Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Necdet Ardıç, doktorların eylemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ardıç, doktorların eylem kararının nedenlerini ve ve eylemlerin devam edip etmeyeceğini Egeyön TV’ye açıkladı.
Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Necdet Ardıç Egeyön TV’ye açıklamalarda bulundu. Ardıç, Düsseldorf’ta genç doktorların çektirdiği fotoğraf, doktor eylemleri, ek gösterge ve genç doktorlara döner sermaye ödemesi ve Denizli sağlık turizmi hakkında detaylı açıklamalarda yaptı.
Prof. Dr. Necdet Ardıç ile gerçekleştirdiğimiz röportaj şu şekilde;
Türkiye’den giden ve Düsseldorf fotoğraf çektiren doktorları görünce içiniz acıdı mı?
Çok üzüldüm. Hepsi genç, canlı ve heyecanlı doktorlar ülkemizin kaybı oldu. Ben tıp alanında öğrenci yetiştiren bir hoca olarak çok üzüldüm. Bu kadar emeğin sonunda insanların başka yere gitmek zorunda kalmaları üzücü. ‘Neden?’ diye sorarsak; geçen hafta Kars’ta kalp damar uzmanını bıçakladılar. Hangi insan bir şehre hizmet etmeye gelen genç bir doktoru bıçaklar? Böyle durumlarda valinin, sağlık müdürün sahip çıkması yeterli mi? Şehrin sahip çıkması lazım. Tüm STK’ların ayağa kalkması lazım. Yaşam kalitesi düşük bir şehre hizmet etmeye gelen insanları tehdit edip bıçaklıyorsunuz. Ondan sonra insanlar Düsseldorf’a giderler. Türkiye’deki doktorların en büyük derdi şiddete dur denilememesi ve toplumsal reaksiyonun yeterli olmamasıdır. Hükümet şiddete karşı tasarıda değişiklik yaptı. Sağlıkta şiddeti katalog suçlardan tanımladı. Bakalım uygulamacılar bu karar üzerine nasıl davranacak? Nasıl cezalandırma yapılacak? Göreceğiz. Toplumun tavrı ne olacak? Bunu merakla bekliyoruz.
Doktorlar neden eylem yapıyor? İstedikleri haklar nelerdir? Eylemler devam edecek mi?
Hekimlerimizin kurduğu sendikalar var. Haziran sonunda yine bir grev dalgası gelecek görünüyor. Grev dalgasının ana unsuru aile hekimlerinin sözleşmelerinde yaşadığı zorluklar. Vatandaşlarımız evlerine yakın aile hekimlerine gittiklerinde birebir görüşebiliyorlar. Bu sistem şöyle çalışıyor; Aile hekimleri devletle sözleşme imzalamış taşeron personel gibiler. Çalıştıkları yerin kirasını, elektriğini, suyunu, doğalgazını, çalışanların maaşını kendilerine ödenen paradan ödüyorlar. Artık bu bütçe yetersiz gelmeye başladı. İkincisi aile hekimleri ile imzalanan sözleşmeler bir tür ceza yönetmeliğine dönüşmeye başladı. Basına konuştun 30 puan, geç geldin 20 puan, hasta şikayet etti 10 puan ceza gibi. Bu cezaların ardından sözleşme yenilenmiyor ve başka yere gitmeleri isteniyor. Bu insanları daraltıyor. Ekonomik zorluklar daha da kötü. Hekimler ailelerini geçindirmekte zorlanıyorlar. Asıl sorun burada. Emekli olurlarsa işler daha da zorlaşıyor. Çok düşük emekli maaşı ve ikramiyesi alıyorlar. Doktorlar döner sermayeden ödenen paranın düzenli olarak maliyeden ödenmesini ve emekliliğe yansımasını istediler. Meclise gelen son tasarıda döner sermayeden alınan paranın bir kısmının emekliliğe sayılması durumu var. Yalnız bu haklarda kısılma var. Onun için doktorlar bunu yetersiz buluyor. Döner sermayeyi güçlendirmek istemişler ama döner sermaye hastanenin işlemlerden ürettiği bir gelir. Tüm giderler buradan ödendiği için döner sermayede yeterli pay olmayabiliyor. Devlet Hastaneleri’nde bunun merkezden tamamlanacağı ifade edilmiş. Uygulanıp uygulanmayacağını göreceğiz. Üniversitelerdeki doktorlar için ise bu geçerli değil. ‘Siz özel hasta bakın’ demişler. Bu tarz kararlar tasarlanırken sendikalar, tabip odaları ile aynı masaya oturulması gerekiyor. Ortak kararlar oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın iletişimi kopuk. Bu gerilim eylemlere yol açıyor. Biz eylemleri yaparken içimiz acıyor. Sadece sesimizi duyurmak için yapıyoruz.
Ek gösterge ve genç doktorlara döner sermayeden aktarım kararlarını nasıl değerlendirdiniz?
Bunları müjde olarak söylemek için iyi şeyler ama yeterli değil. Karar meclisten geçerse uzmanların emekli maaşlarında biraz düzenleme olacak. Genç doktorlara ödeme ise döner sermayenin kapasitesiyle ilgili bir şey. Bunun Türkiye genelinde dengelenmesi lazım. Bura ödemelerle ilgili sıkıntı döner sermayelerin performans sistemine bağlanmasıyla çıktı. Performans sisteminin getirilmesi insanları başta cazip geldi. Bu karar sağlık sistemine 2 yönlü zarar verdi. Birincisi doktorların gereğinden fazla iş yapmalarına yol açtı. Bazı arkadaşlar süreye dikkat etmeden 200 hastaya baktı. Bazı arkadaşlar 40 hastaya baktı. Böyle olunca ödeme farkları oluştu. Bu aynı zamanda bir talep patlaması yarattı. Sonuçta ödenemez miktarda paranın oluşmasına ve havuzun küçülmesine yol açtı. Bu sistemin baştan gözden geçirilmesi lazım. Herkesin sabit geliri olacak düzene geçilmesi sağlıklı olacak.
Denizli’nin sağlık turizmi açısından geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Denizli’nin sağlık turizmi üst düzeyde. PAÜ, özel hastaneler, doktor arkadaşların hizmeti çok iyi düzeyde. Devlet Hastanesi de rutin hizmete boğulmasa orada da çok kaliteli doktorlar var. PAÜ’deki öğretim üyeleri olarak hepimiz belli düzeylerde tanınan kişileriz. Bizim ne hastaya bakacak zamanımız, ne ameliyathanemiz ne de yatıracak yatağımız var. Yani şu anda kapasitemiz sağlık turizmini kaldırmaya yetmez. Burada elimizde sadece Pamukkale kalıyor. Denizli’nin Pamukkale’de sağlık turizmini oluşturabilmesi için PAÜ büyük bir yatırım yaptı. Bütün şehir şu anda özlemle bekliyor. Denizli’nin özlediği spesifik sağlık turizmi belki oradan başlayacaktır. Fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde ilişkiler ağır kurulabilirse gerçekleşebilir. Sağlık turizmi, normal turizm gibi acentalar, şirketler ağıyla oluşuyor. Denizli’nin özel hastaneleri, üniversitesi ekstra kapasite yaratabilirse uygulama yapılabilir. Şu anda bile bazı branşlar sağlık turizmini işletebiliyor. Daha büyük gelir için daha büyük kapasiteleri ihtiyaç var.
Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. F. Necdet Ardıç röportajını ‘sağlıkta şiddete hayır’ mesajı ile noktaladı.
Röportaj:Oral Can Tatar