Yaz aylarında kavurucu sıcaklarda yanımızdan bir dakika ayırmadığımız su şişelerini, kış ayları gelince aramaz olduk. Yaşam kaynağımız olan su, vücudumuzun dengesini koruyan demirbaşıdır. Bu sebeple su tüketimi de mevsimlere göre değişkenlik göstermemelidir.
Kilo kontrolünden, eklem ağrılarına, yüz güzelliğinden stresi önlemeye kadar sayısız faydası bulunan suyu yakından tanıyalım. İyi Okumalar 🙂
Cildin terlemesi aslında cildin kendini temizlemeye çalışması anlamına geliyor. Vücut suyu yeteri derecede alamazsa cilt terleyemiyor. Bu sebeple ısı dengesi sağlanamıyor ve cilt esnekliğini kaybediyor. Mantar ve egzama başta olmak üzere çeşitli deri rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Susuz kalan ciltte çatlama ve kanamalarla kendini belli eden cilt rahatsızlıkları, tırnak ve saç kırılmasıyla devam edip sonrasında mantar ve egzamayla daha da artabiliyor.
Beynimizin %85’ini oluşturan ve vücudumuzun en temel gıdası olan su verilmezse, yine en temel gıdası su olan beyin de yoksunluk hisseder. Bu hisse bir anlam verilemeyebilir gün içinde ve stres olarak açıklanabilir. Ancak stres denen şey çoğu zaman beynin ihtiyacı olan yakıta ulaşamamasından kaynaklanıyor. Gün içerisinde stresli ve enerjisiz olan bireyler çoğunlukla, yeteri kadar su tüketmeyen kişilerdir, denebilir.
Uzun süre susuz kalmak kişilerde unutkanlığa, dikkat eksikliğine, uyku haline, sinirliliğe yol açıyor. Her şeyi toplayınca ortaya çıkan şey ise enerjisiz bir gün oluyor. Sağlıklı bedensel faaliyetler ve bu faaliyetlerin devamı için gün içinde, doğru zamanlarda su içmek şart.
Kuruyan ağızda yeterli derecede tükürük salgılanamadığında ağız kokusu başlıyor. Günde en az 8 bardak su içerek bu sıkıntıyı aşabilirsiniz.
Sindirim boşaltım sisteminin de doğru çalışmasında yardımcı oluyor, yeterli derecede alınmadığında, hazımsızlık ve kabızlığı da beraberinde getiriyor. Bu sorunu aşmak için de su içmek faydalı olacaktır.
Vücuttan toksinlerin atılmasını sağlayan böbrek ve karaciğerler de yeteri kadar su içilmediğinde düzgün çalışamıyor. Düzgün çalışamayan bu organlar neticesinde idrara çıkma sayısında azalma meydana geliyor. Bu azalma sonucunda da idrarın rengi koyulaşıyor, böbrek taşı için de uygun ortam oluşuyor. Yine günde yeterli miktarda su içmek hayati önem taşıyor.
Vücuttaki bütün organların kendine göre bir çalışma mekanizması var. Tıpkı mide gibi. Mide de içerisindeki besinleri, ürettiği asit sayesinde ayrıştırır. Ancak su tüketimi düşük olursa midenin asit salgısı hem kendisine hem diğer organlara zarar verir. Bu zarardan kurtulmanın en kolay yolu yine su içmekten geçiyor.
Yüzde 70’i sudan oluşan vücudumuz, onlarca eklem noktasında kayganlığı sağlayan sıvı bileşenleri sayesinde hareket edebiliyor. Yeterince su alınamazsa kayganlığın azalmasıyla birlikte eklemler birbirine sürtüyor ve aşınıyor. Bunları da engellemenin en kolay yolu yine su içmek.