Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu ekonomik belirsizliklerin tavan yaptığını belirterek bir açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi;
Yaşanan son ekonomik gelişmeler, takip edilmesi zor bir hal almıştır. Ekonomik dalgalanmalar ve kurda yaşanan hızlı yükseliş, imalat sektörünü her geçen gün biraz daha zorlamaktadır. İmalat sektörümüz, gerek hammadde ve ara malı konusunda gerekse en büyük maliyet kalemlerimizden biri olan enerji konusunda dışa bağımlıdır ki global ticaretin bugün geldiği noktada bu oldukça normal bir durumdur. Ancak son zamanlarda Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı, parçası olduğumuz global ticarette bizleri zor duruma sokmaktadır. Kurda yaşanan dalgalanmalar nedeniyle girdi maliyetlerimizi öngöremiyor ve bu nedenle müşterilerimize fiyat veremiyoruz. Üretimde kullandığımız malları, müşterimize sattığımız fiyat üzerinden tekrar yerine koyup koyamayacağımızı bilemiyoruz. Bu bilinmezlik tüm tedarik zincirini de etkiliyor ve üretimin sürdürülebilirliği gittikçe zor bir hale geliyor.
Biz sanayiciler gerek iç ticaretteki gerekse global ticaretteki yerimizi kaybetmemek ve ayakta kalabilmek için sürekli yatırım yapmak zorunda olan bir kesimiz. Bankalar tarafından özel sektöre uygulanan faiz oranları, kredilerin yatırıma dönmesini engelleyecek kadar yüksek seyretmektedir. İhracatçının en büyük destekçilerinden Eximbank’ın kredilerine erişim dahi zorlaşmış ve hatta bazı koşullarda imkansızlaşmıştır.
Emek yoğun sektörlerin yer aldığı Denizli’de asgari ücret zammı heyecanla beklenmiş ve yapılan açıklama ilk etapta işveren maliyetlerinin bir nebze de olsa düşürüleceği haberini içerdiği için yüreklere su serpmiştir. Ancak meclise sunulan taslak göstermektedir ki işveren maliyetini düşürecek vergisel muafiyetler sadece asgari ücretliler için uygulanmıştır. Daha önce defalarca dile getirdiğimiz üzere, işverenin üzerindeki çalışan maliyeti ülkemizde diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksektir. Tüm vergiler, çalışana sağlanan yan haklar ve kıdem tazminatı yükü birlikte düşünüldüğünde, işverenin cebinden çıkan tutarın sadece yarısı çalışanın cebine girmektedir ki enflasyonist bir ekonomik ortamda bu durum işveren ve çalışanı sürekli karşı karşıya getirerek işyeri barışını zedelemektedir. Ayrıca vergi muafiyetlerinin tüm çalışanlara uygulanmaması hem eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edecek hem de dengesiz bordrolar nedeniyle işyerlerinde kaosa neden olacaktır.
Artan ve artmaya devam eden maliyetler, dalgalı kur, finansmana erişimde zorluklar ve artan vergisel yükümlülükler nedeniyle bizler sanayici olarak önümüzü görmekte zorlanıyoruz. Üretime devam edebilmek ve ülke ekonomisine olan katkımızı sürdürmek için hükümetimizden öngörülebilirlik içeren bir ekonomi politikası ve asgari ücrete tanınması düşünülen muafiyetlerin tüm ücretli çalışanlar için uygulanabileceği bir kanun tasarısı beklediğimizi belirtiriz.