Egeyön TV Denizli’nin, Ege’nin en önemli gündem maddelerinden Büyük Menderes’i masaya yatırdı. Büyük Menderes’te su seviyesinin en dibi gördüğü bugünlerde kendini ‘Büyük Menderes’in çocuğu’ olarak tanımlayan 10 yıl boyunca Çal Aşağıseyit muhtarlığı yapmış, 8 Asırlık Sudan Koyun Geçirme etkinliğinin öncülerinden ve İYİ Parti Çal İlçe Başkanı Cengiz Okdem durumun vahametini anlattı.
İşte Cengiz Okdem ile gerçekleştirdiğimiz röportaj;
Sizin de bildiğiniz gibi biz Menderes’in çocuklarıyız. Yıllarca ülkemiz için başka yerler de asker olarak görev yapmış olsak da yine dönüp kendi topraklarımıza geldik ve orada ikamet ediyoruz. Menderes yıllardan beri su ihtiyacımızın temelini hatta içme suyumuzu bile karşıladı. Büyük Menderes eskiden nehir konumundaydı, berrak, içilebilen, baktığınızda tabanı gözükebilen bir suyu vardı. Fakat Menderes’teki bilinçsiz kanalizasyon sistemleri, atıkların Menderes’e verilmesi sonucu, Menderes’teki canlılar ve Menderes’in konumu çok kötü bir duruma geldi.
Yağışların az olması ve doğa katliamından da kaynaklanan çeşitli sorunlarla Menderes’in su seviyesi yıldan yıla azaldı. Birkaç senedir de DSİ’nin bilinçsiz politikaları sonucu Menderes’in ilgisiz ve öksüz bırakılması sonucu maalesef Menderes şu anda can çekişiyor demekten de ileri şu an da yok oldu desek yeridir. Eskiden Menderes’te çeşitli balık türleri yaşıyordu. Menderes’te yaşayan canlıların %90’ı öldü. Bazı bölgelerinde hiç su akmıyor. Şu an da Menderes çok kötü durumda. Bugünler de havalarında ısınmasıyla birlikte kötü kokular da yayılmaya başladı. Menderes’e çeşitli bölgelerimizden 15 civarında kanalizasyon bağlantısı mevcut, bunlar da Menderes’i maalesef kötü duruma düşürdü. Su seviyemiz şu an da yok. Bazı bölümlerde hiç akmıyor, tamamen kurumuş durumda. Sayın DSİ yetkililerimizin en azından Menderes’te canlıların yaşayabileceği, hayatlarını idame ettirebileceği belli seviyede bir su salmaları gerekiyor. Bizler yetkili kurumlara gerekli başvuruları yaptık ama şu an durum maalesef çok kötü. İnşallah en kısa zamanda bu duruma bir çözüm bulunur. Menderes’e bağlı çiftçilerimiz, yaşayan vatandaşlarımız da büyük sıkıntılar yaşıyor. Bu duruma en kısa zamanda bir çözüm bulunmasını rica ediyoruz.
Ben daha önce Baklan Ovası Sulama Birliğinde başkan yardımcılığı görevinde de bulundum. Ovadaki sıkıntıları, sorunları kendimiz yıllardan beri görüyoruz, biliyoruz ama birkaç senedir sulama birliklerinin sıkıntısı arttı. DSİ’ye bağlanmak bizim sorunlarımızı büyüttü. DSİ köylünün, çiftçinin sorunlarına eğilmiyor. Sulama birliği başkanları, yöneticileri o bölgenin evlatları, o bölgenin sıkıntılarını ve sorunlarını bilen insanlar. Fakat Sulama Birlikleri’nin DSİ’ye bağlanması sonucu bir kazanç olmadı. Çiftçilerin sorunlarını DSİ yetkilileri bilmiyor. Tamamen Bakanlığın ve DSİ yetkililerinin verdiği kararla hareket ediliyor. Kesinlikle çiftçilerimizin sorunları çok büyük. Geçen sene münaveme sistemi oluşturuldu. Bunun üzerine DSİ suyumuz yettiği sürece her yere su vereceğiz, münaveme sitemini kabul etmiyoruz görüşünü bildirdi. Fakat bu görüşlere itirazlar da bir işe yaramadı. DSİ yine kendi bildiğini yaptı. Fakat burada sıkıntı çeken, zarar gören yine köylüler oldu.
Bu sene durum daha vahim. Hava şartlarından dolayı Çivril göletinin sıkıntısı daha büyük. Çünkü Afyon bölgesinde 40 civarında gölet ve baraj var. Denizli bölgesinde 9 baraj, 15 gölet var. Daha önce Işıklı’yı besleyen çaylar, nehirler, doğal kaynakların çoğu Afyon’daki yetkilileri tarafından baraja ve gölete çevrildi. Işıklı göletini besleyen kaynakların çoğu kesildi, birinci neden bu. İkinci neden de gölette ki su seviyesini tutacak alanın, dola dola su tutma seviyesi azaldı. Bu göletin en kısa zamanda temizlenip, tadilatlarının yapılıp. Baklan, Çivril ve Çal Ovalarının su sıkıntılarının çözülmesi gerekir.
Çiftçilerimiz çok büyük mağduriyet yaşayacak. Haziran’a iki gün kaldı ama ovaya daha bir damla su salınmadı. Su sıkıntısından ürünler cılız, çekirdekler çok cansız, mısırlar kurumaya başladı. Üreticilerimiz perişan. Artık Allah’tan başka sığınacak yerimiz kalmadı. Temennimiz bol yağışın olması.
8 asırdan beri devam eden sudan koyun geçirme etkinliğinin yapıldığı köyün vatandaşıyım. Köyümüzde 10 yıl muhtarlık yaptım. Aynı zamanda çoban kökenli bir ailenin evladıyım. Askerlik hizmetimi tamamladıktan sonra, köyüme hayvancılığa geri döndüm. Sırf bu kültürümüzü yaşatalım, bu geleneğimizi gelecek kuşaklara aktaralım diye büyük çabalar sarf ettim. Kendi imkanlarımla belgeseller çektim, hem ulusal hem yerel televizyonları davet ettim. Bu gelenek ve göreneğimizi böylece Türkiye ve dünya ya duyurabildik.
Büyük emekler sonucu bu etkinliği bir yerlere getirdik ama iki senedir su sıkıntısı ve pandemiden dolayı bu etkinliği yapamıyoruz. Pandemi süreci yapmak istediklerimizi engelliyor. İnşallah bu süreci atlatırsak gelecek kuşaklara aktarmak için daha fazla çalışmalar yapacağız.
Bu soru çok soruluyor. Şu an yapmamız çok zor. Birinci nedeni Menderes’te yaşanan su sıkıntısı. İkinci nedeni ise pandemi sürecinde olmamız.
Bu derneği kuran, genç iş adamı arkadaşlarıma öncelikle teşekkür ediyorum. Bizler artık yerimizi genç iş adamlarımıza devrediyoruz. Her zaman onların arkalarındayız. Elimizden geldiğince derneğin gelişimi için neler yapabilirsek destek olmaya hazırız.
RÖPORTAJ: ORAL CAN TATAR
