Denizli Barosu YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada kararın Anayasa’ya aykırılığı vurgulandı. Ayrıca Türkiye’de 49 Baro Başkanlığı seçim yenilenme kararı hakkında ortak bildiri yayımladı.,
YSK, AK Parti’nin itirazı üzerine İstanbul’daki Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin yenilenmesine, 4’e karşı 7 ile yani oy çokluğuyla karar verdi. İstanbullu 23 Haziran’da yeniden sandık başına gidecek ve sadece İBB Başkanlığı için oy kullanacak. Denizli Barosu bugün gerçekleştirilen basın açıklamasında kararın anayasaya aykırı olduğunu vurguladı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler kapsamındaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ile yenilenmesine karar vermiştir. 36 gün boyunca sonuçlandırılamayan bu süreç, hiçbir akla, mantığa ve vicdana sığmadığı gibi hiçbir hukuki temele de dayanmamaktadır. YSK’nın kendi içtihatlarında kabul ettiği ilkelere, emsal nitelikteki diğer kararlarına ve en önemlisi Anayasaya aykırıdır.
31 mart 2019 akşamından itibaren yaşananlar ülkemizde bir dönüm noktasıdır bu nedenle de demokrasimiz tarihinin geri dönüşü olmayan bir yoluna girmiştir. YSK’ nın bu kararı, adil ve demokratik seçimlere olan inancı, hukuk güvenliğini yerle bir etmekle kalmamış, seçmenlerin ve seçimle gelenlerin demokratik haklarını da gasp etmiştir. Türkiye, ekonomisini toparlamak, işsizliğine çözüm bulmak, üretimini çoğaltmak gibi dev boyutlara ulaşmış sorunlarını çözmek zorunda iken yeniden bir seçim sürecine sokulmuştur. Bu şartlar altında gidilecek bir seçim de ekonomik ve demokratik kaygıları arttırmaktır.
Denizli Barosu üyeleri olarak bizler, Avukatlık Kanunu’nun bizlere verdiği yetki ile bugüne kadar hangi siyasi düşünceden, hangi mezhepten, hangi dinden ve hangi etnik kökenden olursa olsun yurttaşlarımızın hukuk güvenliğini her şeyin üzerinde tutmaya, insan haklarını savunmaya, demokratik değerlerini korumaya gayret ettik; hak, hukuk ve adaleti ayakta tutmak için çabaladık; üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunduk ve bunlarla bağdaşmayan her şeyin de karşısında durduk, durmaya da devam edeceğiz…
Bizler; egemenliğimize, seçme ve seçilme özgürlüğümüze, insan haklarına sahip çıkmak için mücadele etmeyi Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendik. O’nun gösterdiği yolda hak ve özgürlüklerin savunucusu olarak yürümeyi de sürdüreceğiz.
Cumhuriyetin kazanımlarının, hukuk devletinin ve geleceğinin farkında olan büyük Türk Milleti, kendi iradesine yapılan bu müdahaleyi unutmayacaktır. Çünkü “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.” Bu müdahale, millet iradesine ülkemizin demokrasisine ve toplumsal barışına telafisi mümkün olmayacak zararlar verecektir. YSK’nın şeklen kesin olan, halka hesap verme kaygısı taşımayan, subjektif yorum ile şekillenen kararının halk nezdinde hiçbir meşruiyeti yoktur. YSK vermiş olduğu son karar ile daha önce yapmış olduğu seçimlerin de güvenilirliğini sarsmıştır. Tarih bu görüşümüzü haklı çıkaracaktır.
