DEVA Partisi 1. Olağan Denizli İl Kongresi’ne katılan Genel Başkan Ali Babacan iktidara sert eleştiriler getirdi. Babacan, hükümette görevli olduğu yıllardaki ekonomik tablolarla bugünü kıyaslayarak vatandaşın içinde bulunduğu durumu ortaya koydu.
Babacan’ın konuşmasının ardından 303 delegenin oy kullanacağı seçime geçildi. Kurucu il başkanı Özgür Erol aday olmazken, Bekir Kırar tek aday olarak seçime girdi. Kırar oylama sonucunda DEVA Parti Denizli İl Başkanı seçildi.
Ali Babacan’ın kongredeki konuşmasından öne çıkanlar;
Ali Babacan kongrede;”Tarihiyle, travertenleriyle, bereketli ovalarıyla ülkemizin göz bebeği Pamukkale’yi muhabbetle selamlıyorum.Merkezefendi’de, alın teriyle çalışarak sanayimize güç katan emekçilerimizi selamlıyorum.Baklan’ın, Çivril’in bereketli ovalarında; Çal’ın, Bekilli’nin, Güney’in üzüm bağlarında; Toprağa değer katan çiftçilerimizi selamlıyorum.
Tavas’in ayçiçek, Kale’nin biber, Beyağaç’ın tütün, Honaz’ın kiraz,
Çardak’ın ve Bozkurt’un buğday üreticilerini selamlıyorum. Buldan’ın ve Babadağ’in dokumacılarını, Serinhisar’ın leblebi imalatçılarını selamlıyorum. Çameli’nin yemyeşil doğasını,Sarayköy’ün toprağını, Yareniyle gönlümüzde taht kuran, halk müziği üstadımız Özay Gönlüm’ün Acıpayam’ını, en içten duygularımla selamlıyorum! Efelerin efesi Denizli, merhaba!” diyerek sözlerine başladı.
Babacan konuşmasına Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi eleştirisiyle devam etti. Babacan sistem hakkında;”Bizler, ülkemizi istikrara ve refaha kavuşturma amacıyla bir yola çıktık.Biz adım attıkça, ülkemiz mutluluğa bir adım daha yaklaşıyor. DEVA Partisi’nin her bir adımı, Türkiye’yi zenginliğe yaklaştırıyor. Bizim hedefimiz net, bizim yolumuz belli. Özgür ve zengin bir Türkiye için yürüyoruz. Tüm üyelerimizle, tüm gönüllülerimizle birlikte, damla damla ülkemizin her köşesinde büyüyoruz. 3 yıl 3 ay önce ülkemizin başına kötü bir şey geldi. 3 yıl 3 ay önce uygulanmaya başlayan taraflı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Türkiye’ye her alanda zarar verdi. Bu keyfi yönetim zihniyeti, hak ve özgürlüklerimizi birer birer geriletti. Ülkemiz, ekonomiden dış politikaya, tarımdan hukuka kadar her alanda geriledi.Hani bu ucube sistemin oylanacağı günlerde Türkiye’nin uçacağı söyleniyordu ya… Türkiye bir yere uçmadı. Ama Türkiye, gençlerin ilk buldukları uçakla kaçmak istediği bir ülke oldu.“İstikrar getireceğiz” vaatleriyle sunulan bir sistem, istikrarlı bir şekilde ülkemizi yoksullaştırdı. Bu sistem ülkemizi istikrarlı bir şekilde yalnızlaştırdı, istikrarlı bir şekilde demokrasiden uzaklaştırdı. Ama biz bu sistemi tarihe gömeceğiz. Bugünün ve yarının dünyasından silip atacağız. Taraflı cumhurbaşkanlığı sistemi tarih kitaplarında kısa bir bölüm olacak. O bölümün adı ne olacak biliyor musunuz arkadaşlar?“Gerileme dönemi” olacak.Tarih kitapları, taraflı cumhurbaşkanlığı sistemini, “bir kişinin duygulari ve dürtüleriyle koskoca ülke geriledi” diye anlatacak.”
