Eğitim-İş Denizli okullardaki yönetim hakkında açıklamada bulundu.
İdarecilerimiz, 2014 yılında yeni çıkarılan bir yönetmelikle bir gecede görevden alındı. Yerine adaletin “a”sından uzak bir anlayışla mülakat tekniğiyle okul yöneticileri seçildi. Bu yöneticilerin bir çoğunun dört ve sekiz yıllık görev süreleri doldu. Geçtiğimiz hafta dört yılını dolduran idarecilerin bazıları kendi okullarında göreve devam ettiler, sekiz yılını dolduranlar tercih ettikleri başka okullarda yeni görevlerine başladılar.
Kesinlikle genelleme yapmıyoruz ancak itaat eden, kendi başına karar alamayan, okul içinde alacağı basit bir kararı bile bir üst amirine sormadan hareket edemeyen okul müdürleri oluştu bu süreçte.
Bu kaygan zeminden beslenen yapılar bu sistemden çok memnun kaldılar elbette. Bir okula görevlendirilecek müdür ya da müdür yardımcısı noktasında, idari basamakta olmamasına rağmen hep söz sahibi oldular. Arkadaşlarımızın sendikal tercihleri “risk” olarak görüldü ve “Senin sendikan nedeniyle müdür yardımcısı olman zor, sen bu sendikadayken senin işin olmaz” gibi cümlelerle tehdit ettiler birçok idareci adayını. Kimi arkadaşlarımız dik durdu, sendikasını değiştirmedi ve birçoğu mülakatta elendi. Kimi arkadaşlarımız da sendika değiştirdiler, çalışma ortamları kendilerine hatırlatılarak çaresiz bırakıldı ve birçoğu mülakatta başarılı (!) oldu.
Yıllardır savunduğumuz tezimizi bir kez daha söylüyoruz. Bir okulu yönetecek müdür, o okulun öğretmenlerince seçilmelidir. Yazılı sınav eksik yönleri olmasına rağmen, riski en az, bu sisteme göre daha adaletli bir sistemdir.
Bu adaletsiz sistemle, benden olsun da nasıl olursa olsun anlayışı ile gelen okul müdürlerimiz nasıl yönetilirse yönetilsin anlayışı ile okullarda karmaşa ve huzursuzluk oluşturdular. Öğretmen arkadaşlarımızı ezberci dayatmacı sınav sistemi içinde iyi-kötü öğretmen sınıfına sokmaya çalıştılar. Bazı öğretmenleri diğer öğretmenlere karşı kolladılar. Ders programları ve nöbet çizelgesi ile öğretmen üzerinde tehdit oluşturanlar, öğretmenin önüne sendika formunu koyup imzala diye dayatanlar, Okulunun resmi Whatsap guruplarında siyasi paylaşımlar yapanlar, Cumhuriyet düşmanı Kadir Mısırlıoğlundan medet umanlar, Atatürk olmasaydı da olurdu şeklinde tweet paylaşımları yapanlar bile oldu.
Bizi ve öğretmen arkadaşlarımızı üzen bir başka konu genellikle sınavla öğrenci alan bazı okul müdürlerinin öğretmenlerimizi öğrenci ve veliler ile karşı karşıya getirmeleri olmuştur. Öğrencilere mevzuat dışı anketler yaparak,
- A öğretmeninizden memnun musunuz?,
- B öğretmeniniz dersi nasıl işliyor?
- Dersinize hangi öğretmenin girmesini istersiniz? gibi sorularla öğrencileri yönlendirmişlerdir. Bu çok tehlikeli bir davranıştır. Elbette işini iyi yapmayan öğretmenler de olabilir. Ancak bunun yöntemi, mevzuatı bellidir.
Eğitimin en önemli bileşeni olan öğrencilerimize böyle bir sorumluluk yüklemek problemin başka bir tehlikeli boyutudur.
Bir okulu başarıyla yönetmek liderlik özelliklerini uygulayabilmekle olur. Bir müdür öğretmeni ile iletişim kuramıyor ve okulda öğretmen- öğrenci- veli dengesini sarsarak çalışma barışını bozuyor ise o makamda bir dakika bile durmasın. O makamlar insanlara hizmet etmeleri için verildi o yöneticilere. Öğretmenini, personelini ezsin dışlasın diye değil. Öğretmen mutlu ise verimli çalışır, üretir, okulun başarısı artar. Okullarımız, öğrencilerin gayreti, velilerin ilgisi, öğretmenin emeği ve müdürlerin yöneticilik başarıları ile kimlik kazanır ve marka değer oluşturur.
Bu süreçte, uzun süre gözlemlediğimiz, müdahil olmadığımız pansiyonlu bir okulun müdürü hakkında 2018 Aralık ayında bir inceleme başlatılmıştı. Ne acıdır ki 2019 yılı temmuz ayındayız ve bu inceleme hâlâ sonuçlanmadı. Bilirkişi raporu uzatıldı, okulda birkaç yıl içinde bu müdür ile çalışan dört müdür yardımcısı arkadaşımız okul müdürünün baskıcı ve usulsüz yönetim anlayışı karşısında görevini bırakmak zorunda kaldı ve ayrıldılar. Ancak bu okulda pansiyondan sorumlu olarak çalışan müdür yardımcısı arkadaşımız bu usulsüzlükler ve baskıcı yönetim anlayışı konusunda susmadı ve durumu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne taşıdı. İnceleme süreci uzayıp sonuçlanmayınca bizim de desteğimizle konu savcılığa da taşınmış durumda. Şu anda savcılık boyutunda inceleme devam ediyor.
Hiçbir okulumuzda hiç kimsenin bir ayrıcalığı olmamalı. Bir anne ya da babanın evlatları arasında ayrımcılık yapması ne kadar yanlışsa yöneticilerimizin de okullar arasında ayrımcılık yapmaması gerekir. Hiç kimse usulsüz yönetim anlayışını ve siyasal süreci kendine kalkan etmemeli. Bu okul müdürü hakkında devam eden incelemenin, soruşturmaların bir an önce sonuçlanmasını bekliyoruz.
Okullarımızın keyfi yönetimleri o okulu zarara uğratıyor. İster ilkokul, ortaokul olsun isterse İmam Hatip ya da Anadolu Lisesi, Fen Lisesi olsun. Türü ne olursa olsun bu okullar bu ülkeye, çocuklarımıza hizmet ediyor. Okullarımızın adaletli bir şekilde yönetilmesini istiyoruz.
Denizli’yi köy köy okul okul geziyor, karış karış dolaşıyoruz. Gerçekten işini yapmaya çalışan, öğretmenine destek olup ekip ruhunu geliştiren okul yöneticilerimiz de var. Öğretmenleriyle birlikte ulusal düzeyde ses getiren çalışmalara imza atan, okulunu bir noktadan daha iyi yerlere getiren müdürlerimiz de var. Sendikası ne olursa olsun bu arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyoruz. Biz onlar gibi okul yöneticileri görmek istiyoruz. Bu arkadaşlarımıza desteğimiz her zaman sürecektir.