihmal edildiği anlamına gelmektedir. Bu çocuklara sahip çıkılması, ailelere eğitimlerinin verilmesi gerekmektedir”
şeklinde tanımladı.
Çocukların istismara uğrama ihtimallerine karşın ailelerin tedbir olarak çocuklarına bir takım eğitim vermesi gerekliliğine dikkat çeken Sargın, “Öncelikle istismar durumu gerçekleşmeden önce ailelerin çocuklarına cinsel kimliklerine yönelik belli bir uygun eğitim vermeleri gerekmektedir. Çünkü çocuk, cinselliğin ne olduğunu bilmiyor. İstismara yönelik tehlikenin tanımını bilmiyor. Öncelikle tehlike nedir? Nerelerde olmaktadır? Çocuğa bunların anlatılması gerek. Aileler tanımadığı insanlara yaklaşmamaları gerektiğini öğretmeli” ifadelerine yer verdi.
Öncelikli olarak çocuklara özel bölgelerinin öğretilmesi gerektiğini dile getiren Sargın, “En başta çocuklara özel bölgelerini öğretmeli ve bu bölgelere dokunmamaları gerektiğini öğretmeli. Çocukların ağız, göğüs, genetial ve popo bölgesine dokunulmaması gerektiğini ailelerin öğretmesi gerekiyor. İyi dokunma ve kötü dokunmayı ailelerin çocuklarına öğretmesi gerekiyor. Kimler bana iyi dokunur? Kimler bana kötü dokunur? Ya da benim tanıdığım, güvendiğim kişiler kim? Çocuğu karşılarına alsınlar kime güvenebileceğini öğretsinler” dedi.
Sargın, çocukların istismar durumuyla karşılaştıklarında ailelerin çocuklarına ne yapmaları gerektiğini öğretmelerinin faydalı olacağını ifade etti. Sargın, “Çocuk istismar durumuyla karşılaşacağı bir anda diyelim. Çocuğa o an ne yapmaları gerektiğini öğretmeleri lazım. Öncelikle ailelerin çığlık atmasını karşılarına alıp öğretmesi lazım. Çocukların, bu tarz bir durumla karşılaştığında, çığlık aya da tması gerektiğini, sonrasında güvendiği bir yere kişilere kaçması gerektiğini ve en son muhakkak annelerine ve babalarına söylemeleri gerektiğini öğrenmeliler. Çünkü genelde istismarcılar çocuklara hoş görünen, çocukların hobilerinden zevk alan, çocukların hobileriyle ilgilenen özellikle çocukların bulundukları alanlarda çocukların karşılarına çıkmakta ve kendilerine ‘çocuk dostu’ adını koymaktalar. Bu istismarı yapan kişiler bunu sakın söyleme aramızda sır kalsın, bu bir oyun diyorlar. Böyle bir oyun yok o yüzden çocuğa bunları öğretmeleri gerekir” dedi.
Sargın, ailelerin çocuklarının istismara uğradığını fark ettikleri vakit ilk işin bu suçun bildirilmesi gerektiğini vurguladı. Sargın, “İstismar sonrasında ki durumlarda da genellikle aileler bunu gizleme eğilimindeler. Ne yaşandıysa içimizde kalsın aman kimse duymasın şeklinde bir gizleme. İstismarı yaşayan kişiyi asla anlamaya çalışmak için çabalamama şeklinde yaklaşımda bulunmaktalar. Ama bu bir suçtur! Bu suçun duyurulması gerekmektedir. Yetkili makamların bu konuda gerekli işlemleri yapmaları gerekmektedir. Bunun için önce 155 Polis’i sonrasında 183 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Destek Hattı’nı aramaları gerekmektedir ki gerekli yardımları uzmanlardan alabilsinler. Bir de Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM)’nde birden fazla birim var. Bu merkezlerden de yardım alabilirler. İstismar çocuğun suçu değildir! Bunu yapan psikolojik hasarlı kişilerin suçudur. Herkese duyurulsun, saklamayın!” dedi.