Ekonominin kötü gidişatı hakkında Babacan:”Rakamlar ortada. Kriz ortada. Her şey ortada. Koskoca türkiye ekonomisini taraflı cumhurbaşkanlığı sistemine geçerek adeta yerin dibine soktular. Ekonomiyi öylesine kötü yönettiler ki, kendilerine dolu teslim edilen kasaya rağmen, hiçbir alanda başarı sağlayamadılar. Hem kuru, hem faizi, hem de enflasyonu aynı anda arttırdılar. Geçen her dakika, her an, vatandaşın cebindeki parayı erittiler, eritiyorlar. faizi de, enflasyonu da, kuru da çift haneli rakamlara kilitlediler. Gelin, şöyle bir muhasebe yapalım: Ben ve ekibimin yönetimde olduğu, ortak aklın ve istişarenin gözetildiği dönem ile; taraflı cumhurbaşkanlığı dönemini kıyaslayalım.Biliyorsunuz, bu arkadaşınız Türkiye ekonomisini iki defa teslim aldı. İkisinde de kriz vardı. Çok şükür ikisinde de ekonomiyi ayağa kaldırdık. Şimdi gelelim şu tek kişilik sistemin muhasebesine: Büyüme hızıyla başlayalım.Bizim dönemimizde, Türkiye’nin yıllık ortalama büyüme hızı tam %7,3. Peki, taraflı cumhurbaşkanlığı döneminde kaç? %3,6. O da hissdedilmiyor bile. görüyorsunuz değil mi, esas ülke ekonomisi ne zaman şaha kalkmış, ne zaman ilerlemiş. Vatandaşımızın mutfağı ne zaman huzurla dolmuş. Bir başka veri: dolar cinsinden kişi başi milli gelire bakalım. Ben ve ekibimin, işin başında olduğumuz dönemde, kişi başı milli geliri, yıllık ortalama %12,2 artırdık.Taraflı cumhurbaşkanlığı döneminde ise milli gelir, yıllık ortalama %2,9 düştü. Bakın tekrar ediyorum; biz artırdık, onlar düşürdü. Biz bu milleti zenginleştirdik, onlar yoksullaştırdı. İşte bunun için gerileme dönemi diyorum. Görünen köy kılavuz istemez. Her şey ortada. Ama bunların ülkemize verdiği zarar, keşke bu kadarla sınırlı kalsaydı.”dedi.
Türkiye’deki geçinme sıkıntısına dikkat çeken Babancan:“ Bizim dönemimizde dolar cinsinden asgari ücret, yıllık ortalama %10,9 arttı. Taraflı cumhurbaşkanlığı döneminde o da düştü. Yıllık ortalama tam %3 düştü. Taraflı cumhurbaşkanlığı döneminde, asgari ücrette, Avrupa Birliği ülkeleri arasında son sıralara düştük. Gatta Çin’in bile gerisinde kaldık.İşçi sendikalarının açıkladığı rakamlara göre, asgari ücret açlık sınırının altında.
hani sayin erdoğan arada bir “asgari ücreti artirdik” diyor ya… Hadi buyursun yine arttırsın. Yapamazlar arkadaşlar. İşinde uzman, işini iyi yapan, dürüst kadrolar olmadıkça yapamazlar. Bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar.
Bilmedikleri için, yapamadıkları için de sadece bizim dönemin başarılarını anlatıp duruyorlar. Hani müflis tüccar eski defteri karıştırırmış derler ya, tam o hesap. Ülkeyi iflas ettirdiler, eskileri karıştırıyorlar. Koskoca ülkeyi fakirleştirdiler. Vatandaşı açlığa mahkûm ettiler, vatandaşı yardımlara muhtaç ettiler. Biz daha evvel yaptık, yine yaparız. Ülkemizi, küçük ortağın 2001’de ortağı olduğu krizden nasıl çıkardıysak, şimdi de çıkarırız. Kimsenin şüphesi, endişesi, korkusu olmasın. DEVA ekonomisi ile güçleneceğiz. DEVA ekonomisi ile zenginleşeceğiz.”diye konuştu.
