Kayı Pazarı Camii Minaresi Çal’ın Şapçılar Mahallesi Pazaraltı Mevkiin’de bulunmaktadır. Minarenin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.
Kayı Pazarı Camii’ne ait olan ve ayakta kalan tek bölüm olan minare temelde kare planlı inşaa edilmiştir. Silindirik gövdeye kadar taş örgülü, silindirik gövde ise tuğla ile örülmüştür.
Camii’nin ve pazar yapılarının Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kuva-yi Milliye Reisi ve Çal Belediye Başkanı olan Necip Ağa tarafından Çal’ın merkezine taşınması amacıyla yıktırıldığı bilinmektedir. 1932 senesinde de yol yapım çalışması için camiinin ve diğer yapı kalıntılarının kullanılması ile yüzeyde kalıntılara rastlamak mümkün olmamıştır.
Çal yöresi 14.yy.da Germiyan oğullarının hükümranlık sahası içinde kaldığından bu yüzyılda Kayı pazarı Kayı Türkmenlerince kurulmuş olmalıdır. Ancak bu pazarın kesin olarak ne zaman kurulduğu tespit edilememiştir.1530 tarihli Muhasebe-i Vilayeti Anadolu defterine göre Şehlu(ışıklı)nahiyesine bağlı Kayı adlı iki, Kayıcık adlı bir yerleşimin bulunduğu kayıtlarda geçmektedir. Bundan dolayı pazarın adı da Kayı Türkmenleriyle ilişkilidir. Ayrıca 16.yy.da Kütahya Livası sancak sınırları içinde önemli ölçüde Pazar sayısı arttığı Osmanlı kayıtlarında geçmektedir. Kayı Pazarı Kitabesi bulunmayan Pazar camisi de, yörede bulunan moloz, taş ve minaresinde tuğla kullanılarak pazarcıların ihtiyacını karşılamak amacıyla sonraki dönemlerde pazarcılardan toplanan bac-ı pazar vergisiyle yapılmış olmalıdır. Ancak Pazar yapıları Lale devrinde, Vezir Nevşehirli Damat İbrahim Paşanın damadı; Akdeniz kaptanı Mehmet Bey oğlu Kaymakam Mustafa Paşanın Vakfına 1720 yılında vakfedildiği vakıf belgelerinde kayıtlıdır. Yöre halkından edinilen bilgilere göre; pazarda camiden başka, yerli Rumların işlettiği bir han, fırın, kahvehane, ve dükkanların bulunduğu, yöredeki yerli ve göçer Türkmenlerin Kayı Pazarında ihtiyacını karşıladığı, Konya, Afyonkarahisar ve İzmir tarafından gelen kervanların özellikle kuru üzüm ticaretiyle uğraştıkları, bunun dışında tahıl ve peynir ticareti yaptıkları anlatılmaktadır.
Deve kervanlarının önceleri cuma günü gelerek Pazar gününe kadar burada kaldıkları, Pazar günü öğleden sonra yükünü sararak yola çıktıkları yöre insanları tarafından anlatılmaktadır. Pazarın güney tarafında bulunan Şapçılar halkı kervandaki hayvanların ot ihtiyacını karşılayarak geçimlerini sürdürdükleri, bugün Bozkurt ilçesine bağlı olan Avdan köylüleri ise ardıç ağacından imal ettikleri kömürleri Kayı pazarındaki demircilere satarak ticaret yaptıkları, bunun dışında Avdanlıların imal ettikleri ağaç senek, bardak, v.b. ev ve ziraat aletlerini Kayı pazarında sattıkları bilinmektedir. Ayrıca pazarlar nalbant, eğerci, semerci, demirci ve fırıncı ustalarının ustalıklarını gösterdiği ve mallarını sergilediği alanlardır.
Bundan da anlaşılıyor ki konar-göçer ve yerleşik hayata geçmiş Kayı Türkmenlerinin bu yörede yaygın olması Kayı Pazarının adının verilmesinde etkili olmuştur. 15.yy.dan itibaren Anadolu’da yaygınlaşmaya başlayan yöresel pazarlarda, yerli ve göçer halkın ihtiyaçlarının karşılandığı tuz, zeytinyağı, sabun, kumaşlar, ayakkabılar, at koşum takımları eğerler vb. eşyanın satıldığı, bunun yanında köylüler ellerinde bulunan fazla tarım ürünlerini, hayvan derilerini, et ve süt ürünleri gibi gıda maddelerini pazarlıyorlardı. Ayrıca tımar sahiplerinin ve hazinenin vergi olarak halktan topladıkları mal ve tarım ürünlerini, paraya dönüştürdükleri ticari merkezlerdi. Osmanlı döneminde pazarlardan elde edilen bac-ı pazar denilen satış vergisi Pazar yerinde muktesip denilen ve Pazarda asayişi sağlayan bir kişi tarafından toplanırdı. Bu kişiler bazen görevlerini iltizam olarak üstlenirler ve belli vergilerin toplanmasını sağlarlardı. Bundan başka resm-i keyl denilen Pazar vergisine de rastlanılmıştır. Osmanlı Beyliğinin gelişmesinde Pazar vergilerinin büyük etkisi olduğunu Beylikler Dönemi Osmanlı tarihçisi Aşık Paşa belirtmektedir. Bu pazarlardan yerleşim yeri içinde olanlarından çoğu günümüz de de varlığını sürdürmesine rağmen yerleşim alanlarından uzak olan, açık Türkmen pazarları 20.yy. ortalarından itibaren canlılığını kaybederek ortadan kalkmıştır. Bunun sebebi ise yaşama kültürünün farklılaşarak üretim-tüketim biçiminin değişmesiyle ilişkilidir.20.yy ortalarından itibaren gelişen teknolojinin sonucu insanlar yerleşim yerlerinden uzak pazarlara değil, pazarlar insanların ayağına gelmiştir. Bu nedenle özellikle şehirlerde semt pazarları oluşmuştur.
Kaynak: http://www.cal.gov.tr