Geçtiğimiz yıl Adalet Bakanlığı’nın Eylül ayında yayınladığı Adalet İstatistikleri bu yıl 29 Mart 2023 tarihinde yayınlandı. Geçen bir yıllık süreçte adalet istatistiklerinde ne gibi değişiklikler olduğuna ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaşan CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Av. Gülizar Biçer Karaca adil yargılanma hakkının ihlaline vurgu yaparken Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurulardaki artışın vatandaşın adalet sistemine olan güvensizliğin yanı sıra vatandaşın hak arama bilincinin gelişmesi, adaletsizliğe boyun eğmeme kararlılığının göstergesi olarak yorumladı.
“Adil yargılanma hakkı” ve bu hakkın alt unsurlarından biri olan “makul sürede yargılanma hakkı” en önemli haklarımız arasında. Bir davanın makul sürede görülmesi toplumun yargı organlarına olan güveninin sağlanmasında da önemli bir yere sahip. Adalet istatistiklerinde bu hakkın ihlal edildiğini şöyle anlıyoruz:
Ceza yargılamasının aşamalarında Ceza Mahkemeleri’nde bir dosyanın ortalama görülme süresi 254 gün; Bölge Adliye Mahkemeleri’nde 215; Yargıtay’da görülme süresi 538 gün. Bir ceza yargılanmasının tamamlanması için aradan geçen süre 1007 gün yani yaklaşık olarak 3 yıla denk geliyor. Buna soruşturma aşamasını da dahil ettiğimizde savcılıklarca yürütülen soruşturma aşaması ortalama 383 gün sürmekte.
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurularda %363.71’lik Artış
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru dava sayısı 2015 yılında 36.339 iken 2022 yılına gelindiğinde bu sayı 168.509 olmuş. Bu; hak ihlallerinin yanısıra aynı zamanda vatandaşımızın hak arama bilincinin de arttığının, adaletsizliklere boyun eğmediğinin bir göstergesi değil de nedir?
Anayasa Mahkemesi’ne başvurulardaki artışa öncelikle hukukun üstünlüğü açısından bakmak gerektiğini belirten Gülizar Biçer Karaca, hukukun üstünlüğünü dünya genelinde ilerletmeyi amaçlayan uluslararası sivil toplum kuruluşu World Justice Project (WJP) 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi (Rule of Law Index) verilerini paylaşarak 2021’de 139 ülke arasında Türkiye’nin 117.sırada yer aldığını hatırlattı. Bu endekse göre Türkiye; Doğu Avrupa ve Orta Asya Kategorisi’nde Rusya’nın bir basamak altında yer alarak 0.42 puanla 14.sırada bulunuyor.
Gençlerin adalete dair sarsılan güvenini yeniden tesis etmek için politika üretmek gerektiğini söyleyen Gülizar Biçer Karaca “Türkiye’de istihdam gruplarının adalete olan güven oranlarında da Konda’nın raporuna göre özellikle öğrenciler sadece %20’si adelete güveniyorum demiş ve gençlerimizin adalete güvenleri yok. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden başvurulara baktığımızda da 2021 yılında değerlendirilmeyi bekleyen dosyaların %22’si Türkiye’den.” Diyerek rakamın ne kadar yüksek olduğuna dikkat çekti.
“Türkiye’de adalete erişim ve hukukun üstünlüğü yıldan yıla geriledi ve AKP hükümetinin tek adam rejimine evrilmesiyle adaletin “a”sından dahi söz edemez hale geldik. Güvensizliğin derinleştiğini ama tüm dikta uygulamalarına, baskı ve zorlamalara rağmen adalete ilişkin hak arayışının da toplumsal talep olarak eskisine oranla arttığını gözlemliyoruz.” değerlendirmesi yapan Gülizar Biçer Karaca; Mutabakat Metnine atıfta bulunarak iktidarlarında neleri planladıklarını açıkladı: “Vatandaşımız başına gelen hukuksuzluklara ve adaletsizliklere sessiz kalmayarak direniyor ve adaletli bir ülkede yaşamak için Mayıs ayının 15’ini bekliyor. Millet İttifakı olarak Memlekete de Adalete de baharı getirmeye söz verdik. Bunun için yargı bağımsızlığının tesisinin sağlanmasında anayasal ve yasal düzenlemelerle beraber yapısal bir dönüşüm gerçekleştireceğiz:
Özel yargılama usullerine ve özel yetkili mahkeme uygulamasına son verecek, Sulh Ceza Hakimliklerini kaldırarak bunların yerine Sulh Ceza Mahkemelerini kuracak; görev, yetki ve işleyişlerini hukuk devletinin gereklerine göre düzenleyeceğiz.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının diğer mahkemelerce dikkate alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların ivedilikle uygulanmasını sağlayacak tedbirler alacağız.
Hakimlerin terfilerinde, kararlarını verirken özenli davranmalarını sağlamak amacıyla, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumunu temel ölçütlerden biri olarak kabul edeceğiz.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun kapsamını ekonomik ve sosyal hakları da kapsayacak şekilde genişleteceğiz.
Bireysel başvuruya konu hak ihlalinin bir kanundan, kanun hükmünde kararnameden veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden kaynaklanması halinde Anayasa Mahkemesi’ne, ilgili normu iptal edebilme yetkisi vereceğiz.