Ekonomiyi düzeltme yolu hukuktur diyen Babanca:“Anlata anlata dilimizde tüy bitti. defalarca söyledim: “Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer” dedim.“Masanızın üstüne büyük puntolarla yazın ve günde 10 defa tekrarlayın: ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer” dedim. “Ben hukuksuzluk yapayım, gece yarısı kararlarıyla tek imzayla ülkeyi yöneteyim; ama ekonomi iyiye gitsin, zenginleşelim, paramız olsun.” böyle bir şey yok. Keyfi yönetirseniz, ekonomiyi dibe batırırsınız. Hukuku sağlayacaksiniz ki, güven vereceksiniz. Bugünden yarına ne yaptığınız belli olacak. Tutarlı, dürüst bir yönetim sergileyeceksiniz.” ifadelerini ardından Erdoğan’ın Amerika’daki görüşmeleri ve yaptığı mülakata eleştirilerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’daki mülakatta söylediği ‚Dava yok sözlerine Babancan:“Sayın Erdoğan davalarınız Adalet Bakanlığı kayıtlarında var. Sizin, kanunlar karşısında, Dersimli Kemal’den, İzmitli Meral’den, Mardinli Mithat’tan, Osmaniyeli Devlet’ten ne farkınız var? Bakkal Ahmet amcadan, üniversite öğrencisi Levent’ten yasalar önünde ne ayrıcalığınız var? Aynı anda hem cumhurbaşkanı, hem de parti genel başkanı olmayı çok isteyen sizdiniz. Ancak, genel başkan şapkanızı takıp, taraflı davrandığınız anda, diğer genel başkanlarla mevzuat önünde eşitlenmeniz gerekir. Adalet bunu gerektirir, hakkaniyet bunu gerektirir. Bu tablo utanç tablosudur arkadaşlar. taraflı ve partili bir cumhurbaşkanının kanunları, vatandaşlarına karşı sopa olarak kullanmasının tablosudur.”dedi.
Cumhurbaşkanına eleştirilerine devam eden Babacan:”Siyasette eleştiri olur. Ağır eleştiri de olur. Çok ağır eleştiri de olur. Daha önceki Cumhurbaşkanları eleştirilmedi mi? Onlara ağır şakalar yapılmadi mı? Sert ifadeler kullanilmadi mi? Hem de neler neler söylendi. Ne karikatürler yayınlandı. Ne yorumlar yapıldı. aAma böyle soruşturmalar görmedik. Üstelik soruşturma ve dava falan açmakla da yetinmiyorlar. Ek yaptırımlar getiriyorlar.Bakın, eğer bir öğrenciyi, cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırırlarsa, o öğrenciye yurt da vermiyorlar. Öğrenci, eğer yurtta kalırken, bu suçlamadan dolayi ceza alırsa, ilişiğini kesiyorlar. Bu nasıl bir zihniyettir ya?Kendi vatandaşına düşman hukuku uygulayan bir zihniyet olur mu? Hakaret dedikleri de en ufak eleştiri ha… 17-18 yaşında Cumhurbaşkanı’na muhalif gençler.Gençler üniversiteyi kazanmışlar, yurt bakıyorlar. Başlarını sokacak yuva arıyorlar. Ama bu zihniyet, çocuklara bile “Bana muhalifsen, sana yatacak yatak yok” diyor. Üniversite kazanmış, okul okuyacak. Vergilerimizle her birimizin parasını ödediği yurda “Giremezsin” diyor. Vatandaşlar arasında ayrımcılık yapıyor. Neymiş? Cumhurbaşkanına hakaretmiş. Olmaz arkadaşlar. Bakın, biz korkmadık. Korkmuyoruz. Korkmayacağız. Özgürlükleri doyasıya yaşamak amacıyla çıktığımız yoldan asla dönmeyeceğiz. Demokrasi ve Atılım bayrağını mutlaka yükselteceğiz. Bu ülkeye konuşma özgürlüğü, ifade özgürlüğü getireceğiz.”şeklinde konuştu.
