Cumhuriyet Halk Partisi grup toplantısı bugün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu taşeron işçileri için yaptığı konuşmada TÜRKİŞ, HAKİŞ ve DİSK’in yayımladığı taşeron işçi bilgirgesine değindi.Taşeron işçiliğin 21.yy’da modern kölelik sistemi anlamına gelmektedir cümlesinin altını çizdi.
Kemal Kılıçdaroğlu parti grup toplantısında gerçekleştirdiği toplantısında taşeron işçi düzenlemesi hakkında konuşarak başladı. CHP lideri Kılıçdaroğlu;” Buradan bütün taşeron işçi kardeşlerime sesleniyorum. Sizin davanıza, kadro alıncaya kadar sahip çıkacağız, kimse sahip çıkmasa da biz sahip çıkacağız. Kurultayımızı bu gerekçe ile yaptık. TÜRKİŞ Genel Başkanı, HAKİŞ’in genel sekreteri ve DİSK kurultaya katıldı ve güzel konuşmalar yaptılar. Taşeron işçilere bizimle birlikte sahip çıktılar. Yaptığımız kurultay sonrası bir bildirge yayımladık. Bu üç sendikanında bu bildirgenin altında imzaları var.”dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu yayımladıkları bildirge hakkında bilgi verdi. Kılıçdaroğlu;” Bu bildirgede taşeron işçiliğin 21.yy’da modern kölelik sistemi anlamına gelmektedir. Taşeron işçilik sistemi çalışma yaşamını kuralsızlaştırmaktadır diyor bildirgede. Tıpkı bugün Türkiye Cumhuriyeti gibi, hiç bir kuralı yok. Bütün yetkiler bir kişide, taşeronda da böyle. İsterse taşeron bütün işçileri bir anda işsiz bırakabilir, tıpkı yukardaki gibi. Bu sistem siyasal sistemle örtüşüyor. Bildirgede taşeron işçiler işin en ağırını yapmakta, ücretin en hafifini almaktadır diyorlar. Doğru en ağır işi yapıyorlar, asgari ücretin üzerine çıkamıyorlar. Bir gerçekte asgari ücret ödeniyor, sonra taşeron tarafından o ücretin bir kısmı onlardan tahsil ediliyor. Taşeron işçilik sistemi, iş cinayetlerini arttırmaktadır deniyor, doğru. İş kazasında ölen işçilerin büyük çoğunluğu taşeron işçilerdir. Bunların hepsini 3 sendikanın ortaklaşa imzaladıkları metinden okuyorum. Kılıçdaroğlu son taşeron işçi kadro alana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz”dedi.
Kılıçdaroğlu;” Taşeron işçilere kadro verilirken kişinin kimliğine, yaşam tarzına, inanışına, siyasi görüşüne bakılarak kadro verilmeyecek. Kim olursa olsun taşeron işçiyse kadro almayı hak ediyor demektir. Biz bunların dile getirince, bizde taşerona kadro vereceğiz dediler. Ee verin biz bundan memnun oluruz. Çalışma yapıyorlarmış, kadro nasıl vereceğiz diye. Çok basit açarsın telefonu sendika genel başkanlarına ben bunlara kadro vermek istiyorum ne dersiniz dersin. Onlar sana 10 saniyede anlatırlar. Ama oyalıyorlar, kandırıyorlar, acaba biz nasıl uyuturuz diye. Bir arayışın içindeler! Buradan taşeron işçi kardeşlerime seslenmek isterim. Bir taraftan size kadro vereceğiz diye çalışma yapıyorlar, öbür taraftan kamu kurumlarına genelge gönderiyorlar. Taşeron işçi sözleşmesini 3 yıllık yapın diye. Bu da sizi aldatıyorlar demektir. Herkes onları kandırıyor, onlarda sizi kandırmaya çalışıyor.”dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında asgari ücretlere yapılacak olan zamma da değindi. Kılıçdaroğlu;” Asgari ücretler 2 bin lira olmalı dedim. Hatırlar mısınız, asgari ücret net bin beşyüz lira olsun dediğimde kıyameti koparmışlardı. Ne demek işçiye bu para verilir mi demişlerdi. Bizim bütün belediyelerde asgari ücret bin beşyüz liradır, şimdi de 2 bin lira olsun diyoruz. Nasıl olacak asgari ücretten vergiyi almadığında, otomatikman 2 bin lira yapıyor. 2 bin lira yüksek diyenlere, hangi makamda olursa olsun, şu teklifi yapıyorum. Ona bir ay bin dörtyüz lira geçin diyorum. Eğer geçinemezse 2 bin lira verecek. 15 yılda bir avuç kişi yurt dışındaki faiz lobilerine, 145 milyar dolar para buldular. Asgari ücretliye gelince fazla diyorlar. İçerde de bir grup faiz lobisine de 625 milyar lira para ödediler, onlara para buluyorlar. Biz faiz lobisinden, ranttan alacağız asgari ücretliye vereceğiz”dedi.