Tüm hukuksuzluklara rağmen halkımızı hukuk ve demokrasiden ayrılmadan, hukuka aykırı hiçbir eylem ve söylem geliştirmeden, aynı inançla demokratik haklarına sahip çıkmaya ve 23.06.2019 tarihli seçimlerde oy kullanmaya davet ediyoruz. Denizli Barosu, İstanbullu yurttaşlarımızı yalnız bırakmayacağı gibi İstanbul Barosu nezdinde yapılacak her türlü demokrasi ve hukuk mücadelesinin de yanında olacaktır. HEP BİRLİKTE, EL ELE, OMUZ OMUZA BU HUKUKSUZLUĞUN ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ. CUMHURİYETİMİZE VE DEMOKRASİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ. ÇÜNKÜ HUKUK VE ADALET TEMELLİ BİR DEMOKRASİYE HERKESİN İHTİYACI VARDIR. “MİLLETİN İSTİKLALİNİ, YİNE MİLLETİN AZİM VE KARARLILIĞI KURTARACAKTIR.”
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
49 Baro Başkanlığı tarafından yayımlanan açıklama ise şu şekilde;
YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinin İPTALİNE ilişkin 06.05.2019 tarihli kararı nedeniyle kamuoyuyla aşağıdaki açıklamayı paylaşma zorunluluğu duyduk.
YSK’nın kısa kararından ve kamuoyuna yansıyan bilgilerden seçimin; usulüne aykırı oluşturulan seçim kurulları nedeniyle iptal edildiği anlaşılmaktadır.
YSK’nın sandık kurullarının oluşumuna ilişkin 135 sayılı Genelgesinin 4. Maddesinde 298 Sayılı Yasanin 23. maddesine atıfta bulunmak suretiyle; “…İlçe seçim kurulu başkanı, sandık kurulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini belirlemek için önce, 22’nci maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirilen listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler. Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksiklikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimseler arasından tamamlanır.” denmektedir.
Yani seçim kurullarının oluşumunda seçime katılan siyasi partilerin hiçbir müdahalesi yoktur. Kaldı ki, YSK benzer şekilde Bursa Mustafa Kemal Paşa İlçesi seçimleri için; seçim kurullarının 02.03.2019 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle, sandık kurullarının usulüne uygun olmadan oluşturulduğuna ilişkin tam kanunsuzluk iddiasının REDDİNE karar vermişken, bir başka seçimin bu gerekçe ile İPTALİNİ HUKUKİ VE VİCDANİ olarak kabul etmek mümkün değildir.
Bu kararla; ülkemizin uzun ve sıkıntılı demokrasi tarihinde edinilen tecrübeler, yasal düzenlemeler ve seçim kurullarının uygulamaları ile oluşan yerleşik içtihatlar, teamüller ve ilke kararları yok sayılmıştır. Halbuki bunların tamamı seçimlerin sağlıklı işlemesi, millet/seçmen iradesinin şaibesiz bir şekilde sandığa yansıması içindir. Ancak YSK kararı ile tüm bu birikim bir yana atılınca, artık seçmenin seçim sonuçlarına ilişkin kuşku ve endişeleri artacağı gibi sandık kurulu başkan ve üyeleri de potansiyel suçlu gibi görülecektir.
Demokrasi, öncelikle halkın iradesi ile şekillenen seçim sonuçlarına saygı duymakla mümkündür. YSK şeklin ikincil sayılması gerektiğini, esas olanın seçmenin iradesi olduğunu bir çok kararında olduğu gibi “mühürsüz oyların geçerliliğine ilişkin karar”ı ile de göstermiştir.
Hal böyleyken; demokrasi birikimimizi, kültürümüzü ve yıllar içinde oluşan tüm içtihatları yok sayarak alınan bu karar, demokrasi ve hukuk tarihimizde maalesef KARA BİR LEKE olarak yerini alacaktır.
İlkesel bazda yaptigimiz bu aciklama ile amacımız; hukuksuzluğu kabul eden anlayışa karşı temelini hukuk ve adaletten alan demokrasiye sahip çıkmak ve onu savunmaktır. Bu sürecin İstanbul ve Ülke genelinde sağduyuyla ve demokratik kurallara uygun bir şekilde sonuçlanmasını diliyor, kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz.