Denizli İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Özdemir ile Gazeteci Hasan Durna özel bir röportaj gerçekleştirdi. Ege Yön Gazetesi için açıklamalarda bulunan Özdemir; Birlik olarak üyelerimizin eğitime önem veriyoruz. İlçelerde ilçe tarım müdürlükleri, halk eğitim ve birliğimizin ortaklığında ‘Sürü yöneticisi’ kursları açıyoruz. 2016 yılından bu yana 2 bin 500 yetiştiricimiz bu eğitimi aldı. Sadece geçen yıl bin 500’ e yakın küçükbaş yetiştiricisi toplamda 140 saat eğitimi alarak belge sahibi oldu. Eğitimli çobanlarımızın sayısının artması için, birlik olarak mahalle hatta ilçeler arasında ortak eğitim verebileceğimiz yerlerde sınıflar açılması için çaba sarfediyoruz. Bu eğitimi başarıyla bitirip belge almaya hak kazanan yetiştiricilerimize devletimiz 100 anaç hayvanı varsa, tarım bağ kurundan sigortası yatıyorsa yılda bir kez 5 bin TL çoban desteği veriyor. Bunların yanında elinde 5 tane 10 tane keçi ve koyunu olan yetiştiricilerimize de ulaşarak desteklemelerden faydalanmasını sağlamak için çalışıyoruz.
Birlik başkanı olarak koyun ve keçi yetiştiricisinin en büyük sıkıntısı nedir? Size en fazla gelen şikayet nedir?
Yetiştiricilerin son yıllardaki en büyük sorunlarından birinin kurt saldırıları olduğunu, il genelinde her yıl ağırlığı keçi olmak üzere 5 bin adet küçükbaş hayvanın kurt saldırılarında telef olduğunu, bu kaybın ekonomik değerinin yaklaşık 6-7 milyon olduğunu söyledi.
Denizlimizin geneline bakıldığında , yüzde 48.5’i ormanlarla kaplı. Ormanlık alanlara koyun ve keçiler giremiyor. Biz ormana yeşile karşı değiliz. Ormanların asıl bekçileri çobanlardır. Ama orman bölge müdürlüğü de dikim yaparken çobanları düşünmeli. İlimiz yüz ölçümünün yarısına yakını (%48,5) orman alanı olmuş, bunun sınırı ölçüsü nedir nereye kadar daha ağaç dikilecek. Orman bölge müdürlüğünün bilinçsiz fidan dikimleri, yerleşim yerlerinin çok yakınlarına kadar ormanların kurulmasıyla yırtıcı hayvanların yaşam alanları daralıyor. Ayrıca iğne yapraklı ve sık dikilen ormanlık araziler sadece kurtların ve domuzların yaşam alanı haline geliyor. Bizim sürülerimizde ormanlık alana yakın yerlerden geçerken yaban hayvanlarının yaşam alanlarına yaklaşıyoruz. Bu yüzdende sık sık kurt saldırısı şikayetleri alıyoruz.
Bizler kesinlikle ormana ve yeşile karşı değiliz, biz çobanlar ekmeğimizi ve rızkımızı kazandığımız yerlere neden zarar verelim, içimizden ormana ve yeşile zarar veren varsa en ağır şekilde cezalandırılsın yalnız ilimizdeki ormanlaşmaya ve özel ağaçlandırma sahası uygulamasına son verilmesini istiyoruz. Ormanlık alanlara fidan dikilecekse iğne yapraklı ağaç fidanları yerine geniş yapraklı ağaçların seyrek dikilmesini istiyoruz. Çobanlar olarak dağa çıkacağız ormancı gelemezsin diyor dağlara çıkarmıyor, ovaya inelim diyoruz tarlalarda ürünler var. Orman vasfını yitirmiş araziler otlatmaya açılsın diye yıllarca sesimizi duyurmaya çalıştık. Şimdi de karşımıza “özel ağaçlandırma sahası” diye bir çalışma çıktı. Bozuk orman arazileri şahıslara verilerek 49 yıllığına kiralanıyor. Peki bu çoban nerede koyununu keçisini otlatacak. Çobanlarımıza sahip çıkmalıyız. Onların daha çok üretmesi daha çok hayvan yetiştirmesi için imkan fırsat vermeliyiz.
Orman ile ilgili çobanlar olarak dertli olduğunuz belli peki hayvanlarınızı otlatmada başka sıkıntı var mı?
Meralarımız verimli değil. Denizli’nin verimli ovalarında sulu tarımında yaygınlaşması ile birlikte 120 çeşitden fazla bitki yetiştiriliyor. Böyle olunca koyun ve keçilerin otlayabileceği alanlar küçülüyor. Buda yetiştiricilerimizi üretimden soğutuyor. En büyük sıkıntımız bu.
Meraların ıslah edilip yetiştiriciye tahsis edilmesi için İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüze 2018 yılında dilekçemizi yazdık maalesef olumlu bir gelişme olmadı. Biz birlik yönetimi olarak meralarımızın ıslahı ve amacına uygun kullanılması için devlet ile yetiştiricilerimiz arasında köprü vazifesi görelim istiyoruz. Yetki makamında oturanlar istese Denizlimiz de güzel bir çalışma yapılabileceğini düşünüyorum.
Genç nesil zaten hayvancılık yapmak istemiyor, girdi maliyetlerindeki yukarı doğru baskı büyükbaş hayvancılık yapanları zorluyor. Coğrafya bir kaderdir, ülkemiz coğrafyası da günlük 35-40 kg. süt veren kültür ırkı inekler için uygun olmayıp, koyun ve keçi yetiştirmek için çok müsaittir. Ülkemizin kırmızı et gibi temel ihtiyacının sigortası da koyun ve keçiden geçmektedir.