Geçenlerde birisi gerçekten de göçmenler için çok ağır ifadeler kullandı. Yine yandaş bir televizyon kanalında ağır bir ifade kullandı. Bütün göçmenleri derinden yaraladı bu. Bir bildiri yayınladılar. Ben buradan ister Türkiye’de olsun, ister Bosna’da olsun Arnavutluk’ta olsun Yunanistan’da olsun Bulgaristan’da olsun. Bütün göçmen kardeşlerime ve oradaki bütün soydaşlarımıza buradan CHP grubundan selam, sevgi ve dostluklarımızı gönderiyoruz. “Sizin yanınızdayız” diyoruz sonuna kadar. Ve onlara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle seslenmek istiyorum. 17 Ocak 1931’de “Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani “Düşmanla sonuna kadar dövüşenler”, çekilen ordunun ricat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. Muhacirler kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır” diyor. Buradan o kardeşlerime CHP grubundan dostluğumuzu gönderiyoruz.
Sayın Binali Yıldırım gazetecilerin sorusu üzerine “Buradan davet ediyorum her türlü soruşturma yapılabilir. Çocuklarımın dokunulmazlığı yok” dedi. Ben de Yıldırım’a teşekkür ettim. Bir araştırma önergesi vereceğiz, gerekirse sonra soruşturma da veririz dedik. Ve grup başkanvekili arkadaşlarımız birer araştırma önergesi verdiler. Ama bu araştırma önergesi AK Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ben sayın Binali Yıldırım’a sesleniyorum. Reddetme sizin iradenizle mi, sarayın iradesiyle mi? Ben Saray’ın iradesi olduğunu düşünüyorum. Sizin iradeniz mi sarayın iradesi mi? Binali Bey be beni dikkatle dinlesin.
Grubun AK Parti grubunun bu önergeyi reddetmesi başlı başına bir ayıp. 2006 yılında kanun çıkıyor, kurumlar vergisi kanunu. Vergi cennetlerinde, bu küçük ada devletlerinde eğer bir şirket kurarsa Türkiye’den bir şirket, paralarını Türkiye’ye getirdikten sonra yüzde 30 vergi alınır diyor. Peki hangi ülkeler vergi cennetleri? Bunu bakanlar kurulu belirler diyor. 11 yıldır bakanlar kurulu belirlemiyor. Şimdi Bank Asya’nın önünden geçti diye adamı hapse atıyorsun. Parlamento sana görev vermiş, sen bu görevi yapmıyorsun, görevi ihmal ediyorsun. Ve bunu araştıralım dediğimiz zaman da araştırmayı reddediyorsun. Görev kusurudur bu, kasıtlıdır. Gelen paralar vergilenmesin diye. “Dolar bozdurun” diye bağırıyorlar, sen dolarları oraya gönderiyorsun. Asıl sen getir dolarları burada bozdur. Ahlaki değil ayrıca. Söz veriyorsunuz ve kaçıyorsunuz.
Sevgili Erdoğan, bana laf yetiştirmek için gece bile uyumuyorsun. İki tane basit soru sordum. Çocukların, dünürün, akrabaların, eski özel kalem müdürü, milyonlarca dolar parayı sermayesi 1 sterlin olan şirkete niye gönderdiler? Yeli milli diyordun, garibana diyorsun doları bozdur. Sen doları öbür tarafa gönderiyorsun. Suriyeliler için 30 milyar doları nerede ne zaman harcadın? Deprem oldu biliyorsunuz büyük Marmara depremi. Yeni vergiler geldi, deprem vergisi dendi. Ve deprem için harcandı bu paralar. Başbakanlığın internet sitesinde aylık olarak bu rakamlar yayınlanırdı. Alınan yardımlar ve nereye harcandığını görürdük. 30 milyar dolar falan da değildi. Şimdi 30 milyar dolar harcadığını söylüyorsun, bu para nereye gitti? Sayıştay bilmiyor, ben bilmiyorum, milletvekilleri bilmiyor, hazine bilmiyor, merkez bankası bilmiyor. Kimden öğreneceğiz? Sevgili Erdoğan umarım soruları anlamışsındır. Şimdi ben sorulara cevap bekliyorum. Gözlerinden öperim sevgili Erdoğan.”
