25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü, her sene tüm dünyada çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Kadına şiddet son bulsun pankartları her yerde. Meydanlar, salonlar dolu. Birileri konuşuyor, bazıları hiç dinlemiyor. Hem kara hem umutlu bir gün nasıl olabiliyor?
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nün tarihçesini merak edenler buraya tıklayabilir
Kadın Nedir?
“Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen”
“Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan” diyerek iki defada açıklamış TDK (Türk Dil Kurumu).
Aslında çok daha fazlasıdır. Şöyle ki;
Doğurur. Çoğaltmak deyince herkesin aklında aynı şey oluşuyor biliyorum. 9 ay boyunca başka bir yaşamı büyütür içinde. Kendi bedenini paylaşır kadın. Ve sonunda da doğurur. Bu bir mucize değil de nedir?
Siz ona ne verirseniz çoğaltır. Bu aşk olur, nefret olur, umut olur. Ne derseniz deyin. Kadın bunları da arttırır. Eli boldur, bereketlidir.
Çocuğunun ilk öğretmenidir. Eğitmeye de eğitilmeye da aşıktır kadın. Hevesli girdiği hangi işten başarısız çıktığı görülmüştür ki zaten. Bırakın bildiğini öğretsin. O bir ışıktır. Sizi de aydınlatsın.
Adaletin simgesidir kadın. Terazi kefesinde tutar görüp görebileceğiniz her şeyi. Kıl payı hak geçse bağırır, haykırır. Ona kulak verin.
Zorluklardan yılmaz, dener. Sonuna ulaşamazsa bir daha dener. Bu döngü sonsuza kadar devam eder.
Annedir, sevgilidir, biricik eştir, büyük annedir, terzidir, öğretmendir, psikologdur, aşçıdır, abladır, doktordur. Her şeydir işte. Bu roller ona doğumundan itibaren yüklenen şeyler değildir. İçinden geldiği için, yapmak istediği için yapar ne varsa.
Dünyaya bahşedilen mükemmel bir varlıktır, kadın. Siz ona ne verirseniz çoğaltıp size geri verir. Siz küçük bir sevgi verirsiniz, aşkla döner. Siz ona ev verirseniz, yuva yapar.
O yüzden sevin, saygı duyun, cesaretlendirin.
Onun bedeni onun sorumluluğundadır. Ondan başka kimse söz sahibi olamaz! Kabul edin.
Şiddet uygulamak acizlerin işidir. Bu şiddet illa ki vurmak, dövmek, kırmak, parçalamak değil sadece. Bütün ; yapamazsınlar, gidemezsinler, giyemezsinler … Bunların hepsi birer şiddettir.
Bu günü, 25 Kasım’ı, bir anma günü haline getirerek her sene gündeme getirecek kadar neden büyüttük? Neden kadını kadın olduğu için kabul etmedik? Neden durdurduk onu, kısıtladık ?
Bu gün bir utanç günüdür!
Toplumların ayakta kalabilmesi, gelişmesi kadına bağlıdır. Onun eğitilmesi, okutulması gerekir.
İsterse gece dışarıya çıkar, okur, çalışır, eğlenir,dans eder… Bunları ona bahşeder gibi sunmak da nedir?
Kadınlar Vardır!
Kadın salt doğuran bir varlık değildir. Bağlanamaz evde otursun diye. Onun içinde öyle bir ateş yanar ki… O ataşe düzgün yaklaşılmazsa kendi de yanar, toplumlar da.
Kadına hak ettiği değeri verebilmek zor değil. Onun yüceliğini bir kabul etsek. Her şey nasıl da güzelleşecek. Sevgiyle kalın.