Konuşmasında Denizli’nin sorunlarına değinen Babancan:”Denizlimizin sorunlarını görüyoruz, duyuyoruz. Denizlili çiftçimizin borçlarını ödemekte zorluklar yaşadığını biliyoruz. Kötü yönetimin, maliyetler karşısında ezilen Tavaslı ayçekirdeği üreticisini, ithalatla terbiye etmeye çalışmasını hayretle izliyoruz. Kaynakların “su” sorununu çözmek için değil, rant sahaları oluşturmak için harcandığına tanık oluyoruz. Böylesine bereketli topraklara sahip ülkemizin, tarımda ithalata bağımlı kılınmasını asla kabul etmiyoruz. Ancak bizler, sorunları sadece eleştirip geçmiyoruz. Çözümlerimizi ve eylem planlarımızı da ortaya koyuyoruz. Bildiğiniz gibi, “İlk adımı toprağa atıyoruz” diyerek tam üç ay önce, 8 Haziran günü, tarım eylem planımızı duyurmuştuk. Tarım eylem planımızda yapacaklarımızı taahhüt etmiştik. Şimdi bir de Denizlili çiftçimizin huzurunda tekrar edelim. DEVA iktidarinda;Çiftçinin borçlarını en az 2 yıl faizsiz olarak erteleyeceğiz. Mazottaki ÖTV’yi çiftçimize aynen iade edeceğiz. Gübre maliyetinin yarısını, tam yüzde 50’sini biz karşılayacağız. Çiftçimizin kullandığı elektriğe daha düşük fiyatlı ayrı bir tarife uygulayacağız. Tüm tarım desteklerini, üretimin yapılacağı dönemin başında açıklayacağız. Ödemeleri, aynı yıl içinde gerçekleştireceğiz. Sulama projelerini hızlandıracağız. Kaynakları Kanal İstanbullara değil, sulama kanallarına ayıracağız. Sulamada, kapalı sistem damlama ve yağmurlama sistemine geçişi hızlandıracağız. Böylece çiftçimizin üretimini de gelirini de en az 2-3 kat artıracağız. Arkadaşlar, biz boş konuşmuyoruz. Her şeyi takvimlendiriyoruz. Bütçelendiriyoruz.
Denizli’de de çiftçimize bunlari taahhüt ediyoruz.”dedi.
Denizli’de sanayi ve turizm sıkıntılarına da değinen Babacan:”Denizli aynı zamanda büyük bir sanayi şehri. Sektörel teşvikler nedeniyle bazı sıkıntıların yaşandığını gözlemliyoruz.Sanayi bölgeleri ile limanlar arasındakı bağlantının zayıf olmasının, maliyetleri yükselttiğini ve kârı düşürdüğünü görüyoruz. Bizler, DEVA iktidarında, teşvik ve desteklerde; net katma değer, tedarik zincirindeki rol, büyüme, karlılık performansı ve kayıtlılığa özen gösterme gibi kriterlere öncelik vereceğiz. Yenilik ve ürün geliştiren fırmalarımıza sağlanan desteklerin etkinliğini arttıracağız. Tarım ile sanayiyi entegre ederek, yüksek katma değer oluşturacağız. Sanayi bölgelerimizi, demir yollarıyla limanlara bağlayacağız. Denizli’yi, daha da fazla ihracat yapması için destekleyeceğiz. Daima üretimin yanında yer alacağız. Bizler, hep beraber el ele vererek, yapacağımız atılımla Türkiye ekonomisini ayağa kaldıracağız.Denizli ekonomisinin en önemli girdilerinden birisi de turizm. Pamukkale; bembeyaz travertenleriyle eşsiz bir doğa harikası. Hierapolis ve Laodikya tarihimizden günümüze uzanan antik kentler. Denizli’nin turizmde ne kadar önemli bir şehir olduğunun bilincindeyiz.
Turizmde yaşanan nitelikli insan kaynağı sorununu biliyoruz bunun farkındayız.Bu nedenle turizm meslek liselerine önem vereceğiz. Turizm sektöründeki paydaşlarla birlikte bu liseleri güçlendireceğiz. Bütüncül bir bakışla; termal, sağlık, kültür turizmi gibi alanlarda her türlü desteği sağlayacağız.”diyerek sözlerini noktaladı.