Denizli’de taş plak ve kaset biriktirmek için açtığı iş yerlerini kafeye çeviren ortaklar, 8 binin üzerinde taş plak ile nostalji meraklılarını adeta geçmişe götürüyor. Bu kafede çay ve kahveler gramofon ve plaklarla çalınan müzikler eşliğinde içiliyor.
İsmail Alparslan Ece, Türkiye ve Belçika’daki üniversite eğitiminin ardından Türkiye’ye gelerek ticarete atıldı. 29 yaşındaki Ece, Denizli’de açtığı ‘Analog Plak’ isimli kafe ile koleksiyonunu ve nostaljik ürünleri müşterilerinin beğenisine sundu. Kafesinde içecek ve yiyecekler ile birlikte nostalji meraklıları için plak ve kasette satan Ece, adeta kafesinde antika ürünlerin de satışını yapıyor. Eskileri yaşatmak ev eskilere olan değeri göstermek için kafesini bu şekilde tasarladığını ifade eden Ece, “Eskilere yönelik şeyler yapıyoruz. Mesela plak satıyoruz, pikap (müzik çalar) satıyoruz, plaklar hakkında aksesuarlar satıyoruz. Bunun yanında burası bir kafe aslında, insanlar istediği zaman buraya gelebilirler. Mesela şunu yapıyorlar insanlar, geliyorlar, kahvelerini ya da çaylarını istiyorlar bizden, biz de onlara en istediği şarkıyı plaktan çalıyoruz. Aslında konseptimiz bu şekilde. Eskileri yaşatmak istedik, biz aslında 90 kuşağıyız, seksenler daha iyi bilir bunu, eskiyi yaşayanlar daha iyi bilir. Eskiden her şey emek usulü üzerineydi, biz emeği tekrardan insanlara hatırlatmak için burayı kurduk aslında. Cansu’nun da benim de kendi işlerimiz var, kendi işlerimizi bırakıp bu işi yapmaya başladık” dedi.
Selda Bağcan gibi bir çok sanatçının ilk plaklarının olduğunu söyleyen Ece, elinde 8 binin üzerinde çok sayıda sanatçıya ait plak bulunduğunu kaydederek şunları söyledi:“Plaklar olarak yaklaşık 8 binin biraz üzerinde plağımız var ama en kıymetli plaklarımızdan bir tanesi de bu plaktır. Selda Bağcan’ın ilk long plağı. Aslında çok fazla hikayesi var, her konserinde Selda Abla, bahseder plağından. Der ki, ‘Bu benim ilk long plağımdı, şöyleydi, bunu yaparken şey çektim.’ En son açık hava konserinde annem de en önde oturuyordu. Dedi ki ‘Bu benim ilk kayıtımdı.’ Sahneye verdiler bu plağın görüntüsünü, benim de yanımdaydı plak. ‘Anne hemen kaldır plağı’ dedim. Kaldırdık, hatta oradan kalan bir imzamız da var. Şuanda ki değeri yaklaşık 3 bin civarı. Temiz kopyaları çok zor bulunuyor zaten. Herkesle konuşmak için, eskiyi konuşmak için, kitap hakkında bir şeyler paylaşmak için, plaklar hakkında bir şeyler paylaşmak için, dahası emeği hatırlamak için hepinizi bekliyoruz.”
İşletme ortaklarından Cansu Atik ise Denizli’de ender bulunan mekanlardan birisini işlettiklerini vurgulayarak, mekandan içeri adım atılır atılmaz adeta başka bir dünyaya girildiğini dile getirdi. Atik, “Burada çok güzel şeyler var, çok güzel plaklar var, eski eşyalar var, çok güzel dekorasyon yaptığımız küçük küçük objeler var. Üç çeşit plak var, yetmiş sekizlik, otuz üçlük ve kırk beşlik paklar. Yetmiş sekizlik plaklar bilindiği gibi taş plaklar, sadece gramofonlarda çalınan plaklar. Otuzüçlük ve kırk beşlik plaklarda pikaplarda çalınıyor. Burası insanların hem kahve içebileceği hem birlikte gelip sohbet edebileceği, istediği müziği plaktan dinleyebileceği bir yer. ‘Ne içerisiniz?’ sorusundan sonra ‘Ne dinlemek istersiniz?’ sorusunun sorulduğu bir yer. İnsanlara verdiğimiz değeri, daha geçmişe verdiğimiz değeri, plaklara verdiğimiz değeri, müziğe verdiğimiz değeri göstermek için var burası” dedi.
Kafeyi önce ellerinde bulunan ve hobi amaçlı biriktirdikleri plakların sayısını daha fazla arttırmak için açtıklarını ancak sonrasında işin büyüdüğünden bahseden Atik, “Burayı İsmail Alparslan Ece ile birlikte açtık. Daha öncesinde ikimizin de bambaşka işleri varken plak dinlemeye başladık, kendimiz için bir şeyler yapmaya karar verdiğimizde plak dinlemeye başladık. Daha sonrasında kaset dinlemeye başladık ve ‘Neden kendimiz için daha fazla şey yapmıyoruz. Bu hobiyi daha çok geliştirmiyoruz?’ dedik. Burayı ilk açmamızdaki amaç aslında elimizde olan plakları geliştirmekti, koleksiyonumuzu büyütmekti ve dükkanı açarken 100 plağımız varken şimdi 8 binin üzerinde plağımız var. Annenizin, babaannenizin ya da anneannenizin kullandığı dikiş makinelerinden, daha öncesinde dokuma yapılan kirkitlerden, dokuma tahtalarından, kahve değirmenlerinden, lambalardan, hesap makinelerinden daha neler neler. Bunları görmek için buraya gelmeniz ve hepsini tek tek incelemeniz gerekiyor” diye konuştu.
Kafeye gelen müşteriler görünümü ve çalınan müzikler ile adeta geçmişe bir yolculuk yapıyor.