CHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, aile olmadığı için hak mağduru olduğunu iddia eden vatandaşların talebini dinledi, İskan Kanunu’nda değişiklik içeren yasa teklifini TBMM’ye sundu.
Geçtiğimiz günlerde Hasankeyf’in sular altında kalmaması için yerinde inceleme ziyareti gerçekleştiren ve Hasankeyf’in sular altında kalmaması için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO’ya başvuru yapılması çağrısını yaygınlaştıran CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, “madem 8 Ekim’de Hasankeyf boşaltılacak o zaman burası boşaltıldığında tek başına yaşayan kadın ve erkekler nerede kalacak ne yapacak? cevap istiyoruz” diyen vatandaşların sesi oldu.
Hasankeyf’te CHP heyetiyle birlikte yaptığı ziyarette, bölgede yaşayan ve hak mağduru olduklarını ifade eden vatandaşları dinleyen CHP Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, “iskan kanununa göre aile şartını taşımadığı için 8 Ekim’de boşaltılacak Hasankeyf’te yaşayan sakinlerinin mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor. İskan Kanunu’nu incelediğimizde “yerleri kamulaştırılanların iskanında ailenin yanı sıra ‘hane halkı’ kavramının esas alınarak yeniden yerleştirmelerde vatandaşlarımızın hak kaybı yaşamasının önüne geçilmesinin gerekli olduğunu gördük. Yasaya eklenen madde ile yerleri kamulaştıranların iskanında reşit olup evli olmayan ve aile ile birlikte yaşamayan Türk vatandaşlarının hak kaybına uğramaması ve eski yerleşim bölgelerinde sahip oldukları taşınmazlardan dolayı yeni yerleşim bölgesinde de ev ya da işyeri sahip olabilmeleri sağlanabilecektir.” Dedi.
İşte bekarların merakla beklediği Kanun teklifinin gerekçesi:
19/06/2019 sayılı ve 5443 sayılı İskan Kanuna göre yerleri kamulaştırılanların iskanında aile baz olarak alınmaktadır. Söz konusu kanuna göre karı ile koca, evlenmemiş çocuklar, ana ve baba ile veya bunlardan sağ olanı ile birlikte, evli çocuklar, evli torunlar ile çocuksuz erkek ve kadın dullar başlı başına, anasız ve babasız kardeş çocuklar birlikte ve eşit hisselerle, bir aile olarak kabul edilmekte ve bir bütün olarak iskan edilmektedir.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de hayata geçirilen, baraj, havaalanı, otoyol, büyük endüstri tesisleri vb. projeler birçok insanı yıllardır yaşadıkları ve geçimlerini sağladıkları yerleri terk ederek başka bir yerde hayatlarını sürdürmek durumunda bırakmıştır. Yeniden yerleşmek zorunda kalan insanlar bu eylem sürecinde sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Ülkemizde yeniden yerleştirme projelerinde vatandaşlarımızın en çok sorun yaşadığı konu; iskan politikasında ailenin bir bütün olarak ele alınmasıdır. Reşit olup evli olmayan ve ailesi ile birlikte yaşamayan vatandaşlarımız yeniden yerleştirme projelerinde konut ve iş yeri hakkına sahip olamamaktadır. Son zamanlarda daha çok Batman İlinin Hasankeyf İlçesinde yapılmakta olan Ilısu Barajı ile gündeme gelen bu konudan yıllardır emek verip konut ve ya iş yeri sahip olan fakat evli olmayan vatandaşlarımızın mağduriyeti söz konusudur. Kamulaştırma nedeniyle yerinden edilmek zorunda bırakılan vatandaşlar aile vasfını taşımadıkları gerekçesiyle bir kez daha mağdur edilmektedir. Mülkiyet hakkı anayasamız ile güvence altına alınan bir haktır. Mülkiyet hakkı kanunla sınırlandırılabilir olsa bile, yerinden edilen vatandaşların eski yerleşim yerlerinde sahip oldukları taşınmazların yeni yerleşim bölgelerinde de karşılığını bulmak zorundadır.
Değişen ve dönüşen dünya koşullarında kan bağı ile bağlı olan insanların aynı konutu paylaşmaları hem zorlaşmakta hem de tercih edilmemektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2018 yılı ‘İstatistiklerle Aile’ raporuna göre Türkiye’de kalabalık aileler azalmış ve tek başına yaşayanların sayısı artmıştır. Rapora göre 2000 yılında 15 milyon 70 bin 93 olan hane halkı sayısı 2018’de 23 milyon 221 bin 218’e çıkmıştır. Bir hane halkı 18 yıl önce ortalama 4,50 kişiden oluşurken bu sayı geçen yıl 3,4 kişi oldu.2018’deki toplam hane halkı sayısının 3 milyon 730 bin 505’ini tek kişilik haneler oluşturmuştur. Yüzde olarak incelendiğinde tek kişilik hane halklarının toplama oranı 2006’da yüzde 6,1 iken, bu oran 2018’de yüzde 16,1 olmuştur. TÜİK, “hane halkı” kavramını “Aralarında akrabalık bağı bulunsun ya da bulunmasın aynı konutta yaşayan, gelir-gider bölüşümü yapan, bir veya birden fazla kişiden oluşan topluluk” şeklinde açıklamaktadır.
Yapılan araştırmalar tek başına yaşayanların sayısının arttığını göstermektedir. Dolayısıyla İskan Kanunu gibi önemli bir alanda uygulanan kanunda, yerleri kamulaştırılanların iskanında ailenin baz alınması günümüz koşullarında ihtiyaçları karşılamakta eksik kalmaktadır. Yeniden yerleşim programlarının amacı, kalkınma projeleri ya da programlarından kendi istekleri dışında etkilenen nüfusun, başka bir mekan ve sosyo-ekonomik ilişkiler içine taşınmasıyla ortaya çıkacak olan bu yer değişiminin kişiler ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirmek ve düzeltmek, kişilerin yeniden üretken ve kendine yetecek şekilde organize olmalarını sağlamaktadır. Bu bağlamda özellikle evli olmayan vatandaşlarımızın yeniden yerleşimlerinde hak kaybına uğramalarının önüne geçilmesi gerekmektedir.
Verilen kanun teklifi ile yerleri kamulaştırılanların iskanında ailenin yanı sıra ‘hane halkı’ kavramının esas alınarak yeniden yerleştirmelerde vatandaşların hak kaybı yaşamasının önüne geçilmesi amaçlandı.