Madencilik nedir, sorusunu duyduğumuz o saniyede gözümüzün önünden tonlarca şey geçiyor.
Madencilik nedir diye baktığımız zaman, Türk Dil Kurumu’nun (TDK) yaptığı açıklama şöyle;
Her ne kadar tanımı bu olsa da biz ,ülkece, en acı tecrübelerle öğrendik madenciliğin ne olduğunu.
“Kaderinde ölüm vardır madenciliğin” deniyor. Hayır efendim Bütün işlerin kaderinde uygun ortamda çalışmak, hak ettiğin ücreti almak ve sağlığından asla ödün vermemek olmalı. Ölüm bir işin doğası sayılamaz. Ancak ihmalkarlıktan bahsedilebilir konuyla ilgili.
Sabah helalleşerek evden çıkan madenciler, gün içinde ölüm korkusuyla adım atıyorsa ocakta, ciğerleri parçalanıyorsa öksürmekten, orada ancak tedbirsizlik vardır.
Ocaktaki madenler illaki çıkarılacak. Neticede bu bir iş kolu. Fakat uygun koşullar sağlanmıyorsa, hak yeniyor, patlamalarda, zehirlenmelerde onlarca işçi hayatlarını kaybediyorsa iş ahlakından bahsedilebilir mi?
Hangi iş olursa olsun, çalışan kim olursa olsun kitabına uygun yapılması gerekir. İnsanca olanı budur.
13 Mayıs 2014 senesinde Manisa’nın Soma mevkiinde meydana gelen bu facia, 301 işçiye mezar oldu. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti.
Arama kurtarma çalışmalarını izledik saatlerce, çevre illerden yardım ekipleri geldi. Her yol denenmesine rağmen içeride mahsur kalan işçilerden 301 kişiye canlı olarak ulaşılamadı.
Yeni evliler, nişanlılar, sevgililer, babalar, baba olmak için gün sayan 301 emekçi toprak oldu.
Daha önceki senelerde de çeşitli ülkelerde ve bizim ülkemizde de irili ufaklı çökmeleri, grizu patlamaları meydana gelmişti. Ama Soma Faciasına o kadar yakından şahitlik etmiştik ki seneler geçmesine rağmen unutulmadı. Unutulmayacak. Her 13 Mayıs geldiğinde o gün tekrar tekrar anılacak.
Konuyla ilgili konuşulacak çok şey var aslında. Ama bazı şeyler anlatılamıyor.
Salt para kazanmak değil, işler kişilere de yarar sağlamalı. İşler amaç değil araç olarak görülmeli.
“Sedye kirlenmesin ayakkabılarımı çıkarayım” lafını unutmadık. Hançer oldu günlerce kaldı içimizde. Toplu taşıma aracı bomboş gitmesine rağmen koltuklar kirlenmesin diye oturmayan emekçi kardeşlerimizi hatırladınız mı? Tabi ki unutmadık hiçbirimiz.
Tarih, işçi ölümlerini yazan kapkara sayfalarla dolu. Gönül bu tarz ihmalkarlıklarla ortaya çıkmış faciaların hiç yaşanmamasını diliyor tabi. Ama olmuşun önüne geçilemeyeceği için olacaklar açısından konuşmak daha doğru.
İşinin ehli olan uzmanların, mühendislerin, ocak işletme sahiplerinin yapacağı en kolay şey; insan hayatına değer vermek olmalıdır. Geçmişteki hatalardan ders çıkararak ilerlemek bizleri, hem insan olarak hem de ülke olarak bir yerlere getirebilecektir.
4 Aralık Dünya Madenciler Günü her sene aynı gün anılmaya devam edecek. Dolayısıyla bütün bu facialar da gözümüzün önünde olacak. Ama unutulmasın, unutulmasın ki tekrarlanmasın.
Bu yolda emek verip hayatını kaybeden emekçi kardeşlerimizin ruhu şad olsun.